Çok ciddi işkence var.
Mide bulandırıcı.
Ona göre okuyun, salak saçma yorum görmek istemiyorum.
Osmanlı işkenceleri.(benim bu osmanlıya olan aşkım şaka mı?)
-Taehyung o sinirle evden çıktı. Haneul ile buluşacaktı. Eski günlerde ki gibi bir kaç yerde takılacaklarını zannediyordu Haneul. Halbuki Taehyung onu ölmekten beter edecekti. Araba da hala daha ağlıyordu çünkü bunu kendine yediremedi. Elbette küçükken çok acı yaşayıp hayatın en kötü yerini görmüş çocuğu terk etmeyecekti. Ya da ona kirli gibi davranmayacak, o gözle de bakmayacaktı. Şuanlık fikri ona daha fazla ilgi verip önceden olan kötü olayların acısını hafifletmekti. 'Nasıl fark etmedim?' diye düşünmeden edemiyordu. Kendisi çok mu kördü? Onun acı çığlıklarını duymaması kalbini acıtıyordu.
Yetimhane kapısının önünde durdu. Haneul güvenlik kulubesinin içinden çıkıp arabaya bindi. Saf yüzünün arkasında ne gibi pislikler vardı şimdi görebiliyordu. Haneul ona döndü ve, "Bu saate ne gezmesi?" diye sordu.
Taehyung yüzüne bakarken bile tiksiniyordu. Eğer planı olmasaydı, o çocuğun acısını çıkartma hissi duymasaydı çoktan yüzüne bir yumruk geçirmişti.
"Canım sıkıldı." tekrardan arabayı sürmeye başladı.
"Jungkook?"
taehyung'a göre, onu merak etmesi gereken son insan bile değildi.
"O iyi." Haneul canının sıkıldığının farkına vardığı için soru sormayı kesti. Önüne döndü ve yolu izledi.
Taehyung yol boyunca çok gergindi. Sinirini çıkarma ihtiyacı duyuyordu ama şu anlık için hiç bir şey yapamıyordu. Direksiyonu döndürürken bile hızını alamıyordu, bu yüzden iki şerit birden geçip herkesin hayatını tehlikeye sokuyordu.
"Taehyung sen iyi misin?"
"İyi görünmüyor gibi miyim?" baygın bir şekilde suratına baktı.
"Sinirli duruyorsun. Jungkook bir hata mı yaptı?"
"Ne hatası yapacak ki?" soruya soru ile cevap vermesi Haneul'un canını sıkıyordu.
"Derdin ne senin? Soru soruyorum değişik cevaplar veriyorsun! Silkelen."
Otobanda hızlı hızlı araba sürüyordu çünkü kısa zaman içinde patlama derecesine gelecekti. Trafik çok yoktu ama diğer arabaların hızları çok yavaştı. Sanki tüm dünya ona karşı geliyordu.
"Gözlerin çok kızarmış."
"Kış alerjisi. En az bir kere olur." Haneul geriye yaslandı.
"Jungkook'a hediye verdin mi?" Taehyung da geriye yaslandı.
"Ona hediyemi gece vermek istiyorum." Haneul'un yüz ifadesi bir anda değişmişti. Doğruldu. Ne dediğini idrak etmek için gözlerini kıstı.
"Çocuk 18 yaşına daha yeni girdi. Hemen yapacak mısın?"
"Neyi yapacak mıyım?" Umursamaz tavırları Haneul'u daha fazla sinir ediyordu. Biliyordu ki bir şey derse bu gece ölüsü çıkardı.
Bir şey demeden de ölüsü çıkacaktı.
"Çocuğu sikecek misin? 18 yaşına daha yeni girdi, sence bu bir hediye mi?" Haneul durdu. Taehyung bakışlarını ona çekti. Gözlerine baktı. Hüzün dolu gözlerde şimdi sadece sinir vardı.
"Sen 18'i bekledin mi?"
Cama doğru gitti. Elini anlına götürüp ufaladı. "Ne demek istiyorsun şimdi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aspiration.
Fanfictiondüzenleniyor, askıda. Mafya Kim Taehyung yetimhane müdüründen borcunu almaya gittiğinde genç bir çocukla karşılaşmıştı ve o çocuğu reşit olunca yanına almıştı. semetae, ukekook. #army 1 | 011023 #bottomkook 1 | 051023