now you're just a page torn
from the story I'm living.otuz birinci bölüm:
öfkenin beş aşaması[lee jeno'nun bakış açısı]
''Bazen en mantıklı yol seni en mutlu edecek seçenek olmaz.''
Kang Lena başını ellerinin arasına almış ve başını kaldırmadan konuşmuştu. Donghyuck sinirliydi, Mark sessiz ve ben de suçluydum. Birkaç saattir kimseden ses çıkmıyordu, Seul aramızdaki duyguları da kendisiyle beraber götürmüştü. Mark bile üzgündü ve hiçbir çözüm yolumuz yoktu.
"Belki de Seul'e aptal dememizin en büyük sebebi bu."
Donghyuck Lena'yı tamamlayınca Mark ofladı, planını baştan kuruyor olmalıydı belki de. Seul gitmişti, Jaemin'e her şeyi anlatmış olmalıydı ama bundan sonrası ne olacaktı? Kang ve Karşı Koruyucular'ın başındaki o adam bu işin peşini bırakmayacaktı. Koskocaman bir Birliği yıkmak kolay değildi, önce Seul'ün, sonra da benim peşime düşecekti çünkü ona ihanet etmiştim. Kimliğimi açık etmiştim ve Seul'ün yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. Ona kendimi affettirebilir miydim bilmiyordum ama yüzüne bakacak en ufak bir cesaretim, gururum ve gücüm yoktu.
"Her şey bitti mi şimdi?" Mark uzun zaman sonra sessizliğini bozduğunda Lena güldü, başını kaldırdı ve ayağa kalkmakta gecikmedi. Yerden destek alarak ayağa kalkarken bile çok güçsüz gözüküyordu, duygularımı törpülemeyi es geçmiş ve nefretini kusmaya başlamıştı. "Ne o, anahtarı kaybettin diye sinirli misin?"
Lena Mark'ın yanına varıp onu ittirdiğinde Donghyuck Lena'yı geri çekti. Mark dişlerini sıktı ama tepki vermedi. "Kavga etmenin bir anlamı yok." Donghyuck ikisini ayırırken Mark ona patladı, Donghyuck'un yüzündeki sabit ifade anında silinmişti ve bundan sonra alevlenen tartışmayı sessizce izlemekten başka hiçbir şansım yoktu.
"Bunu sen mi diyorsun? Küçük bir çocuk gibi kavga isteyen ve izleyen sen? Ne zaman büyüdün de akıl verir oldun Lee Donghyuck?"
Mark'ın lafı Donghyuck'u durdurmadı, Mark ona güldü ancak Donghyuck ona vurmakta gecikmemişti. "Piç." diye homurdandı Hyuck. "En azından size kıyasla suçsuzum."
Donghyuck'un bu lafı ben dahil üçümüzün duraksamasını sağladı. Lena'nın kaşları çatıldı. Donghyuck halinden memnun bir şekilde bize bakarken ne diyeceğini az çok tahmin edebiliyordum. Mark sendelerken çenesini tutarak ona baktı.
"Sen Seul'ün kimi aradığını biliyordun ve onu kendi önüne siper ettin." Mark'a iğrenti ile bakıyordu şimdi. Mark öne atıldı ama uzanıp kolunu tuttum. Ne diyecekse desin Donghyuck haklıydı. Ben suçluydum, Mark suçluydu ama Lena? Lena'nın hiçbir suçu yoktu. Yine de Donghyuck'dan duyacaklarımı merak etmeden duramadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweater Weather
FanfictionKalbi kırık bir oğlanın bir kalbi kırma öyküsü. ⇁ na jaemin + girl, angst © jieiee ⚡hayrankurgu #605 tamamlandı. all rights reserved