Her zaman yaptığı şeyi tekrar tekrar yapıyordu; düşünmekten delirme derecesine gelmek artık onun günlük rutini haline gelmişti. Çok sorgulamaktan nefret etse bile işin aslını öğrenmeden uyku gözüne girmezdi. Aklına Jungkook'un başına gelenleri anlamayıp çocuğun gözünün önünde kıvranışı gelince daha fazla sorgulama isteği geliyordu içinden. İçindeki hissi anlatamıyordu ama tam anlamı ile hissedebiliyordu.
Jungkook'un milyonlarca mesaj vermesine rağmen hiç bir şeyi anlamaması, o iğrenç arkadaşına toz kondurmaması gerçekten canını yakıyordu. O bu kadar aptal değildi, neden böyle olmuştu bilmiyordu. Ruhsal bozukluk yaşadığı döneme mi gelmişti de hiç bir şeyi görmez olmuştu? Çocuğun hâl ve hareketleri, gülüşü, bakışı ve daha bir çok mükemmel zerresi altında etkisiz mi kalmıştı da fark edememişti? Neyin ne olduğunu bilmiyordu, artık sadece onu korumak istiyordu. Daha fazla temkinli davranıp ona kötü niyetle yaklaşmaya çalışan insanlara bile cezasını verecekti.
Taehyung empati kurmaya çalıştı. Jungkook'un yerinde o olsaydı, kendisini affeder miydi? Affetmezdi. Kısa süreliğine de değil, ömür boyu affetmezdi. Onun affetmesine bile çok şaşırıyordu. Hâlâ daha her şeyi söylediği o anda kalmıştı. Ruhu acıyordu ve zihni hatırlatarak ona işkence ediyordu. Ne demişti o; 'Sen neden anlamadın?' o lafın altında neler neler vardı, anlatmaya çalışsa ömürü yetmezdi.
Yatağa kendisini attı. Sırtı acımıştı ama yüzüne yansıtmak yerine eli ile yatağın çarşafını sıkmıştı. Derin bir nefes verdi ve seslice yutkundu. Gözleri dolmuştu. Sırtına vuran acıdan değildi, tavana bakmaya başladığı an gözleri dolmuştu zaten. En son bu kadar ciddi bir şekilde çaresiz kaldığında 13 yaşında genç bir çocuktu. Okulunda anne konusu yüzünden dalga geçildiğinde bakışmıştı tavanla, nerede benim annem diye sormuştu eşyalara. Şimdi ise eskiyi anımsayıp canının yanmasına izin vermişti.
Jungkook gibi değildi. Uyuşturucu ticareti yapıp insanların canına öylece kıyabilen bir adamın içinde küçük bir çocuk yaşıyordu. Babası vardı ama annesi yoktu.
Okulda annelerinden yemek istediler, ağladı.
Parkta çocuklar anneleri ile oynadı, ağladı.
Resim çizdiler, herkes annesi ve babasını var ise de kardeşleri çizdi, ağladı.
Ağladı, annesine sarılmadığı için daha da çok ağladı.Sonrasında hayat sarmadı zaten. Yavaşça, zamanla alıştı yokluğuna. Eskisi gibi ağlamıyordu. Ağlayacak vakti de olmuyordu çünkü babası ona çok ağır işler verip fazla üzerine geliyordu. Babasına yetmeye çalışıyordu. Sonra da büyüdü, ortada babası da kalmadı.
Uzun süre tavanla bakışıp kendine düşünme işkencesini yaptıktan sonra koridordan gelen cam kırılma sesi ile yüreği ağzına gelmişti adeta. Jungkook'un bir yeri kesildi diye düşünüp yataktan adeta ışık hızına fark atarak kalkmıştı. Koridora büyük bir telaş ile vardıktan sonra, hizmetli kızın yanlışlıkla vazoyu kırdığını görünce rahatladı.
"Efendim, bilerek yapmadım özür dilerim lütfen bağışlayın." Eun tek nefeste sıraladığı kelimeler sonucu derin bir nefes aldı.
"Önemsiz," dedi dudağını hafifçe bükerek. "Topla şuraları." naziklikten çıkmış, kaba bir ses tonu ve kaba kelime seçimi Eun'un saşırmasını sağlamıştı. Normalde 'sorun değil, önemli değil, tamam sorun yok vb.' kelimeler kullanarak karşı tarafa nazik ve düşünceli bir şekilde yaklaşırdı. Şimdi ise oldukça sertti. Eun, eve gelen genç çocuğun hakkında dediklerini öğrendiğini düşünüp tedirgin oldu. Bakışlarını kaçırdı.
Jungkook da odadan çıkmıştı. Yan yana görmemiş olmamalı hoşuna gitmişti ama kadının bir yeri kesildi diye düşünüp üzülmüştü.
"Bir yerin kesildi mi?" diye sevgi ile yaklaştı kadına Jungkook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aspiration.
Fanfictiondüzenleniyor, askıda. Mafya Kim Taehyung yetimhane müdüründen borcunu almaya gittiğinde genç bir çocukla karşılaşmıştı ve o çocuğu reşit olunca yanına almıştı. semetae, ukekook. #army 1 | 011023 #bottomkook 1 | 051023