"Neyden söz ediyorsun?"
"Sizi odada yalnız buluyorum, sen çocuğa dokunuyorsun ve çocuk da bundan rahatsız oluyor.. Sen gelince adeta kaçmaya çalışıyor! Daha bunun gibi bir sürü şey, alay mı ediyorsun benimle?" Ellerini küre yapar gibi hareket ettirip bana laf anlatmaya çalışıyordu. Lise yıllarından iyi bir yalancı olduğunu biliyordum. Hocalara yalakalık ve erkeksi cilve yaparak güzelce yalanlarını anlatırdı.
"Çok eskide kalmış bir konu, açmaya değer mi?"
"Ne yaptın çocuğa diyorum."
Eli ile sandalyeyi göstererek oturmamı söyledi. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Kendi sandalyesine oturdu. Ben ise kollarımı göğüs tarafımda birleştirip onu dinlemek için bekledim.
Yalan söyleyeceğini bile bile dinlemek istedim.
"Ukalalık yaptı. Bende dayanamadım, yapıştırdım iki tane." O kadar rahat anlatıyordu ki, sinirden dişlerimi sıktım. Şimdi ben de buna dayanamayıp iki tane yapıştıracaktım, en sonunda o olucaktı.
"Ne yaptı?"
"Her şeyi öğrenmek zorunda mısın?"
"Evet." Onun ellerine baktığım zaman koltuğun kollarını sıkıyordu. Doğruları anlattığı sürece bir şey yapmayacaktım.
Doğruları anlatacağını da sanmıyordum.
"Geldi işte, sanane benim kendime zarar vermemden gibi gibi şeyler söyledi." Bu ukalalık oluyorsa ben ukalaların en alasıydım. Ama o daha bir çocuktu, özellikle o zamanlarda düzgün düşünemiyordu. Ukalalık yapsa bile anlayış gösteremeliydi. Bu kendine daha çok yardımcı olmasını sağlayacaktı. Eğer çok düşünseydi, zaten böyle yapardı.
"O zamanlar daha bir çocuk, aile.." derken durdum ve kendime sinirlendim. "Ne ailesi be? İki tane gerizekalının istemediği güzel bir çocuk. Düzgün düşünebilir miydi?"
"Sen bana onun kendine zarar vermesini mi savunuyorsun? Bu çocuk senin de gözünü boyamış."
"Ben çocuk kendine zarar vermiş, psikolojisi ciddi anlamda bozulmuş diyorum sen bana, çocuk senin gözünü boyamış onun kendini kesmesini savunuyorsun diyorsun." masasında ki gerekli gereksiz bütün dosyaları iki elimle kenarı savuşturduktan sonra gözlerimi ona diktim.
"İlgi çekmek için yapıyor. Diğerleri neden kendine zarar vermiyor? Bir tek onu mu annesi babası bırakmış?" Konuşsam anlamıyordu, ben sussam içim de ki ses susmuyordu. Dövsem çocukların gözünde kötü bir insan olacaktım, -haneul, benim kötülüklerimi çocuklara söylemeden rahat edemez- dövmesem gece uyuyamayacaktım.
"Herkesin psikolojik gücü aynı seviye de değil." dedim hiddetle. Kavga etmek istemiyormuş gibi gülümsedi. "Haklısın, herkesin ki bir değil. Yine de böyle çocuklara senin yaklaştığın gibi yaklaşarsak şımarıp tepemize binerler. Onlarla ancak benim gibi davranırsak başa çıkabiliriz." dedi, oturduğu yerden kalkarak.
"Başa çıkabiliriz, derken? Onlara bokmuş gibi davranma. Müdürsen müdürlüğünü, adamsan da adamlığını bil." (emek city de yaşayan taehyung kardeş dlskspemsğwi)
"Tamam tamam, gerilime. Bundan sonra her hangi bir yavrucağa tokat veya ceza yok. arsızca baktı, diliyle dudaklarını yaladı güzelce. "Bundan öncekileri de affet, oldu mu?"
"Sikeceğim bunun da olmayan beynini," diyerek daha fazla diyeceklerini umursamadan çakmaya çalıştım odadan. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu bilmiyordum. Şaka gibiydi. Bende kendimi kesmiştim ve küçüğümü düzgünce anlayabiliyordum. Bunu duyan babam da bana tokat atmıştı ancak bu benim kesmeme engel değildi. Sadece zamanla kendim anlayarak bu işi durdurdum. Ona söylediğim her laf bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyor gibi hissediyordum. Boşuna tüm bu nefesimi harcıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aspiration.
Fanfictiondüzenleniyor, askıda. Mafya Kim Taehyung yetimhane müdüründen borcunu almaya gittiğinde genç bir çocukla karşılaşmıştı ve o çocuğu reşit olunca yanına almıştı. semetae, ukekook. #army 1 | 011023 #bottomkook 1 | 051023