Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
on ikinci bölüm: kirli ellerin değdiği rüyalar
Geriye dönüp baktığımda ve hayatımı gözden geçirdiğimde aslında hiçbir zaman temiz hissetmediğimi fark etmiştim.
Bu his bedenen değildi; saatlerce suyun altında da kalsam, yağmurda sırılsıklam da olsam kendimi hep kirli hissederdim. Özellikle ellerim daha kirliydi, ellerime bakmaya katlanamıyordum. Ellerimdeki kir bedenime de sıçramış ve beni bambaşka biri olmaya itmişti. Yağmurun insanları temizlediğini düşünürdüm ama bu da yanlıştı, cama yağmur damlalarıyla beraber rüzgar çarpıyorken düşündüğüm şey buydu. Kendimi asla temiz göremeyişim ve ellerimin kirliliği yağmurla su yüzüne çıkıyordu.
Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama hayli karanlıktı, Jaemin yanımda uyuyordu. Benden belki çok uzaktaydı, ben duvarın dibine sinmiştim. Onu rahatsız etmek istemiyordum. Yüzüstü yatmış ve kollarını yastığın altına koymuştu. Onu izlemek güzeldi ancak bu kadar yakın olup da hiçbir şeyi hatırlamaması kötüydü. Acıtan bir şeydi. Dizlerimi kendime çekmiş ve kollarımı da etrafına sarıp karşıdaki camdan yağmuru izliyordum.
Jaemin'in şu an ne yaptığını bilmiyordum. Okuyor muydu, bir yerde çalışıyor muydu? Hayatında birisi var mıydı ya da arkadaşları ile iyi anlaşıyor muydu? Onun hakkında bunca zamandır içimde biriktirdiğim ve sormak istediğim çok şey vardı ancak hiçbirini ona soramazdım. Bana bir şeyler soracağını biliyordum ama ne cevap vereceğimi düşünmemiştim daha. Jeno'ya yalan söylerken buna alışmıştım ama ona yalan söylemek istemiyordum. Ben yalancı biri değildim, en azından eskiden öyle değildim ama şimdi ikimiz de değişmiştik. O da değişmişti, ben de değişmiştim.
Başımı eğip alnımı dizlerime yaslarken derin bir nefes aldım. Üzerimdeki kapüşonlu hırkamın cebindeki telefonum titreşti ve sol elimi atıp ekranı açtım ve parlaklığı kıstım. Saat sabaha karşı üçtü ancak hava çok karanlık olduğu için daha erken bir saatmiş gibi hissetmiştim. Jeno mesaj atmıştı ve neden bu saatte uyanık olduğunu merak ediyordum. Normalde bu saatte uyuması lazımdı, eğer başka işi varsa da ertelerdi.
jeno: seul, iyi misin?
seul: evet, güvendeyim ve iyiyim. sen neden uyumadın?
jeno: hyuck ve lena'yla depodayız.
seul: depo mu?
jeno: mark'ın işi varmış ve garip bir şekilde bizden yardım istedi başkanın ofisine girme cesaretini nasıl gösterdi merak ediyorum bir haltlar karıştırıyor ve kıçını kurtarmayı bekliyoruz
seul: mark delirmiş herhalde, başkanın odasında ne yapıyor?
