İkisi de bakışlarını ona çevirdi. Jungkook'un nefesi kesilmişti.
"Kim geldi..?" kekelemişti, kendisini kontrol edemeyip güçsüzlüğünü ortaya sermişti. Göğüsüne ağrı girmiş gibi elini göğüsünün üstüne koyup ufalamaya başladı. Yüzü kızarmıştı.
"Ailen."
"Benim ailem yok ki.." konuşurken bir anda susup etrafa bıkkınlık içerisinde bakmaya başladı. Boğazı kurumuştu sanki, suya uzandı. Taehyung ise hareketleri izliyordu.
"Kalk hadi görüşelim." Taehyung'a gönderme beni der gibi baktı. Avucunun içine aldığı küçücük elinin üzerini diğer eliyle okşamaya başladı.
"Sakin ol, sorun yok. Sadece konuş ve gel." Ona daha fazla sokulurken Taehyung daha fazla zorlanıyordu. Canın yanmasını asla istemezdi. Fiziksel ve ruhsal olarak istemezdi.
"Gitmek istemiyorum."
Ona doğru döndü. Gülümseyerek baktı rahatlatmak amacıyla.
"Sana bir şey yapmazlar."
"Yaparlarsa?"
"Yapamazlar." Ayağı kalktı ve kalkarken onu da kaldırdı. "Bekliyorum seni burada." diye ekledi.
"Hayır, sende gel. Lütfen sende gel." Geri oturdu. Taehyung ise onun topraklarına -gözlerine- odaklandı. Konuştu, "Tamam geleceğim," dedi. Haneul kolunun altına onu almaya çalıştığını fark edince, Jungkook daha fazla Taehyung'a sokuldu.
Jungkook sadece Taehyung'un dokunuşlarından, konuşmasından, düşüncelerinden ve daha bir çok şeyinden nefret etmiyordu, hatta önemsiyordu. Jungkook'a göre, Taehyung'un yüzünde ki gülümseyele, gülümseyince kısılan gözleriyle, sadece kendisine karşı yapılıp tedirgin bir şekilde sunulan eylemleriyle güven veriyordu farkında olmadan.
Beraber odaya doğru giderken Taehyung onu kontrol ediyordu. Ağlamasın diye çenesinden nazikçe tutup kaldırıyor, gözlerine bakıp geri bakışını karşı tarafa çeviriyordu.
Jungkook üzüntü mü yoksa mutluluk mu yaşıyor hiç bir fikri yoktu. Kaçmaya çalıştığı geçmişi suratına tokat gibi yapışmış, yine onu mutsuz etmişti.
Odaya beraber girdiler. Bir kadın bir adam oturuyordu, geldiklerini görünce kalktı. Jungkook boş bakışlar ile oraya baktı. Annesi olarak düşündüğü kadın, iki elini göğsünün üzerinde birleştirip huzur içinde gülümsedi.
Jungkook stresliydi, Taehyung ise sinirli.
"Güzel oğlum benim, ne kadar da yakışıklı. Kocaman olmuş sevgili bebeğim." Jungkook kapı eşiğinde duruyordu ama içeri girmek istemiyordu. Haneul yerine geçip bir kaç evrak karıştırıyor, not alıyordu.
Taehyung alakasız bir şekilde not alıp evraklara bakmasına rahatsız olmuştu. Himayesine altında olan bir çocuğun yıllar sonra ailesiyle karşılaşıp nasıl hissedeceğini önemsemeden gerçekten evraklara bakmaya devam mı edecekti?
"Gel annene yavrum," kafasını Taehyung'un göğsüne gömdü kimse ağladığını görmesin diye. Taehyung ise fark edince onun yanaklarından tutup göz göze gelmelerini sağladı.
böyle oldukça taehyung, hiç hissetmediği duyguları göğsünde barındırmaya başlamıştı.
"Ağlama," elinin tersi ile yanaklarına düşen damlaları sildi.
Diyebileceği tek şey buydu, lafı uzatırsa bir işe yaramayacağının farkındaydı.
"Bu adam kim?" Kadın konuşuyordu ancak yanında duran adam gergin bir şekilde oturup bacak bacak üstüne atıp, ayak topuğu ile yere vuruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aspiration.
Fanfictiondüzenleniyor, askıda. Mafya Kim Taehyung yetimhane müdüründen borcunu almaya gittiğinde genç bir çocukla karşılaşmıştı ve o çocuğu reşit olunca yanına almıştı. semetae, ukekook. #army 1 | 011023 #bottomkook 1 | 051023