31 | Sokaktaki Düşman

5.2K 457 339
                                    

İyi okumalar <3

----

Gözleri hafif aralandı. Sonra yeniden kapandı. Şeftali ve vanilya kokusunu alınca gözlerini açmadan gülmeye başladı. Gözlerini açtı, açmayacak kadar yorgun olsa bile manzaradan kendini mahrum bırakmak istemedi.

"Narçiçeğim.." dedi Taehyung ve önündeki çocuğun saçlarını geriye attı, alnına bir öpücük kondurdu. Uyandırmamak için oldukça yavaş bir öpücüktü. Gecenin nasıl geçtiği, nasıl bittiği aklına gelince çocuğu uyandırıp bir bebek sever gibi sevmek istedi. Dudaklarını ay tenine değdirmek istedi ama bencillik etmemek için onun uyanmasını beklemeye karar verdi.

"Güzel güzel uyu bakalım." saçlarını yeniden okşadı. Yüzünün her bir yerini özenle izledi. Aydan daha parlak, çiçekten daha narin olan tenine zarar gelirse kafayı yiyeceğini; adeta akıl hastanesinden kaçmış bir deliye döneceğini biliyordu. Bu yüzden olası bir durumda onu korumak için kendini hiçe sayacaktı, çünkü ona dayanamıyordu.

Yanında ses yapmadan kalktı. Kapıdan da çıktı. Merdivenlerden yavaşça indi ve verandanın kapısının önüne geldi. Sigara paketini ve çakmağını alıp veranda da masaya oturdu. Karşısında ise Jungkook'un diktiği çiçekleri sulayan Eun vardı.

"Günaydın efendim." Taehyung, sigarası ağzında; kafasını salladı.

''Kahvaltı hazırlatmamı ister misiniz?'' diye sordu, konuşma çabasına girdi.

''Hayır, bugün kimse evde olmasın. İzinlisiniz.'' Eun trip atmak haddineymiş gibi elindeki sulama kabını sertçe yere koydu. Üzerini düzeltti. ''Ne oluyor?'' sinirlenmedi ama sakin olduğu da söylenemezdi.

''Kaç güne kadar izinliyiz? Ve bu döngü kaç güne kadar sürecek? Ayrıca, maaşımızdan ne kadar kesilecek? Malum, çalışmıyoruz ya hani.'' sesinde sinir vardı ama bunun nedenini anlıyordu. Eun, Taehyung'un Jungkook'a ne kadar düşkün olduğunu bilmek istemiyordu. Kalbi, bunu inkar ediyordu.

''Çalışın veya çalışmayın. Maaşınızın iki katını vereceğim. Bu döngünün devamı o nasıl isterse öyle olacak. Kimsenin onun kararlarına karışma haddi yok. Cevabını aldığına göre çık.'' dedi ve sigarasını keyifle içmeye devam etti.

''Saygısızlık ettiysem..'' dedi ve devamını getirmedi Eun.

''Etmedin.'' dedi ve bunu derken yüzüne bile bakmadı Taehyung. Eun gururu kırılmış gibi hissediyordu. İncinmişti, üzüntüsü sinire dönmüştü. Verandadan ayrıldı ve içeri girer girmez önlüğünü çıkarıp eline aldı, sıkmaya başladı. Yıllardır ona hizmet ediyordu hasta olduğunda onun yanına kimseyi almıyordu ne dediyse saygısızlık yapmadan yerine getiriyordu ama iki günlük çocuk, patronunun zihnini ve kalbini çoktan esir almıştı.

''Bende Eun isem, seni cehennemden daha yakıcı ateşlere sokacağım!'' dedi ve mutfakta ve odalarda çalışan iş arkadaşlarına izinli olduklarını haber vermeye gitti.

Taehyung hepsinin evden çıktığına emin olduktan sonra sigarasını söndürdü ve mutfağa gitti. Jungkook'un sabah utangaç bir şekilde kalkacağını biliyordu, yüzüne bakamayıp domates gibi kızaracağını da biliyordu. Onun kendisini iyi hissetmesi için elinden geleni yapacaktı. Cebinde çalan telefonu ile salonda durdu ve cebindeki telefonu eline aldı. Alışkındı artık 'bilinmeyen numara' altında ki düşmanlara.

''Kimsin?'' diye açtı telefonu. Karşı taraftan köpek havlamasına benzeyen gülüş sesleri gelmişti.

''Kim olmamı istersin?''

''Geveleme de derdin ne onu söyle.'' dedi ciddiyetini bozmayarak. Düşmanlarından yaşça çok küçüktü ama zeka ve fiziksel güç konusunda daha iyi, daha mükemmeldi.

aspiration. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin