My Stepbrother/HyunLix

Aile

Hyunjin

Zar zor bulduğumuz evin önündeydik. İki katlı minimal düzeyde bir evdi. Felix ise elimi sımsıkı tutuyordu. Biraz ona eğilerek konuştum.

"Bunu yapmak zorunda değilsin Lixie.."

"Başka zaman yapabileceğimi zannetmiyorum."

"Pekala, her ne olursa olsun senin yanındayım tamam mı?"

Kafa sallamıştı. Bende çok durmadan zile bastığımda kapıyı bir kadın açmıştı. Tıpkı Felix gibi çilleri vardı. Kadın şok olmuş gibi bakıyordu bize.

"Ah, şey.. siz acaba Lee Lina mısınız..?"

"Felix.."

Felix bana döndüğünde gözlerinin dolduğunu görmüştüm..

"Ah, şey evet.. evet benim."

Felix elimi daha fazla sıkmıştı. Araya girmem gerektiğimi anlamıştım.

"Acaba.. sizinle konuşma şansımız var mı..?"

Kadının göz kapaklarını titremişti.

"T.tabiki.."

Diyerek içeriyi göstermişti. Bizde içeri geçmiştik. Kadın tam karşımıza Felix ise tam dibime oturmuştu. Kadının gözleri ikimiz arasında dolaşıyordu.

"Sen.. Hyunjin olmalısın..?"

"Evet."

"Anladım.."

Kadın bakışlarını Felix'e çevirmişti. Arada tuhaf bir sessizlik vardı.

"Neden.. buraya geldiniz..?"

Sessizliği bozan kadın ile oraya döndüm.

"Siz Felix'in annesi değil misiniz..?"

Kadın derin bir nefes almıştı. Gözlerini kaçırarak konuşmaya başladı.

"Evet, ben Felix'in annesiyim ama.. şuan burada olmanız iyi değil."

"Bir oğlun daha var değil mi?"

Felix'in sorusu ile kadın afallamıştı.

"E.evet var?"

"Artık yok."

"Nasıl?"

Kadın gözlerini büyülterek Felix'e bakmıştı. Felix ise derin bir nefes aldı.

"Öldü."

"Ne!"

Kadın bir anda ayağa kalkmıştı.

"Ne diyorsun sen?!"

Kadın ellerini saçlarına geçirerek Felix'e bakmaya başladı. O sırada Felix'in önüne gelerek diz çöktü.

"Felixciğim.. ne diyorsun Wooyoung nasıl öldü?!!"

"San.. San öldürdü.."

Kadının nefesi kesilir gibi oldu gözleri bana döndüğünde yalvarır bakışlarla bakmaya başladı.

"Do.doğru mu söylüyor..?"

"Doğru söylüyor."

Kadın bir anda ağlamaya başladı.

"Hepsi benim suçum! Hepsi benim yüzümden oldu..!"

O sırada bir adam girdi içeriye. Kim olduğunu bilmiyordum ama telaşla kadının yanına koştu.

"Lina? Ne oldu???"

"Wooyoung..."

"Ne olmuş Wooyoung'a söylesene be kadın!"