20 | Söz Veriyorum

7.7K 804 529
                                    

Diğer adamların kenarda bekleyip karışmaması onlar için daha iyiydi. Taehyung, yerde yatan o iğrenç adamı çözen korumasını uzun süre izledi. Haneul, Taehyung'u fark edince gözleri kocaman açıldı, Taehyung eli ile susması gerektiğini söyledi. Yavaş adımlarla bir korumasının belinden silahı aldı. Haneul'un ayaklarını da çözen koruma doğruldu. Taehyung onun omzundan tutup kendine çevirdi. Adamın şaşırmasına bile fırsat vermeden beynine iki mermi geçirdi.

''Bağlayın şu salağı.'' Haneul tekrardan hayal kırıklığı ile yattı. Adamları bir an olsun bile düşünmeden adamın ayaklarına ve kollarına gidip bağladı. Diğer adamları da yerde yatan adamı camdan aşağı fırlattı.

Taehyung, Jungkook'a yarın geleceğini söylese de ilk geceden onu fazla yalnız bırakmak istemedi. Evdeki personellere alışmamış olma ihtimalini göz önünde bulundurdu. Bu yüzden içinde biriken sinirini, başını gövdesinden ayırarak geçirmeye çalışacaktı.

Haneul bağlanmıştı. Taehyung en güvendiği adamına döndü ve, ''Arabanın gizli yerindeki üç bıçağı da getir.'' dedi. Adam inşaattan dışarı çıktı. Taehyung yerde yatan yarı baygın adamın yanına eğildi ve saçlarını okşadı.

''Hoşuna gidiyor mu?''

''Sen.. psikopat bir köpeksin.''

''Ah, teşekkürler.'' dedi ve okşadığı saçları birden geriye çekti. ''Birazdan bunları söylemeye mecalin kalmayacak.''

''Sen.. iki üç haftadır tanıdığın çocuk için, bana neden böyle davranıyorsun?'' nefesler alıp kendine gelmeye çalışıyordu. ''Biz seninle uzun süreden beri..'' yutkundu. Konuşamıyordu, gırtlağı kesilmiş gibiydi. ''arkadaşız.''

''Arkadaşız, iki üç haftadır tanıdığım çocuk için, öyle mi? Haneul emin ol, bir başka çocuk da olsaydı seni gebertirdim.''

Kafasını geriye itti. Ayağı kalktı. O zamanlar, seneler önce kendisi bile daha yeni reşit olmuştu, kendisinden daha küçük bir çocuğa nasıl böyle canice davrandı? Hala daha da nasıl kendini yüzsüz bir şekilde savunabiliyordu? Bundan sonrası için özür bile yeterli olmazdı. Jungkook da affetmezdi.

Taehyung buradan sonrası için kendine kızıyordu. Çocuk ona işaret vermesine rağmen hiç bir şey anlamamıştı. Haneul mu çok güzel oynamıştı yoksa Taehyung mu çok kördü? Bundan sonra o çocuğun yüzüne bakacak bir yüzü yoktu.

Aslında Taehyung kör değildi, Haneul da mükemmel oynamamıştı. Sadece Taehyung, böyle bir iğrençliği arkadaşına yedirememişti. Böyle bir şey yapacağını aklının ucundan bile geçirmemişti. Dünyanın çocuklara adil davrandığını düşünmekten, -ya da öyle olduğunu hayal etmekten- böyle bir şeyi düşünememişti.

Kendisi bunu düşünürken gönderdiği adam gelmişti. Bıçakları kenara koydu. Taehyung da bıçakları eline alıp keskinliğine baktı.

''Sen o kadar salaksın ki, Jungkook söylemese anlamayacaktın.'' kafasını kaldırdı ve omuz hizasında ona baktı. Haneul da acısını çıkarmak için tırnaklarını avuç içine bastırdı. ''Hala daha bana inanıyor olacaktın. Benimle onu bırakmaya devam etseydin, sence ne olurdu?'' Taehyung görmezden gelmeye çalıştı. Bıçakların ucunu peçete ile silmeye başladı. ''Onun yüzüne bakarken ne hissedeceksin, biliyor musun?''

Sussun diye bıçağı bir anda tuğlanın üzerine sertçe vurdu. Haneul ise susmak bilmedi. ''Ben biliyorum, acıdan başka bir şey hissetmeyeceksin. Beni şimdi öldürsen bile..'' acı ile inledi, sonra kendini toparladı. ''onunla yaşadıklarımızı öldüremezsin.''

Ne kadar kendini tutmaya çalışsa da dayanamadı. Ölümle bile burun burunayken hala daha pişkinlik yapıp gücünü kullanıyordu. Birazdan o harcadığı güce çok ihtiyacı olacaktı. Taehyung ucunu sildiği bıçağı elinde sıktı. Öyle bir nefret ile bağırmıştı ki neredeyse bina yıkılacaktı. Bıçağı avuç içinden çıkardı. Eli kesilmişti ama acısını hissetmemişti. Geriye doğru döndü ve yere eğilip bacağına bıçağı sapladı. Haneul bedenini çevirdi, çığlık çığlığa ağlamaya başladı. Ve her zaman ki gibi, Taehyung'un adamları dayanamadı. İki kişi hariç herkes yüzünü buruşturmuş şekilde baktı. Diğer ikisi zevk ile izliyordu.

aspiration. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin