Kapıyı yumruklayarak girdi içeri, banyoyu kontrol etmek için hızlı adımlarla ilerledi. Duş alıyor olabildiğini düşünüp kapıyı ilk önce tıklattı.
"İçeri de misin?" diye sordu, cevap gelmeyince kapıyı açıp içeri girdi. Kimseyi göremedi. Korumalara ve evde çalışan insanlara artan siniri yüzünden nereye saldıracağını bilmiyordu. Koşar adımlarla çıktı genç çocuğun odasından.
Bir çok personel patronuna görünmemek için işleri varmış gibi davranıp salonu terk ettiler. Taehyung kalanlara bakamadı, onları umursamadı. Onu bulamazsa korumalar ile ne kadar gece işkencesi yapacağını düşünüp sinirini daha fazla yükseltti.
Arka bahçeye girdiği gibi toprağın üzerine çökmüş çiçek diken çocuğu görünce derin bir nefes verdi ve tuttuğu tüm hisleri saldı.
Elleri ile toprağa baskı yapan çocuk ayak seslerinden birinin geldiğini fark edince kafasını kaldırıp baktı. "Çok erken geldin!" diye konuşup ellerini silkeledi.
"Telefonun neden kapalıydı?" Yüzünü ekşiterek ayağı kalkan çocuk iki metre ötede duran masaya doğru yürüdü. Masanın üzerinde bulunan telefonu eline aldı ve açmaya çalıştı. Açmayınca telefonu yerine geri koydu ve, "Şarjı bitmiş, bilmiyordum."
"Nasıl bilmiyorsun?" avucunu anlına sert bir şekilde vurdu ve konuşmaya devam etti. "Sen bilmeyeceksin de kim bilecek?" diye yükseldi aniden. Pişman olacağını biliyordu. Kendini tutamıyordu. Ona çok değer veriyordu ve bu korku cidden ona ömür boyu yeterdi.
"Neden bağırıyorsun ki?" sesini kısık bir şekilde ayarlayıp korkan çocuk, karşısında duran adamın bu hallerine alışmıştı.
Taehyung kendine gelmeye çalıştı. Gözlerini kapattı ve kafasını yasladı. Sağ eli ile sol bileğini sıktı, kendisini dizginleme yöntemiydi. Geriye çevirdi bedenini. Derin nefes alıp verdi. "Tamam, sen çiçeklerini dik."
"Gel beraber dikelim."
"Üstümü toprak etmeyeyim şimdi, senin zaten üstün toprak olmuş."
"Olsun, kırma beni.." derken telefonunun cebinde titreşimini fark edip elini hemen cebine daldırdı.
"Evet, zaten üstü toprak oldu, beklemediğin anda daha fazla toprak olur, kürekle bile halledemezsin."
Etrafına baktı hemen. Tedirginlik sadece Jungkook için vardı, şimdi sinirliydi. Jungkook bu hallerini fark edip omzuna dokundu. Neyi olduğunu bilmiyordu ama endişe ediyordu. Taehyung bu sıralar çok değişik davranıyordu. Sabah sinirli ise akşam yorgun, sevimli birisi oluyordu. Mafya için sevimli kelimesinin kullanılması ne kadar doğruydu bilmiyordu.
"Taehyung, ne oldu?" Jungkook'a döndü hemen. Dikkati dağılmıştı. Bu işi akşam halledecekti çünkü çocuğu daha fazla tedirgin etmek istemiyordu. Onu korumak için yanına aldı, koruyamaz olursa kendini asla affetmezdi, biliyordu.
"Bir şey olmadı, çiçekleri sonra dikelim olur mu bebeğim?" Mafya işlerinde uzun zamandır ilgiliydi, meslek ve şahsiyet meselesi olarak gördüğü bu işi en ince ayrıntısına kadar biliyordu. Bahçede dururken bir anda çatışma olabilirdi, yarım saat öncesine kadar çok güvendiği adamları yanlış bir şey yapabilirdi. Bu düşünceler onu çok korkutuyordu, bu yüzden bir an önce onu eve sokup kendi himayesi altına almak istiyordu.
"Ama.. kaldılar öyle."
"Evde saksıya dik daha güzel olur. Hatta birazdan çıkacağım, istediğin çiçekler varsa alırım dikersin, tamam mı?" Jungkook sevinerek kafasını salladı. Taehyung'un kendisi için ne kadar uğraştığının farkındaydı. İlk defa böyle hissediyordu. Anlam veremediği bu hissi tatmasını sağlayan ilk kişi Taehyung olup son kişininde Taehyung olmasını istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aspiration.
Fanfictiondüzenleniyor, askıda. Mafya Kim Taehyung yetimhane müdüründen borcunu almaya gittiğinde genç bir çocukla karşılaşmıştı ve o çocuğu reşit olunca yanına almıştı. semetae, ukekook. #army 1 | 011023 #bottomkook 1 | 051023