14 | Bu Bir Sır

9.2K 785 336
                                    

Yazar anlatım
-

Küçük, sinsi bir gülüş attı. Onu izlerken elleri kasıldı. Siniri tamamen hissetti ve kan beynine sıçradı.

"Ne işin var burada?" diye sordu sertliğini korurken. Sinirini yüzüne yansıtmaya çalıştı. Çünkü o sinirliyken kimse onu durduramazdı. Birazdan da elinden istemediğini şeyler çıkacaktı.

"Sen daha iyi biliyorsun." diye topu ona attı adam. Yakın zamanda olan olay orman olayını başlatan bu adamdı.

"Adamlarını parçalamam mı sorun oldu? Onları çok seviyorsan seni de yanlarına gönderebilirim." dedi ve güldü.

"Sen ve bu hallerin, hep beni güldürmüştür." Adam Taehyung'a yaklaştı ve elini beline attı. Taehyung geri de durmak yerine onun üstüne gelmeye başladı.

"Bunun hesabını vereceksin, seni bitireceğim!" Adam boş tehditler savururken Taehyung oralı olmadı bile. Adam geriye doğru giderken ter olmuş sakallarını parmakları ile ovuşturdu. Kafasını yana çevirince Jungkook'u görmesi ile sevindi.

"Kim bu güzel çocuk?" diye sordu. Ona doğru yaklaşmaya çalıştı. Eğer Taehyung durdurmasaydı adam genç çocuğun yanında olurdu.

"Bir adım daha atarsan seni hayal edemeyeceğin şekilde öldürürüm."

Gitmekten vazgeçti. Göz altından ona bakıp arkasında döndü.

"Canını alacağım Taehyung. Bunu yapmamam için yalvaracağın günü ip ile çekiyorum."

Parmaklarını silah şekilde yaparak beynine doğru tuttu. Sonra bedenini çevirip Jungkook'a tuttu.

Gözden ayrıldığı an Jungkook'un ne oluyor diye sormasına izin vermeden bileğini sıkıca kavrayıp yürümeye başladı Taehyung. Jungkook dengesini sağlamasa yere düşecekti. Peşinde adeta sürükleniyordu. Jungkook ile çıkışa doğru giderken bir kaç adamının elinde paketler ile geldiğini gördü. Taehyung yüzlerine iğrenmişcesine bakıp elinden sadece iki paketini alıp arabaya doğru gitti.

"Taehyung, ne oluyor!" Taehyung onu duymuyordu bile. Jungkook'u bir adamının yanına götürdü. Adamına dönüp; "Onu yetimhaneye götürün." dedi. Pamuk şekerleri de adamlarına verdi.

"Sen gelmeyecek misin?" bedenini çevirmiş iken kulağında çınlayan ses ile durdu. Onu bırakıp gidebilir miydi? Güvende olduğunun garantisi yok iken bunu yapabilir miydi?

"Gelemem." demekle yetindi. Kafasını omuz hizasında çevirdi.

"Gel lütfen." onu duymamazlıktan geldi. Duyarsa gidemezdi, gidemezse daha kötü şeyler olurdu.

"Gelemem dedim." Jungkook konuşacak iken adamının birisi omzunu tutup durmasını sağladı. Lafı ağzına tıkanan Jungkook, kafasını eğdi, gözlerinin dolduğunu fark etti.

(...)

Adamları onu arabaya bindirip yetimhaneye doğru yol aldılar. Yolda kimse konuşmadı. Jungkook ne oluyor diye düşünüyordu. Canını alacağım derken neyi kast etti, silahı imgesini neden ona gösterdi? Bu düşünceler onu bunaltıyordu. Kucağında duran mavi ve pembe pamuk şekerlere baktı. Bu gece güzel geçecekti, eğlenecekti. Ama olmamıştı.

"Patron seni kırmak istemedi," diye başladı sürücü konuşmaya. "O sadece biraz fazla hassas."

"Anlıyorum."

"Yoksa biliyorsun, seni seviyor. Ağladığını öğrendiği zaman ne kadar çok sinirlenmişti, bi' ben bilirim." Jungkook adama daha fazla yaklaşıp onun dinlemeye başladı. "İnsan yeni tanıştığı birine bu kadar sevgi besleyemez." dedi.

aspiration. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin