17 | Çerçeve Oyunu

9.2K 829 1.5K
                                    

Doğum günü için evi tekrar aramıştım ve gerçekten güzel sonuçlar çıkacağına inanıyordum. Jungkook çoktan uyanmıştı yatakta bir oraya bir buraya dönüyordu.

"Kalkacak mısın?"

"İstemiyorum."

"Ama eve gidecektik?" Ses çıkarmadı, bedenini doğrulttu ve bana baktı.

"Gerçekten beni kabul ediyor musun?"

"Bu konuşmayı daha kaç kere yapmamız gerekiyor anlamıyorum. Tabiki kabul ediyorum, eğer sende sonsuza dek benimle kalmayı kabul ediyorsan."

"Sonsuza dek? O zamana kadar bana katlanamazsın ki.." güldüm.

"Sen fazlalık değilsin." konuyu dağıtmak amacıyla, "Aç mısın? İstersen şimdi sana yemek söyleyeyim ya da eve gidince yersin." dedim.

Sağlıklı beslensin, kötü duruma düşmesin iyi olsun istiyordum. Onu yorgun görmek beni sebepsizce üzüyordu. Çok hassas kişiliği ve bedeni vardı, bu yüzden iyi bakılması gerekiyordu.

"Eve gidince beraber yiyelim olur mu?" kafamı olumlu anlamda salladım. Bu dört duvar arasında olan son günü olduğu için onun kadar bende seviniyordum.

"Şimdi kıyafetlerini hazırla güzelim." Yataktan kalktı ve dolabına doğru yol aldı.

"Telefon konuşması yapıp geliyorum." Odadan dışarıya doğru yol aldım. Çıkınca sağ koluma telefon ettim.

"Yarım saat içinde en pahalısından kıyafetler alın. Kumaşları iyi olsun ve tahriş etmesin. Kime alınacağını biliyorsun."

"Tamamdır patron."

Telefonu kapatıp iç cebime koydum. Tekrardan odaya girdim. Küçük bir el çantasına kıyafetleri doldurdu. Bana baktı.

"Sana yük olursam? Evde annen ve baban beni ister mi? Ya da sevgilin.."

"Sevgilim mi? Ne annesi, ne babası? Ben tek yaşıyorum."

"Sevgilin yok mu?"

"Ben hiç aşık olmadım ki sevgilim olsun." Kafasını sallayıp önüne eğdi.

"Çıkmak istediğinde söylemen yeter."

"Haneul kızdı mı?" diye sordu bana.

"Kızmadı, öyle bir hakkı da yok."

Durdu. Öylece baktı suratıma. Bende ona baktım. Gözlerimi bir an olsun bile gözlerinden ayırmadım.

"Koyu kahve gözlerini gerçekten çok seviyorum."

"Teşekkürler efendim." dedim ve belimi hafif eğip kölesi gibi eğildim.

Elimi saçlarıma attı ve okşadı.

"Artık çıksak olur mu?"

"Olur yavrum." Bebeğim gibi seviyordum onu. Gerçekten de sevilmeyi hak ediyordu. Önden o arkadan da ben çıktım. Kapıya doğru yol aldık. Buradaki bazı çocuklar el salladı. Bazıları ise hemen koştu. Jenny de dahildi buna.

Jenny hemen dibimiz de durdu.
"Gidecek misin?"

"18 yaşına geldiğim için evet."

"Dikkat et kendine olur mu?" Jungkook kafa salladı.

Bazıları umursamadı. Daha da durmak istemedim. Etrafa son kez bakınca camdan bizi izleyen Haneul'a baktım. İstese de beni durduramazdı.
Şimdi, bir boğazdan kurtulduğu için çok mutludur diye düşünüyordum.

Arabaya bindik. Yol boyunca konuşmadık. Çekimser davransın istemiyordum çünkü benim her şeyim aynı zamanda ona da aitti. Yabancı değildi benim için.

aspiration. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin