Kadının dediklerini duyduğu gibi kafasını yaslandığı adamın göğsünden kaldırarak kapıya baktı. Buradaydı ve dedikleri her şeyi duymuştu. Taehyung'a döndüğünde onunda ağzı açık bir şekilde kadına baktığını gördü. Tüm dişlerini aynı anda göstererek Taehyung'a gülen kadın tepside ki tabakaları masaya bırakıp hiç bir şey demeden gitti. Jungkook ondan ayrıldı ve geriye doğru gitti. Bu sessizlik ve tepkisizlik neden bilmiyordu ve öğrenmek de istemiyordu. Çünkü kadını güzel bulmuştu, kadın da bunu duymuştu. Halinden ve tavrından iyi birisi olduğunu düşünse bu kadar sorun etmezdi ama bu kadın tam bir sürtüğe benziyordu.
Jungkook erkek olsa bile Eun'dan daha güzeldi.
"Yemeğe devam edelim sonra hediyeni vereceğim. Umarım bu saatten sonra değişik şeyler olmaz da rahat bir gün geçiririz." Jungkook yine Taehyung'un uzağına oturmuştu. Israr etmek istemedi, bu yüzden Taehyung tabağını alıp onun yanında ki sandalyeye oturdu.
"Benden uzak durman hiç hoşuma gitmiyor." çatalını uzattı.
"Uzak değilim, sonuçta aynı odadayız."
"Sana sarılıyor olsam bile özlerim, benden uzak olduğunu düşünürüm. Çünkü seni kendime saklamak istiyorum." Taehyung bunun bencillik olduğunu düşünüyordu. Ama bu bencilliği sorun etmiyordu, hakkı olduğunu düşünüyordu.
"Sen çocuksun ha." gülmeye başladı, bembeyaz dişleri bile Taehyung'un hoşuna gidiyordu. Onu dinlemek için çatalını masaya bıraktı ve elini çenesine koyarak onu izlemeye başladı. "Dışarıdan bakılınca herkese nefret salan, baktı diye öldürecek birisine benziyorsun. Ama bir çocuktan ibaretsin. Benden bile küçüksün."
"Beni nasıl kabul edersin? İstediğin her kişi olabilirim."
"Seni her türlü kabul ederim ama kendini bana göre şekillendirme lütfen." Jungkook yemiyordu. Sadece konuşuyordu. Konuşma kesilince bile etrafa bakıyordu. Taehyung dayanamadı, bu yüzden onu kendisi yedirmek istedi. Kaşığı eline aldı.
"Reçel sever misin?"
"Severim de neden?" Taehyung kafasını salladı ve ekmeğe kaşık ile reçel koydu.
"Aç ağzını." Taehyung aklında her şeyi kurmuştu. Hiç bir şeyden eksik kalmaması için ona çocuğu gibi bakacaktı. Kendini kötü hissetmesin diye de elinden geleni yapacaktı.
"Yemek istemiyorum, sen ye lütfen."
"Bana lütfen demene gerek yok. Emir versen bile sorun olmaz. Şimdi ağzını aç."
"Olmaz."
"Bal gibi de olur."
"Canım istese yerdim."
Taehyung ayağı kalktı ve Jungkook'un sandalyesinin yanına geldi ve çenesini acıtmayacak şekilde tuttu. "Ağzını aç." diye tekrarladı. Jungkook istemeyerek ağzını açtı. Onu kırmak istemiyordu, bu yüzden yemeye başladı.
"Şimdi yemeğe devam edersen sevinirim. Bu hallerin de hoşuma gitmiyor. Misafir gibi duruyorsun. Halbuki bu ev senin evin."
"Teşekkürler.." hâlâ daha çekingen bir şekilde bekliyordu. Uzun zamandır beraber olmalarına rağmen çok utanıyordu. Kimseye utanmadığı gibi utanıyordu.
Arada sırada kafasını kaldırıp Taehyung'a baktı. Taehyung esmerdi, Jungkook esmer sevmezdi. Ama onu seviyordu. Taehyung'un kare bir gülüşü vardı. Gülüşünü bile çok hoş buluyordu. İkisi de birbirinde her şeyi hoş buluyordu ama asla söyleme gibi bir niyetleri yoktu, tabi bunun sebebi vardı. Taehyung, Jungkook rahatsız olacak diye korkuyordu, Jungkook ise Taehyung'a karşı çok utangaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aspiration.
Fanfictiondüzenleniyor, askıda. Mafya Kim Taehyung yetimhane müdüründen borcunu almaya gittiğinde genç bir çocukla karşılaşmıştı ve o çocuğu reşit olunca yanına almıştı. semetae, ukekook. #army 1 | 011023 #bottomkook 1 | 051023