yirmi dördüncü bölüm:
geçmişi temizlemeye çalışmakBir şeyler, başka şeylerin bittiği yerde başlıyordu.
Bunun neresinde olduğumu kestiremiyordum. Bitmiş miydim yoksa başlangıca mı adım atıyordum? Yolun sonuna mı gelmiştim yoksa kısa bir molaya mı ihtiyacım vardı? Kendime dair bilemediğim çok şey vardı ve ben sıkışıp kalmıştım.
Ellerimi ne kadar yıkasam da kurumuş kan lekeleri çıkmamıştı. Jaemin'e bu şekilde gözükmek istemiyordum ama yapacak bir şeyim yoktu. Hava buz gibiydi, dişlerimin birbirine çarptığını ve ellerimin buz kestiğini hissedebiliyordum. Apartmanın kapısını ittirirken elimi hissetmedim bile, uyuşmuştu.
Uyuşması belki de iyiydi, bedenen de olsa hiçbir şey hissetmemeye başlıyordum. Kalbim uyuşuyormuş gibiydi, duygularımı açıkça bilmiyor ve gösteremiyordum. Merdivenleri çıkarken apartmanın soğukluğu içimi titretti ve derin bir nefes aldım. Jaemin'in ayakkabıları kapının önündeydi. Ellerimi saklamam lazımdı, görmemesi lazımdı ve kazağım da kan olmuştu, acilen yıkamam lazımdı.
Zile basıp beklerken omzumu duvara yasladım. Çok geçmeden kapı açıldı, Jaemin'in gözleri benimle kesişti. Ellerimi cebimden çıkartmadım. ''Çok mu geç kaldım?'' diye mırıldandım kısık sesle. Dışarıda sağanak yağmur vardı ve ıslanmıştım. Islak saçlarım başımı ağrıtmaya başlamıştı. Jaemin'in üzerinde siyah bir kot pantolon ve ona bol gelen boğazlı bir kazak vardı. Konuşmadı, başını iki yana salladı ve kenara çekildi. Gözlerindeki yorgunluk çok belliydi. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Titrediğimi yeni fark ediyordum.
''Ben,'' diye mırıldandım ellerimi cebimden çıkarmadan. Banyonun önünde duruyordum ama sormak istedim. ''Banyoyu kullanabilir miyim? Üstüm kirlendi, bunları makineye atmam gerekebilir.''
Jaemin de anlaşılan yeni gelmişti, evde pantolonla oturmayı sevmediğini az çok biliyordum. Masanın üzerinde birkaç tane market poşeti vardı. Karşıma geçti ve bana baktı. Başımı kaldırıp ona baktım. Yüzü çok durgundu, sebebini bilmiyordum ancak sormaya da çekiniyordum. Ben onun hiçbir şeyi değildim, ona sorduğum ve soracağım şey beni ilgilendirmiyordu belki de. Onunla dün akşamdan sonra tek bir kelime konuşmamıştık ama bilmek istiyordum. Beni ilgilendirmese de bilmek istiyordum. Beni, bana anlatsın ve ben kendimi saatlerce onun gözünden göreyim istiyordum. İşte o zaman kendimle gerçek bir bağ kurabilirdim.
Jaemin uzanıp bileklerimi tuttu ve ceketimin cebinden çıkardı, titreyen ellerim avuçları arasındaydı şimdi. Kaşları olabildiği kadar çok çatıldı, elleri sımsıcaktı. Neden titrediğimi bilmiyordum. İlk defa kan görmemiştim ama neden bu kadar etkilenmiştim bulamıyordum sebebini. Jaemin ellerime baktı bir süre. ''Ne oldu?'' diye sordu.
Sesinde o beklediğim tını yoktu, çok yumuşak konuşuyordu. Böyle konuşmaması lazımdı, o böyle konuştukça buraya yığılmak istiyordum. Buraya yığılmak ve bir daha kalkmamak istiyordum. Başımı eğdim ve dudaklarımı birbirine bastırdım. ''Hiçbir şey.'' dedim ellerimi çekmeye çalışırken. İzin vermedi. ''Bir arkadaşım diğer arkadaşımı dövdü, ben de araya girdim falan. Liseli gibi kavga ettiler, keşke görseydin.'' dedim gülmeye çalışırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweater Weather
FanficKalbi kırık bir oğlanın bir kalbi kırma öyküsü. ⇁ na jaemin + girl, angst © jieiee ⚡hayrankurgu #605 tamamlandı. all rights reserved