25 | Aşık Gibi Bakıyorsun

6.5K 636 541
                                    

Notu avucunun içine alıp tüm hırs ve kini ile sıkmıştı. Top olan kağıt yanıda ki görmeden cebine atmış, hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etmişti. Jungkook hâlâ daha gülün güzelliğinin etkisi altında kaldığı için Taehyung'a bakmıyordu. Gülün kan kırmızısı yapraklarına bakıyor, sevgi ile gülümsüyordu.

Taehyung el yazısından kim olduğunu tanımıştı. Bu kolayca bulup öldürmesine yardımcı olacağı için, içinde buruk bir sevinç vardı. Ama böyle bir şey yazmaya cesaret etmesi takdir edilesiydi. Cesaretin karşılığını vermesi gerekti, değil mi?

"Çok güzel değil mi sence de?"

Yan tarafına kafasını çevirdi ve güle baktı. Güle bile nefret kusuyordu. Jungkook'a döndü. Güzel gülümsemesini görünce yüzüne yansıyan siniri bir anda silindi. Yumuşattı kendini. Çocuğun sol yanağını narin bir şekilde sevmeye başladı.

"Senden güzel olmasın," derin bir nefes aldı. "yine de güzel."

Yeşil ışık yanınca, önüne dönüp yoluna bakıncaya kadar yüzünde tatlı, sakin bir gülümseme vardı. Gaza basar basmaz siniri tekrardan yüzüne yansıdı. Avuç içleri kaşınmaya başladı. Bunun sebebi stres olması değil, ellerinin birine vurma isteğiydi.

Yol boyunca ikisi de konuşmadı. Jungkook zaten gül ile ilgileniyordu. Küçük jestler, anlamı, ücreti hafif olan şeyler çok hoşuna gidiyordu. Taehyung bunu fark ediyordu bu yüzden de her defasında onu hoşnut etmek istiyordu.

Telefonunu eline aldı ve güvendiği bir kaç adamdan bir tanesini aradı. Aradığı kişiye telefon alması gerektiğini ve evin koruma güvenliğinin artması gerektiğini söyledi. Jungkook duydu ama karışmak istemedi. Çünkü Taehyung'a karışmak, ölümü istemek gibi bir şeydi. Jungkook tabiki de onu öldürmeyeceğini biliyordu, yine de sinirlendirmek istemiyordu.

Ama Taehyung ona sinirlenmezdi.

Taehyung Jungkook'un elini aldı ve vitesin üzerine koydu. Vitesin üzerinde ki elin üzerine de kendi elini koydu. Jungkook kocaman, utanç dolu gözleri ile ona baktı.

"Temas olmazsa rahat hissedemiyorum." Jungkook da rahat hissetmiyordu ama sebebi temas olmaması değildi. Temas olmasından dolayı hiç rahat hissedemiyordu. Sebebi ise içinin kıpır kıpır olmasıydı. Ne hissedeceğini bilemiyordu, haliyle de vücudu tepki veriyordu. Heyecan dolu içini dizginlemekte zorluk çekiyordu.

"Anladım.."

"Şimdi, nereye gitmek istersiniz, bayım?" Nazik davranışlarına gülümsedi ve düşünmeye başladı. Çocuk gibiydi, cidden.

"Hiç farketmez," demekle yetindi. Kalçasını rahat oturmak ve saçma tepkiler vermemek için oynatmaya başladı. Hareketliliği fark eden Taehyung da bakışlarının yanında oturan çocuğun kalçasına çevirdi.

Otoban da olmasa epeyce izlerdi diye düşündü.

Sonra hemen kendisinden utanarak bakışlarını yola çevirdi ve sabit bir hız ile sürmeye devam etti. Hafifçe öksürdü. Direksiyon tuttuğu elini sıkmaya başladı.

"Pekâlâ.."

"Aslında bakarsan aklıma bir fikir geldi, kabul eder misin bilmem." dedi çekinerek. Domates gibi kızarmaya yüz tutan yanakları ay gibi beyaz tenine pek yakışıyordu.

"Dinliyorum bebeğim."

Kendini konuşma yapmaya hazırlamış iken bir anda zaafı olarak gördüğü kelimenin söylenmesi ile bütün ayarları darma duman olmuştu. Çevik, damarlı ve kemikli olan elin altından kendi elini alıp sıkmak istiyordu utançtan. Dudakları kıvrıldı, saniyeler sonra sıkmaya başladı. Sıkı bir gülümseme ile öylece kala kaldı. Ne diyeceğini unutmuştu, utançla yerle bir olmuştu.

aspiration. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin