"Merhaba, biz sosyal hizmetlerden geliyoruz. Jeon Juwoon bu evde mi kalıyor?"
Duyduğum şey kulağımda çınlama etkisi yaratırken açtığım kapıya daha sıkı tutundum.
Ne demek sosyal hizmetlerden geliyorlardı? Bu ne demekti!
"An-anlamadım? Neden geldiniz?"
Kulaklarımdaki çınlama geçmemiş aksine beni sağır edecek kadar artmıştı. Şu an sadece kulaklarımı kapayıp Juwoon'a sarılmak istiyordum.
"Siz Jeon Jungkook musunuz?"
"Evet, benim..."
"Hakkınızda şikayet var."
Ne şikayeti... Tüm vücudum karıncalanıyordu sanki.
"Na-nasıl yani?"
"Jeon Juwoon'un temel ihtiyaçlarını karşılayamadığınıza dair şikayet aldık, ayrıca... Jeon Juwoon'a şiddet uyguluyormuşsunuz..."
Duyduğum son cümleyle gözlerimin ara ara karardığını hissediyordum. Duyduklarım gerçek değildi, değil mi?
Sadece... Sadece rüya görüyordum. Birazdan bebeğimin yanında gözlerimi açacaktım ve bunların hepsi birer kabus çıkacaktı.
"Jungkook bey! Jungkook bey bizi duyuyor musunuz? İçeri geçebilir miyiz... İçeriye giriş iznimiz var."
Söyledikleri şey kulaklarımda netleşirken, gözlerimi kırptım. Eğer biraz daha hareket etmezsem bayılabilirdim.
"Hayır... Hayır giremezsiniz." kapıya daha da sıkı tutunmuştum. "Böyle bir şey yok! Yalan bunların hepsi... Ben, ben onun saçının teline kıyamam siz neden bahsediyorsunuz?"
Çatallaşan sesimle birlikte, bana dikkat kesildiler.
"Ben onun her şeyi ile ilgileniyorum her şeyi! Tamam kabul! Ona pahalı yiyecekler, kıyafetler, oyuncaklar alamıyorum ama bir gün, tek bir gün bile onu yatağa aç yatırmadım. Gece gündüz çalıştım ama bir kez olsun aç uyumadı Juwoon..."
Ellerimin titremesine engel olmak için ellerimi hızla yumruk yaptım ama çenemin titremesine engel olamıyordum. Hayatımda böyle bir şeyi hiç yaşamamıştım.
"Bakın, öncelikle sakin olun ve içeri girmemize izin verin. Sakince konuşalım. Bizi lütfen zor kullanmaya mecbur bırakmayın. Bu evden polisle birlikte, yaka paça bir şekilde Juwoon'u götürmek istemiyorum lütfen."
Kadının otoriter ve soğuk sesi iliklerime kadar işlerken. Kapıyı yavaşça araladım. Dedikleri zihnimde dahi canlanamazken, gerçeğini kaldırabilmem mümkün değildi.
Juwoon'u kimseye vermezdim.
Kadın zoraki tebessüm ile içeri girdi. Yanında duran iki adamda hemen arkasından...
Elinde sıkı sıkıya tuttuğu dosyaya ufak bir bakış attı. Sonra da attığı her adımda evi inceledi.
"Tanrım, ev inanılmaz rutubetli..."
Bunu daha çok kendi kendine söylemiş ve elindeki dosyaya hızlı hızlı not almıştı. Benim ise midem bulanıyor, soğuk soğuk terliyordum. Ellerimin titremesi ise geçmiyordu.
"Siz iyi misiniz?"
Takım elbiseli adamlardan birisi anlamaz bakışlarla bana bakarken midemin bulantısı git gide artıyordu.
"Jeon Juwoon'u görebilir miyiz?"
Kadının söylediği şeyle hızla önüne ilerledim. Juwoon'u istemesiyle tüm vücudum titremişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fraud |taekook
FanfikceJeon Jungkook çetesinin en büyük vurgununu yapmak için seçilmişti... Text-Düzyazı Switch 30.06.22