31.Bölüm

377 11 0
                                    


     Oy ve yorumlarınızı
    Bekliyorum arkadaşlar

   
    Keyifli okumalar💜

Sarp sigarasından bir nefes daha çekerken yine derin düşüncelere dalmıştı. Yaşadıkları kötü günlerin üzerinden aylar geçmesine rağmen hala bazı şeyler düzelmemişti. Annesi hala içine kapanık mecbur kalmadıkça  konuşmuyor, evden dışarı çıkmıyordu.

Kardeşi Sibel için İngiltere'de iyi bir doktor ayarlamış, ameliyatı başarılı geçmişti. Kaya Sibel'i bir an bile yalnız bırakmamış bu zorlu süreçte hep yanında olmuştu. Sibel abisini görüntülü arayıp artık yürüyor oluşunu sevinç gözyaşlarıyla paylaşmış, ertesi gün gelecekleri müjdesini vermişti.

Sarp sigarasından bir nefes daha çekip, dumanını karanlık geceye doğru üfledi. İzmaritini masadaki küllükte söndürüp balkon kapısını açarak içeri girdi.

Yatakta masum bir çocuk gibi uyuyan Ceyda'ya doğru ilerleyerek yanına uzandı. Kolunu boynunun altından geçirerek onu göğsüne çekti. Derin uykuda olan Ceyda, Sarp'a iyice sokulup uykusuna devam etti.

Sarp Ceyda'yı daha çok kendine bastırırken, saçlarını öperek kokusunu içine çekti. Onu bulduğundan beri bir gün bile yalnız bırakmıyor, işlerini evden yürütüyordu. Yokluğunda ne kadar acı çektiğini hiç aklından çıkarmıyordu.

Ceyda'nın kaçırılması, babasının ölümü, kardeşinin bir daha yürüyememe ihtimali ve bir çok adamının ölümü Sarp'ı yıpratmıştı. Bir daha bunun gibi olayların yaşanmaması için elinden geleni yapıyordu.

Sarp Ceyda'nın açık kumral saçlarına bir öpücük daha kondururken onu bulduğu günü tekrar düşündü.

Eve girdiğinde Cemil kötü bir şekilde yaralı yerde yatıyordu. Onu Ceyda'sı o duruma getirmişti. Acı bir tebessüm ederek,
"Güçlü karım benim, daha önce seni tuttukları fabrikada da Cemil'in altı adamını öldürmüşsün" dedi.

Kaç gün boyunca aç susuz tutulmuş, annesinin kaderini yaşaması için, ve herşeyi, sevdiklerini unutması için ilaç verilmişti. Aldığı darbelerden sonra daha varlığından bile haberdar olamadıkları bebekleri yok olmuştu. düşündükçe içi yanıyor kafayı yiyecek gibi oluyordu.

Tolga denen o sahtekar'ın Ceyda'nın boynuna bıçak dayadığı an! Günler sonra karısını böyle görmek, üstü başı perişan. Artık ne kadar düşünmek istemese de bu kötü anılar beyninden silinmiyordu.

Neyseki herşeye rağmen Ceyda kurtulmuştu. Onu kucaklayıp arabaya geçtiklerinde uyumak üzere olan Ceyda gözlerini açmış, "Zerrin" demişti Sarp'ın gözlerine bakarak.
"Zerrin'i öldürdüm. Kafasını taşla ezdim buldunuz mu onu?"

Sarp, "güzelim, Zerrin'i bulamadık hiçbir yerde" deyince, Ceyda onu öldürdüğü yeri tarif etmişti.
Sarp, "gidin bakın ölümü sağmı?" Dediğinde adamları olay yerinde her yere yayılmış kanları görmüş, ama Zerrin'den bir iz bulamadan geri dönmüşlerdi.

Sarp derin bir iç çekerek, "nerdesin Zerrin nerdesin?" Dedi. "Ölümüsün sağmı? Umarım bir yerlerden çıkmazsın?"

O gece olay yerinden ayrılırken Sarp'ın, bacağından yaraladığı doktor Tolga'yı da yanlarına almışlardı. Sarp önce Ceyda'yı evlerine getirmiş, onunla ilgilenmesi için doktor çağırmıştı. Artık bir saniye bile onu yalnız bırakmak istemiyor, herşeyiyle kendi ilgilenmek istiyordu.

Cebindeki telefonu çıkarıp arama yaptı. İlk çalışta cevaplamıştı Aytaç onu.
"Efendim Sarp?"

"Doktoru Aziz beye götürün. Ceyda'nın iyi olduğunu yarın görmeye gelebileceğini söyle. Bir de Cem'den haber varmı?"

EsirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin