on altıncı bölüm:
görmezden gelinen yaralarNa Jaemin kabusum değildi ancak rüyalarıma da girmiyordu.
Bir uçurumun kenarındaydık ve ben aşağı düşmek üzereydim. Jaemin elimi tutuyordu ama aşağı düşersem bırakırdı, kurtulmaya çalışsam çabalamazdı. Olduğu yerde durur ve benim kendi başıma nasıl çırpındığımı izlerdi. Jaemin böyle biriydi çünkü. Na Jaemin her zaman böyle biri olmuştu ve bundan pişman ya da rahatsız değildi. Bir başkasının gözlerinin önünde aşağı düşmesi onun için sorun olmazdı.
Ancak dört yıl önceki Na Jaemin, yanımda duran şimdiki Na Jaemin'den çok daha farklıydı. Eski Jaemin yoktu artık. Jaemin artık tamamen değişmişti ve silik olan hafızası onun kötü anılarını yok etmişti. Jaemin, anılarını hatırladığı an eski Jaemin olacak ve benim elimi o uçurumun kenarındayken bırakacaktı. Eskisi gibi acımasız biri olacaktı ve şimdiki Jaemin onun kime dönüştüğüne çok şaşıracaktı.
Yolda karşılaştıktan sonra ikimiz de konuşmadan eve gelmiştik, daha doğrusu ben sadece onu takip etmiştim. Duşa girip üzerini değiştirmiş ve eline kitabını alıp koltuğa kurulmuştu. Bana bakmıyordu, ben de ona bakmıyordum ancak sol tarafımdaki ağrı katlanılamaz bir dereceye gelmişti. Duştan çıkıp üzerimi değiştirdikten sonra daha da ağrımaya başlamıştı ve ben banyonun soğuk zeminine oturup bu ağrının dinmesini beklemiştim. Dikişlerim mi patlamıştı hiçbir fikrim yoktu ancak bu saatte hastaneye gitmem dikkat çekerdi.
Islak saçlarımı dolaptan bulduğum bir havluyla kurulamaya çalışıp havluyu kenara atarken lavabonun kenarından destek alarak ayağa kalktım. Göz altlarım inanılmaz derece berbat gözüküyordu ve Jaemin'in bu tipimle nasıl benden korkmadığını anlayamadım. Üzerimdeki siyah sweati çekiştirip bileklerime kadar örterken dikkatimi sol koluma verdim. Kazağı yukarı sıyırıp iğne izlerine baktım, en son serum takılmıştım ve onun izi duruyordu ancak diğer tüm izler silinmiş gibiydi.
Bu sefer kazağı karnımdan yukarı sıyırdım ve büyükçe bir bandaj yapıştırılmış olan yaraya baktım. Bandaj kırmızı renge dönüyor gibiydi ve sanırım yine kanamıştı. Hastaneye gitmezsem daha kötü olurdu çünkü ben tek başıma hiçbir şey beceremiyordum, iyice mahvetmekten korkuyordum.
Banyonun kapısı bir kez tıklatılarak açıldığında Jaemin'le aynadan göz göze geldik, kazağımı indirmem biraz uzun sürmüştü ve ben kazağımı indirdiğim sırada Jaemin zaten yaramı görmüştü. Aptalın tekiydim, neden kapıyı kilitlememiştim ki? Kafamı duvara sürtmek istedim ve bu sadece oflamama sebep oldu.
''Şey,'' dedi gözlerini karnımdan çekip. Yüzümü bedenimle beraber ona döndüm ve gerginlikten titremeye başlayan ellerimi arkama sakladım. Siyah saçları kabarık duruyordu ve siyah bir eşofman takımı giyinmişti. Üstünün ince olduğunu düşündüm ama ev gayet sıcaktı, sanırım tek üşüyen bendim.
''Yemek yemedin.''
''Aç hissetmiyorum.'' diye mırıldandım ve ona bakmadan kapıdan çıkmaya çalıştım. Ancak Jaemin sol kolunu pervaza uzattı ve önümde bir bariyer oluşturdu. ''Haberin olsun diye söylüyorum, bu evde düzenli yemek yeme kuralı var.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweater Weather
FanfictionKalbi kırık bir oğlanın bir kalbi kırma öyküsü. ⇁ na jaemin + girl, angst © jieiee ⚡hayrankurgu #605 tamamlandı. all rights reserved