30 | Tek Yumuşak Yerin Dudakların Değilmiş

5.1K 453 157
                                    

İyi okumalar.

Jungkook anlatım -

Dudaklarıma değen kadife şeyin tarifi yoktu. Taehyung'un dokunuşu kadar yumuşaktı dudakları da. Ensemi saran sağ eli ve belime dolanan sol eli adeta bedenim ile dans ediyordu. Bir bebeğe dokunur gibi sarmıştı beni. Geriye kaçma isteği geldi ama ben kendimi tuttum. Kendimi bu andan mahrum bırakmadım.

Yapamadığımı o yaptı. Benden ayrıldı. Şaşkın gözler ile beni inceledi. Korktuğu her hali ile belliydi. Neyden korktuğunu bilmiyordum ama birşey onu korkutmuş olmalıydı ki ağzı hafif açılmıştı. Titrek bir ses tonu ile konuşurken geriye tek adım atarak gitti. "Üzgünüm."

Sorun olmadığını, bencil birisi olup bunun daha fazlasını istediğimi dile getirmek isterdim.

"Gerçekten çok üzgünüm. Kendimde değildim, bir daha olmaz."

Bir daha olmaz mı?

Kendim mahrum kalmamak için tüm sınırlarımı yıkmaya hazırlanır iken gelen bu cevapla nasıl sarsıldığımı fark ettim. Neler yaşadığımı anlatmaya çalışırken hiç bir şey fark etmediğinde onu suçlamamıştım ama kendini sevdirip eksik bıraktığı zaman onu suçladım.

"Bir daha olmaz.." diye tekrar ettim onu.

İnsanların bir dokunuşu ile ağlama krizine giren ben öpüşüne sessiz kaldım. Daha kendimi uyutmayı bilmez iken onu uyutmuştum, hem de göğsümde. Onu ittirerek kötü hissetmesini sağlamadım, ya da büyük kavga çıkarıp sesimi yükseltmedim. Sadece sessiz kaldım. İçin sevinç çığlıkları atarken dışım dilini yutmuş konuşamıyordu.

"Bir daha olsun." dedim kendimi aşarak. Yaptığından dolayı şaşkınlığın içine düşmüş olan koca adam daha da şaşkın bir hâle çevrilmişti.

"Bir daha mı olsun?"

"Bir daha olsun." bir daha yak beni, bir daha tatlı bir acının içine sok beni, bir daha hissettir bana.

Durmaya devam etti. Baş parmağı ile dudağının üst kısmını sildi. Alttan alttan bana bakıp bakıp duruyordu. Ben ise dediklerimden dolayı utangaçlığın son evresine gelmiştim. Bayılacak gibiydim. Bir şey demedi. Odanın dışına çıktı. Peşinden giderken merdivenlere vardığını fark ettim. Odasına çıkacak diye düşündüm.

İstemeden yapmıştı.

Ona olan hislerimi çözemiyordum. Aklım ile kalbim farklı şeyler söylüyordu. Kalbim ona olan sevgimin artık abi sevgisi olarak kalmadığını dile getirse de aklım yanlış düşündüğümü söylüyordu. Beni kardeşi gibi seviyordu, öyle mi?
Bana aşık gibi bakmıyordu, öyle mi?

"Gidecek misin?" diye seslendim arkasından. Koridora girmeden önce duydu sesimi. Duyduğu gibi de çivi gibi saplandı olduğu yere.

"Kalacak yüzüm olduğunu sanmıyorum." dedi sakin ama bağıran ses tonu ile.

"Gitme." bu zamana kadar kimsenin gitmemesini istememiştim çünkü kimsem yoktu.

Omzunun hizasında dönüp baktı bana. Kocaman adamı üzmeyi başaran ilk insan olarak tarihe geçeceğim.

"Taehyung.." bu sefer bedenini çevirdi. "Yanlış bir şey yapmadın."

"Nasıl yanlış bir şey yapmadım? O adamı senin hakkında kötü düşünceleri var diye öldürdüm. Onda istemediğim şeyi ben yaptım. Özür dilesem de işe yaramaz." bir anda duygu patlaması yaşayıp bir balon gibi söndü. Sesi kısıldı.

"Onun yaptıkları hoşuma gitmiyordu sen her halinle hoşuma gidiyorsun! Lütfen.. sorun yok." Kafamı salladım, gözlerimi olabildiğince açtım. Korkak olmak yerine harekete geçmem gerekir. Merdivenin başına doğru yol aldım. Buralar bana fazla dar geliyordu, onun yanı daha rahattı. Merdivenlerden teker teker çıkarak yanına vardım. Saçlarını okşayıp kulağının arkasına yavaşça attım.

aspiration. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin