Oy ve yorumlarınızı
Bekliyorum arkadaşlarKeyifli okumalar💜
Sarp, odayı dolduran telefon sesiyle uyuduğu yatağında irkildi. Gözlerini açıp bir süre etrafa bakındı. Yorgunluğun ve uykususluğun verdiği güçsüzlükle uyuduğunu farkedince, "kahretsin" diyerek doğrulup oturdu. Yanında çalan telefonu alıp arayanın annesi olduğunu görünce hemen telefonu açtı.
"Anne."
"Oğlum, neredesin?"
"Evdeyim. Ağladınmı sen? Birine bir şey mi oldu?" Sarp telaşla yataktan kalkıp odasından çıktı.
"Sibel uyandı. Bacaklarını hissedemiyor. Bunu farkedince sorgulamaya başladı. Kaya ve ben geçici bir şey desekte inanmadı. Onu sakinleştiremiyoruz. Sürekli ağlayıp bağırıyor. Ne yapacağımı bilemedim oğlum."
"Hemen geliyorum anne. Ağlama, sakin ol. On dakikaya oradayım." Sarp evden çıkınca kapıda görevli olan adamlar rahatsız ca yerlerinden kıpırdandı. Yaşananlardan dolayı kendilerini suçlu hissediyor, Sarp'ın yüzüne bakamıyorlardı. Sarp onları aldırış etmeden arabasına binip hızla evden uzaklaştı.
***
Aylin hanım çaresizce adımladığı koridorda, Sarp ile konuştuktan sonra telefonu kapatıp, Sibel'in odasına doğru ilerledi. Odaya yaklaştıkça kızının bağırış sesleri çoğalıyordu. Elinin tersiyle göz yaşlarını silip, odanın kapısını açtı."Anne, bana doktoru çağır. Size inanmıyorum." Aylin hanım kızının ağlamaktan harab olmuş halini görünce tekrar göz yaşlarını tutamadı. Kaya güzel karısına sarılmış teselli etmeye çalışıyor ama Sibel, onu üzerinden iterek doktoru çağırın diye bağırıyordu. Güzel gözlerine ağlamaktan kan oturmuştu.
Sibel'in haykırışlarını duyan doktoru ve hemşiresi odaya girdiler.
"Sibel hanım sakin olun lütfen" dedi doktor bey. Sibel doktoru görmesiyle bir anlığına bağırmayı ve ağlamayı kesti.
"Doktor bacaklarımı hissetmiyorum. Hareket ettiremiyorum. Bana bunun açıklamasını yaparmısın? Ben artık yürüyemeyecekmiyim?"
Doktor derin bir nefes çekerek, "sakin olun Sibel hanım, bir muayene edelim seni" dedi. Tahmin ettiği gibi genç kız bacaklarını hissetmiyor hareket ettiremiyordu. Bu durumun kalıcı olduğunu genç kıza nasıl açıklayacağını bilemiyordu. Tereddütle, bu talihsiz durumu açıklamanın yollarını ararken, genç kız korku ile yeşil gözlerini açmış doktorun ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordu.
"Sibel hanım, kurşun kalça kemiğine denk geldiği için bacaklarınızı hissetmiyorsunuz. Bu durum karıcı olabilir. Biz elimizden geleni yaptık gerisi Allah'a kalmış."
"Siz ne dediğinizin farkıdamısınız? Artık yürüyemeyeceğimi söylüyorsunuz. Hayır, bu doğru olamaz doktor. Bu doğru olamaz. Beni iyileştir. Tekrar ameliyat et. Ben böyle yaşayamam. Ölürüm. Ölürüm doktor. Beni duyuyormusun?"
Kaya göz yaşlarını tutamayarak Sibel'e sarıldı. Sibel duyduklarına inanmak istemiyordu. Ağlaması yine şiddetlenmiş.
"Ağlama güzelim sakin ol. İyileşecelsin."Doktor üzülerek Bakışlarını Sibel'den ayırdı hemşire ile odedan çıktılar. Aylin hanımda kızının haline çok üzülüyor hıçkırarak ağlıyordu.
"Hayır iyileşmeyeceğim." Sibel bağırıp Kaya'yı ittirerek kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı.
Ben böyle yarım yaşamak istemiyorum. Boğuluyorum, Git Kaya, beni en yakın zamanda boşa. Benim hayatım mahvoldu, seninkinide mahvetmek istemiyorum. Git, bırak beni." Haykırışları odayı dolduruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir
ActionKaşlarını çatarak"Kimsin sen" dedi. Korkarak ayağa kalkıp doğruldum , "B-ben kayboldum yardım istemek için evinize geldim "dedim ,kaşlarını alay ederek kaldırıp hafif gülümseyerek, "Bu dağ başında, böyle güzel bir kızın tek başına ne işi olabilir ?"...