3.Bölüm

3.8K 85 14
                                    

Oy ve yorumlarınızı
Bekliyorum arkadaşlar

Keyifli okumalar💜

Korkunun verdiği şaşkınlıkla kapıya bakıyordum bu gidişle sonum ya akıl hastanesi olucaktı yada olücektim. Ölüncede ya ormana gömerler yada kurtlara kuşlara yem ederler.

Hızlı adımlarla içeri giren Sarp " gel benimle" deyip elimi tuttu. Beni kaldırıp odadan çıkardı. Merdivenleri inerken evin camları patlıyordu her yerde silah sesleri. Korkunun verdiği panikle çığlık atarak duraksadım.

"Kendine gel, ölmek istemiyorsan buradan çıkmalıyız." Kaşlarını çatarak suratıma bakıp, bileğimi sıktı. Kendimi toparlayıp onu takip ettim. Mutfak kapısından çıkarken Sarp, elindeki silahla karşımızdan gelen bize silahını doğrultan adamı vurdu.

Bu kadar basit miydi yani adam öldürmek. İlerlerken arkamı dönüp yerde cansız yatan bedene baktım, kimbilir belki eşi, çocukları vardı içim acıdı. Ama o ölmeseydi şimdi biz ölmüş olacaktık.

Ormanda ilerledik o kadar hızlı yürüyordu ki ona ayak uyduramıyordum. Biz ilerledikçe silah sesleride kesildi sabah olmak üzereydi.

Artık ayaklarımın acısına dayanamıyordum, engebeli yolda bir yerlere takılıp burkuluyordu.
En sonunda sessizliğimi bozdum.

"Yeter artık ya bitsin bu işkence, senin yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Senin yüzünden ölebilirdim duyormusun beni" bağıra bağıra konuşuyordum onun umurunda bile değildi.

"Artık sabrım kalmadı kafayı yedirttin bana bitsin artık bu esaret, ya öldür beni yada bırak gideyim. Heeyy duyuyormusun beni." Hızla durup bana dönüşüyle başımı koca bedenine çarptım yüzümü buruşturup ona baktım .Boyum omuzlarına anca geliyordu.

Yine kaşları çatıktı "kapa çeneni yürü" dedi.

"Bak gerçekten dayanamıyorum artık" bakışlarını görünce ses tonumu alçattım. "Ayaklarımda çok acıdı yürüyemiyorum" ani hareketiyle eğilip beni omuzlarına aldı.

"İndir beni sen iyi alıştın beni omzuna atmayı." Bir elimle koluna bir elimle sırtına tutundum düşmemek için. Nasıl kurtulacaktım bu adamdan bilmiyorum.
Beni hiç takmadan hızlı adımlarla yürümeye devam etti.

Bir süre yürüdükten sonra bir kulübeye geldik. Kulübenin kapısını itti içeriye girince beni omuzundan indirdi. Etrafa bakındım küçük kulübenin içinde, eski bir halı birde yatak bir kaç mutfak eşyası vardı.

"Bir süre burada kalacağız geç yatağa dinlen" dedi. Ona dönerek "niye geldik buraya, ben daralırım burada, lütfen beni evime götür. Bak senden kimseye bahsetmeyeceğim polisede gitmeyeceğim lütfen" dedim.

Üzerime yürüyerek "unut bunu hiç bir yere bırakmıyorum seni, ben ne istersem o olucak fazla çene yapma geç otur." Gözlerim doldu bir şey diyemedim yer yatağının üzerine oturdum. Oda karşıma oturdu.

Göz yaşlarımı tutamadım içimi çeke çeke ağlıyordum. Ona bakmıyordum, öğle bir çıkmaza girmiştim ki kurtulamıyordum.

"Ağlama" sesiyle irkildim ama daha çok ağlamaya başladım.
"Sana ağlama dedim."
"Bana ağlama diyemezsin" sesim kısık çıkıyordu boğazım düğümleniyordu.
"Annemi ve babamı çok özledim, daha önce hiç onlardan ayrılmadım burnumda tütüyorlar. Kimbilir şimdi ne durumdalardır, kahrolmuşlardır. Benden başka kimseleri yok, yarın doğum günüm onlarla geçirmek istiyorum. Beni neden tutuyorsun bilmiyorum, artık bilmekte istemiyorum. Lütfen beni evime götür."

Kahve gözlerine bakıp ne cevap vereceğini bekledim.
"Yine çok konuştun bu konuyu kapatmıştık" dedi. Anladım ki ne söylesem boştu beni bırakmayacaktı. Bir daha onunla konuşmama kararı aldım. Yatağa uzanıp arkamı ona döndüm ağlaya ağlaya uyukuya geçtim.

EsirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin