Krizle Açığa Çıkanlar

984 132 66
                                    

"O az önce cisimlendi mi?" Sirius hala şoktaydı. Hogwarts'ta cisimlenmek mümkün değildi ki. Ayrıca on bir yaşında cisimlenmek de mümkün değildi.

Sonra aklına geldi.

On bir yaşında bir çocuğun, onu Azkaban'dan çıkartabilmesi de pek mümkün değildi ama gerçekleşmişti.

"Patiayak, kabullenmen gereken daha pek çok şey var. Sakin ol. Evet, az önce o cisimlendi. Evet, Hogwarts'ta cisimlendi. Yine evet, on bir yaşındayken cisimlenmeyi biliyor. Daha çok şey biliyor. İşler sandığımız gibi değil. Eminim ki bilmediğim çok fazla şey var çünkü Harry normal davranmıyor."

Derken bir şak sesi duyulduğu için Sirius cevap verememişti. İkisi de geri dönen Harry'e baktılar. Ancak... Bir problem vardı sanki. Harry, çok öfkeliydi. Normalin üstünde bir öfkeydi bu. Zümrüt yeşili gözleri çok ürkütücü ve keskin bakıyorlardı. Harry Dumbledore'a baktı.

"Quirell'ı çağırın." dedi. Azkaban'dan yeni çıkmış olan Sirius, vaftiz oğlunun sesindeki korkutucu tınıyla ürperdiğini hissederken Dumbledore asasını salladı. O okulun müdürüydü ve okul onun emrindeydi. O istediğinde, okulun içindeki bireylere haber gönderebilir, bu şekilde yanına çağırabilirdi. Bunu genelde profesörleri çağırabilmek için kullanırdı. Yaklaşık on dakika sonra Quirell geldi. O gelene dek Harry odada sert adımlarla volta attı. Resmen elektrik saçıyordu. Saçları dağınık, oraya buraya savrulmuş vaziyetteydi. Ancak asıl ürkütücü olan şey gözleriydi. Çok sert, hesaplayıcı, öfkeli bakıyordu. Göz göze gelen kişi istemsiz olarak ya titrer ya da gözlerini kaçırırdı.

Sirius hatırlıyordu. Lanet olsun ki hatırlıyordu.

Regulus'u ölümyiyen yapmak için geldiğinde Karanlık Lord Voldemort bu şekilde bakmıştı hepsine. Bu benzerliğin farkına varmak kesinlikle Sirius'un hoşuna gitmemişti. Harry'nin odadaki ağırlığı adeta havayı boğuyordu. Yoğun sihri açığa çıkmak üzere kıvranıyordu sanki.

Quirell geldiğinde, kapıyı yavaşça açtı. Sakince içeri girdi ve aynı yavaşlıkla kapıyı kapattı. Önce içerideki herkese baktı.

"Bana bak sen bana." dedi Harry. Quirell ona döndü ve bir anlığına donakalmış gibi geldi Sirius'a. Quirell yutkundu. Ardından eli başına gitti ve kafasını çözdü. Sirius ne yaptığını anlamamıştı.

Gördüğü şey karşısında Sirius da Remus da az kalsın çığlık atacaklardı. Bu... İğrenç ve korkunç bir görüntüydü.

Ancak asıl şoku, o yakut kırmızısı gözleri gördüklerinde yaşadılar.

"Sakin olun ve oturun. Sizinle sonra konuşacağım."

Sirius, Remus'un kolunu çekiştirmesiyle geçti ve ikisi de oturdular. Şuanda karşılarında Lanet Olası Karanlık Pislik Lord Voldemort duruyordu.

"Plan değişti. Seni kendi oğlun olarak gösteremem çünkü senden ikinci bir tane var artık."

Odadaki kimse Harry'nin cümlesinden bir şey anlamamıştı ancak Voldemort anlamış olacak ki sordu:

"Hangisi?"

"Günlük." Dumbledore anlamasıyla derin bir nefes aldı ve başını olumsuz anlamda salladı. Harry de derin bir nefes çekerek devam etti.

" Lucius o koca burnunu her işe sokmaması gerektiğini öğrenememiş. Her neyse! Onun için vaktim yok ama eninde sonunda onu da halledeceğim. Kısacası ben sana bedenini geri vereceğime ve Hortkuluklarına zarar vermeyeceğime bozulmaz yemin ettim, sen de beni dinleyeceğine ve uslu duracağına. Yani ben sana beden vereceğim ve lanet olası hortkuluğun olan günlüğe dokunmayacağım, tabii ki zorunda kalmadıkça. Sen de benim anlatacaklarımı dinleyeceksin."

Kral'ın Son VarisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin