26.Bölüm

300 10 1
                                    

Oy ve yorumlarınızı
Bekliyorum arkadaşlar

Keyifli okumalar💜

Sarp Soykan

Nerede yanlış yapmıştım. Bana bulaşmayan hiç kimse ile uğraşmazdım. Canını yakmazdım. Cemil denen herifin canını yakmamıştım. Ortak çalıştığımız bazı işlerde yaptığı yolsuzluktan dolayı ilişkimi kesmiştim. Hayatımı bitirecek kadar bana kinlenmesinin sebebini anlayamıyordum.

Bir şerefsizin yüzünden canım kardeşimin en mutlu günü kabusa döndü. Ceyda'mı haksız yere kırmıştım. Meğer onu rahatsız eden adam bu oyunun bir piyonuymuş. Karımın beni kızdıracak birşey yapmayacağını bile bile bağırıp üzmüştüm onu. Bir anda kıskançlık krizi işlemişti tüm vücuduma.

Uğradığımız baskının sebep olduğu kaos nedeniyle birçok ölen ve yaralanan oldu. Bize saldıranların bir çoğu ölmüş diğerlerini yaralı ele geçirmiştik. Ben karnımdam hafif sıyrıkla kurtulurken, Aytaç'ta hafif yaralanmayla kurtulmuştu. Ama yanımızda bizimle bir çatışan Atlas bizim gibi şanslı değildi. Durumu ağırdı. Atlas'ı Aytaç'a bırakırken eve doğru koşturdum.

Her yeri aradım ama ev boştu. Ceyda'm yoktu. Hemen evden geri çıkıp bahçede aramaya başladım. Ceyda diye bağırıyordum. Heryer kana bulanmıştı. Çok sayıda ölenler varken, aynı anda yerde inleyen yaralılarda çoktu. Davetliler çığlıklarla bir taraflara kaçışıyor bazıları da şok içinde olduğu yerde duruyordu.

Ceydam yoktu. Ölü bile olsa bir yerlerde olmalıydı.

Annemin feryadıyla gözlerim onu bulurken hızlı adımlarla yanına ulaştım telaşla. Babam vurularak bilincini kaybetmiş annem feryadıyla üzerine kapanmıştı. Çok sayıda ambulans gelirken kiminide arabalarımızla özel bir hastaneye taşımıştık.

Kafayı yiyip delirmek üzereydim. Karnımdan aldığım kurşun yarasını pansuman edip, dinlenmem için oda ayarlanmıştı. Ama benim kaybedecek bir dakikam bile yoktu. Ceyda'm kayıptı onu bulmalıydım. Geceden sabaha kadar adamlarım bize saldıran, yaralı kurtulan adamları sorgulamış, Firuze ve eşinin Ceyda'mı kaçırduğını öğrenmiştik. Bunu Ceyda'ma nasıl yapar diye sorgulamadım bile, çünkü hiç bir insana güvencim yoktu.

Sabaha kadar Firuze ve kocasını aramış, en sonunda sabah kızlarıyla yurt dışına gitmek için geldikleri hava alanında yakalamıştık. Onları benim boş dükkanların birinde sorguya tutarken küçük kızlarını evime göndermiştim. Evde çelşanlar ilgilenirdi.

Firuze ne kadar kendini masum gösterip, çocuğum ellerindeydi, eşimle beni, onu öldürmekle tehdit etmişlerdi dese de, işkencelerimden nasiplerini fazlasıyla almışlardı. Ceyda'mı bulana kadar ve sevdiklerimin iyi olduklarını öğrenene kadar bana durmak yoktu. Bu yaşananlara her kim sebep olduysa bedelini en ağır bir şekilde ödeyecekti

Yaşananların ardından yirmi beş saat geçmesine rağmen hala Ceyda'm dan haber yoktu. Oturduğum soğuk zeminde sırtımı duvara dayamış, dirseğimi kıvırdığım bacağıma koymuş, nemli gözlerimi siliyordum. Ben kolay kolay ağlayan biri değildim. Hiç kendimi bu kadar çaresiz hissetmemiştim.

Karşımdaki koltukta çaresizce oturarak ağlayan annemi teselli etmeliydim. Burası çok kalabalıktı. Elimin tersiyle nemli gözlerimi silerek ayağa kalktım. Anneme doğru ilerleyerek eğildim ona sıkıca sarıldım. Bu hareketime karşılık daha çok ağladı. Güzel kokusunu içime çekerek saçlarından öptüm.

"Anne, seni eve bıraksın çocuklar. Dinlenmen gerek. Çok kütü görünüyorsun" dedim.

"Sibel'i, babanı burada bırakamam oğlum" dedi ağlayarak.
"Onlar iyi olmadan hiçbir yere gidemem."

EsirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin