32 | Ölmeyeceğim Tek Denizdi Gözlerin

5K 432 454
                                    

Sadece kafasına doğrulttu. Adamın hiç bir şeyden haberi yoktu. Jungkook gözlerini açtı. Taehyung'un yaptığını görünce direkt silah tutan elini tuttu ve silahı indirmesini sağladı. Göz göze geldiklerini gözlerini kocaman açtı.

"Bitti efendim." dedi adam ve ikisinin önünde eğilerek, çantayı da alarak yanlarından ayrıldı.

"Çıldırdın herhalde? Adamın kafasına ne diye silah dayıyorsun bu hoş bir şey mi?"

"Deliriyorum harbiden. Sinirim bozuluyor. Canını yakmadan yapsın."

"Bu pek mümkün değil ya hani." Jungkook, Taehyung ile sevgili olduktan sonra kendini aşmaya başlamıştı.

"Artık dikkat edeceğim sevgilim."

"Teşekkür ederim.." az önceki sinirinin yerle bir olmasını sağlayan sevgilim kelimesini, yıllarca sevdiği adamın ağzından duymak istiyordu.

"Kahvaltı yapmadık."

"Ben aç değilim." dedi Jungkook aç olduğu halde. Karşısında ki kişi en yakını, hatta sevgilisi olmasına rağmen çok utangaçlık yaşıyordu. Ayrıca, kilo almaktan da çok korkuyordu ki yemek yememesinin en büyük etkeni buydu.

"Ben de salak değilim." dedi ve nefes alarak konuşmasına devam etti: "Yürüyebilir misin kucağıma mı alayım?"

"Yürüyebilirim.." dedi ve hızlıca ayağı kalktı. Bileği acısa bile fazla önemsemedi ve yavaşça yürümeye başladı.

"Koluma gir bebeğim." dediğini yapıp koluna girdi. "Ağırlığını bana ver, daha rahat edeceksin." Yavaşça mutfağa giderken Taehyung, sabahın ne kadar kötü geçtiğini düşündü. Bu ev artık onların korunacağı gibi bir yer değildi. Jungkook ve Taehyung birbirlerine daha yakın olan bir hayata başlamışlardı. Hâlâ bir korku, hâlâ bir çekingenlik olsa bile bunun zamanla geçeceğine inanıyordu. Kimseye şans vermeyen Taehyung, minicik bebeğine şans veriyordu çünkü o şansların en güzelini hak edecek derecede harikaydı.

Taehyung'un çok evi vardı ve yarısından çoğunun yeri tespit edilmemişti. Diğerlerine göre daha genç olup bu işte yeni olmasına rağmen, bu işe hayatını adamış insanlardan daha iyi bir şekilde iş yapıyordu ve bu yüzden kendiyle gurur duyuyordu.

Mutfağa vardıklarında Taehyung Jungkook'u oturtup kendisi kahvaltı hazırlamaya başlamıştı.

"Yardım edeyim mi?" diye sordu.

"Çok yardımcı olmak istiyorsan benimle konuşabilirsiniz, efendim." kendinden büyük, kendisinden saygın birisine bile efendim demezdi. -Ki, ondan daha saygın birisi olduğunu düşünmüyordu-

Bir yandan iş yapıp bir yandan da sevdiği ile konuşmak onun için cennet gibi bir şeydi. Keşke diyordu içinden, 'keşke çatışmanın ortasında da sesin olsa da ben cesaretleneyim.'

"Biz dün akşam ne yaptık?" Taehyung elindeki bıçağı bıraktı tezgaha. Hareketsiz kaldı bir anlığına. Jungkook lafı hemen toparlamaya çalıştı. "Yani, biz şey yaptıktan sonra ne yaptık?"

"Şey derken kastın ne?" dedi keyiflenerek. Onu utandırmak hoşuna gidiyordu.

"Şey işte, biliyorsun.." yüzü kızarmıştı.

"Ney?"

"Öpüştükten sonra diyorum, bir şey yaptık mı?" dedi sonrasına sinirlenerek. Bilerek yaptığını biliyordu.

"Yok yavrum daha oraya geçmedik." kafasını geriye yatırıp ağzından küçük bir inilti çıkardı Taehyung. "Ama eğer yapmak istersen.." dedi ve omzunun üstünden, kafasını omuz hizasında çevirerek arkadan ona baktı.

aspiration. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin