Sabah uyandığım da gözlerime çöken yorgunlukla kafamı geriye yaslarken, göğsümün üstünde ki ağırlıkla gözlerimi kocaman açtım. Sol göğsümün üstünde kafası, sol göğsümün kenarında da eli olan Jungkook bir bebek gibi mışıl mışıl uyuyordu.
Biz dün gece birlikle olmuştuk..
Utançtan gözlerimin içine bakamayan çocukla vücudumuzda su kalmayacak şekilde terledik. Normal zamanda, yan yana olduğumuzda Jungkook gözlerimin içine bakmayı her defasında reddedip beni gözlerinden mahrum bırakırdı ancak dün gece, bana bakışına aşık olduğumu hissettim. Sırtımın sızlayan kulunçları yüzünden rahatsız hissetsem de çocuğu kaldırıp onun rahatını bozacak kadar cesaretli değildim.
Gözlerimi kapatıp yeniden uyumaya çalıştığım da, dün gecenin tüm anı film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti. Birbirimize çarptığımız da ortaya çıkan sesler, küçük bebeğimin acı ve zevk karışımıyla çıkardığı tapılası sesler, yatağın gıcırdayan yayların sesini kulağımda yeniden hissettiğimde kafayı yiyecek gibi olmuştum.
"Çıldırmama ramak kaldı, delireceğim.."
Aniden kafasını kaldırdığında; "Neden?" diye tatlı bir ses çıkarmıştı. Uyuduğunu sanıyordum ancak saatler önce uyanmış gibi gözleri kocaman açıktı.
"Sen uyumuyor muydun, yavru?"
Cevap vermek yerine benden uzaklaşmaya çalıştı. Bileğini aniden tutup sarılmak için kendime çektiğim de diğer eliyle benim elimi tutup fırlatmıştı. Yanlış bir şey yaptığımı zannetmiyordum ancak neden böyle bir şey yaptığını kestiremiyordum. Bu hareketiyle kaşlarım çatıldı.
"Ne oluyoruz?" diye sordum ona, ancak yeniden cevap vermek yerine yorganın altına girdi. Kafasına kadar yorganı kapattığında yorganı açmak için tuttum. Ancak o, öyle sıkı tutuyordu ki çekememiştim.
"Lan, ne oluyor? Yavrum, iyi misin?"
"Çık odadan." dedi boğuk bir sesle.
"Güzelim.." diye mırıldandım sessizce. "Yanlış bir şey mi yaptım?" böyle bir şey yaptığımı düşünmüyordum -yeni kalkmıştık çünkü; sohbet bile etmedik- ancak yine de sormayı ihmal etmedim.
"Hayır, sadece odadan çık lütfen." ellerim yorganın üstünden doğru bacaklarını tuttuğumda, tekmeleye başladı.
"Lan, oğlum, ne oldu?"
Aklıma gelen şeyle gülümsememi durdurtmamıştım. Aniden bedenim yatağa düştüğünde yavaş yavaş kıkırdadım.
Yorganın üstünden doğru kafamı onun kafasına yaklaştırdım. Tam anlamıyla yanağım neresine değiyordu bilmiyordum ancak bel girintisine elimi koydum.
"Sen.. yüzüme bakmaya utanıyor musun?"
Cevap gelmemişti, ve evet, yüzüme bakmaya utanıyordu.
Ortada çok komik bir şey olmamasına rağmen canım çıkacakmışcasına gülmeye başladım. O kadar sert gülüyordum ki birazdan karnıma ağrılar girip gözlerimden yaş geleceğini tahmin ediyordum.
O ise bu durumdan hoşlanmamıştı. Gözlerim hafifçe açıkken hâlâ daha gülüyordum, neredeyse yataktan düşecektim.
"Ya! Ne kadar anlayışsız bir insansın!" yorganı suratıma fırlatıp yataktan kalktı. Gülmemi durdurmayı başaramamıştım ancak onu bileğinden tutup yatağa geri çekmeyi başarmıştım. "Çek ellerini üzerimden, sapık!"
"Sapık mı olduk.." derken hâlâ gülüyordum. Ortada komik hiç bir şey yoktu ancak büzülmüş dudakları, çatılmış kaşları ve dolu gözleri o kadar komik geliyordu ki bana..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aspiration.
Fanfictiondüzenleniyor, askıda. Mafya Kim Taehyung yetimhane müdüründen borcunu almaya gittiğinde genç bir çocukla karşılaşmıştı ve o çocuğu reşit olunca yanına almıştı. semetae, ukekook. #army 1 | 011023 #bottomkook 1 | 051023