Harry, Kreacher'ın şak sesiyle önünde belirmesini izledi. Küçük cin korkudan büzüşmüştü adeta. İnce kolları ve bacakları tir tir titriyordu. Zaten solgun olan yüzü iyice beyazlamış, pörtlek gözleri mümkünmüş gibi iyice kocaman olmuştu.
"Voldemort'u getirdin mi, Kreacher?"
"E-Evet, Usta Harry. K-Karanlık Lord İksir Odasında oturuyor. Ama küçük ve korkutucu gözüküyor."
"Çünkü o sadece bir parazit. Neyse, sen istersen ben seni çağırana dek benim ya da Sirius'un odasında kal Kreacher."
"Kreacher, efendi Sirius'un odasında olacak, Ustalar ona ihtiyaç duyarlarsa çağıracaklar."
"Teşekkür ederim Kreacher, gidebilirsin."
İkinci bir şaklama ile Kreacher kayboldu. Harry ise önünde durduğu kanepeye baktı. Kanepede Sirius ve Remus otururken, kanepenin sağındaki tekli koltukta Dumbledore vardı.
"O zaman İksir Odasına gidelim, geliyor musunuz?" diye sorarken kapıya doğru ilerlemişti bile Harry.
"Evet." diye kısaca yanıtladı onu Dumbledore ve ardından onu takip ettiler.
İçerisi sıcacık tutulan odaya girdiklerinde, yüzlerine çarpan buhar ile mayıştılar hafifçe. İksirin sıcak bir ortamda tutulması gerektiği için oda sıcak tutacak tılsımlarla kaplanmıştı. Odanın en kenarında, duvarın yamacında bulunan üçlü koltuğa oturmuş olan Voldemort'a baktı hepsi. O da ses çıkarmadan onları, daha çok Harry'i seyrediyordu. Yemin etmişti, bedenini aldıktan sonra çocuğu dinleyecekti.
Harry iksire son kez baktı. Kıvamını, sıcaklığını kontrol etti. Ardından hiçbir açıklamada bulunmadan elini hafifçe oynattı ve küçük bir çocuk boyutundaki, solgun yüzlü, kan kırmızı gözlü ve burun yerine bir çift çizik bulunan Karanlık Lord havalanarak kazanın üstüne getirildi. Asasız büyüye karşı ilk önce şaşkınca kıpırdansa da karşı koymadı.
Harry onun yakut gözlerine baktı ve son kez sordu, emin olmak istedi.
"Hazır mısın?"
"Evet." Hafifçe tıslama barındıran sesle beraber Harry elini yavaşça indirdi ve kazandan iksir sıçratmayacak şekilde yavaşça içine düştü Karanlık Lord.
Ürkütücü bir an için hiçbir şey olmadı. Hemen ardından kazan köpürmeye başladı ve içerisinde gölgeler oynamaya başladı. Bu anlar Harry için çok tanıdıktı. Nefesinin teklediğini hissetti. Omzunda Sirius'un elini hissetti ve kulağında Dumbledore'un fısıltısını duydu.
"Sakin ol, bu senin kontrolünde. O olanlar önceki yaşamında kaldı."
Müdürün verdiği moralden sonra sakinleşti ve sıvıda şekil almaya başlayan bedeni izledi.
Önce bir kafa belirdi. Sonra yumrular oluştu ve bu yumrular uzayıp şekil alarak kollar ve bacaklara dönüştü. En sonunda ağız, burun, saçlar ve gözler oluştu. Gözkapakları açıldığında bir çift kan kırmızısı göz çıktı ortaya. Kestane rengi saçlar dolgundu.
Harry kazana baktığında bir damla bile iksir kalmadığını gördü, işe yaramıştı! Hemen parmağını şıklattı ve Kreacher'ın önceden odaya bıraktığı cüppe Voldemort'a doğru uçtu. Adam hızlıca giyindi ve Harry'e döndü.
"Harry Potter, dirilişim gerçekleştiğine göre, artık konuşabiliriz."
"Hımm, hayır, henüz konuşamayız. Önce yapmamız gereken işler var." dedi Harry. Sesi neşeli çıksa da gözleri büyük bir tezatlık oluşturuyor, oldukça sert bakıyordu.
"Ne işi?" diye sorarken ona dikmişti gözlerini Voldemort.
"Elbette, Gringotts'a gitmek ve senin kimliğinle birlikte son hortkuluğunu, Gaunt yüzüğünü almak. Bedenin şekil aldığı andan beri, ana parçaya yani günlükle dirilen Voldemort'a bilgi gitmemesi için sihrini kısıtlıyorum. Bunu ne kadar yapabileceğimden emin değilim, en azından sana zarar vermeden. Biraz daha zorlarsam sihir çekirdeğin geri döndürülemez bir hasar alacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kral'ın Son Varisi
FanfictionHarry Potter... Her zaman normal olmadığını biliyordu. Büyücüler dünyasında bile diğerlerinden farklıydı. O zamanlar farkın kehanetten kaynaklandığını düşünürdü. Ama hayır... Farklıydı çünkü o Seçilmiş'ti. Sihrin ta kendisi tarafından seçilmişti. Kr...