12 | Yalandan İbaret

10K 902 521
                                    

"Bir huzur verin amına koyayım." Mesajı görmesi ile daha fazla delirdi. Kim oluyordu karışıyordu? İstediği gibi girip çıkardı, izin istemesine gerek yoktu. İstese yetimhaneyi para vermeden alırdı. Bir silahına, bir sözüne bakardı. Yorgun olduğunu için pek düşünmedi. Kendisini çaresizce uykunun kollarına bıraktı.

(...)

Sabah oldu, uyandı. En şık takım elbisesini giydi. Dünden kalma işlerine bakacaktı. Ormanda kalmadı dün. Bakmadı. Bir çok hayvan öldü, ağaçlar devrildi. Hayvanlar için pişmandı, ama son pişmanlık bir işe yaramazdı.

Jungkook anlatım.
- Dünü anlatıyor -

Taehyung'un sıcak göğüsünde yatarken kendimi sert yastığın ve ısıtmayan pikenin altında bulmuştum. Onun da işleri vardı. Her zaman benimle uğraşamazdı. Yine de bu zamana kadar yanımda durması çok hoşuma gitmişti.

Kısa süre içinde bir yağmur gecesi, kasvet etrafı sararken tanışmıştık. Ben ilk ve son görüşüm diye hedeflerken diğer günlerde de onu görebilmiştim. Hatta onu görmek istemiştim. Ve adamı ona haber verip, beni kırmamış, yanıma gelmişti.

O benim abim gibiydi. Bu dünyada bir kaç kişiyle uzun süreli tanışıklık yaşasam da hiç birine Taehyung'a güvendiğim kadar güvenmiyordum. Çünkü o, Haneul'un anlattığı kadarı ile kötü birisi gibi dursa da çok iyi birisine benziyordu.

İstememe rağmen bana yemek alıp hediyeler ile yanıma geliyordu. Biyolojik olarak bir abim olduğunu sanmıyordum, bu yüzden Taehyung benim abimdi.
(He amk he tamam)

Yatakta dönerken izin istemeden odama sert bir giriş yapıldı. Kim diye bakacak iken sesin sahibi kendini göstermişti.

"Sen kafayı mı yedin?" Haneul odaya giriş yapmıştı ve her zaman ki gibi sorguya çekip, canımı yakacaktı.

"Anlamadım.."

"Sen o gerizekalı adama neden ceza falan cart curt diye belirttin? Her şeyi anlayabilirdi."

"Anlasın. Benim hayatımı mahvettiğinin farkına varsın." Cesaretli sözlerimle üzerine yürüyor, korkmadan devam ediyordum.

"Yürek mi yedin?" Yatakta oturur pozisyonda bekledim. O ise bana doğru yaklaştı ve ellerini saçlarımda gezdirdi. Her dokuşunda kirli gibi hissediyor, ölmek istiyordum. Tiksiniyordum bu adamdan.

"Yürek yemedim."

"O zaman neden böyle bir aptallık yaptın?" Onun yıllar önce hayatımı karartması sorun değil ama benim ağızımdan kaçırmam büyük bir sorundu.

"Durduramadım kendimi." Taehyung burada olsa bu adamı bitirebilirdi. Ben istedim diye değildi. Çocukları sevdiğinin farkındaydı . Benim hayatıma kanlar ve nefret girince bende daha çocuktum.

"Taehyung ile yakınlaştığından beri sana bir haller olmuş. Eski Jungkook kalmamış." Saçlarımı okşamaya devam ediyordu. Kendimi geriye doğru çektim. Kollarımı arkada tutup bedenimi de geriye attım.

"Bana sakın bir daha dokunma!"
Yüz ifadesi bir anda değişti. Saçlarımda duran elleri rahat durmadı. Bir anda saçımı geriye doğru çekti ve kafamın yan tarafa yatmasını sağladı. O kadar çok can yakıyordu ki gözlerim dolmuştu. Saç derim yerinden kopacak gibiydi. Çok feci bir şekilde asılıyor ve sallıyordu.

"Bir daha bana sesini yükseltme." Hareketlerine nazaran sesi daha yumuşaktı. Yine de bu kurtulmak istediğim gerçeğini değiştirmiyordu.

Ve dudaklarını boynumda hissettim..
Ne kadar geriye kaçmak istesem de boşta kalan eli ile ensemi tutuyor ve sabit kalmamı sağlıyordu. Onun kirli, pis dudakları önceden de tenime demişti, şimdi de. Ellerimle onu geriye doğru ittim. O zaman ona karşı yapabileceğim bir şey yoktu. Çığlık çığlığa ağlıyor, kurtulmak için dualar ediyordum. Dokunuşları igrençti. Bedenimi süzmesi igrençti.

aspiration. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin