25. Bölüm

426 47 28
                                    

Yaşanan olaylar yüzünden biraz geç attım. Yeni bir bölüm yazmak içimden hiç gelmedi. Kusurabakmayın. Tekrardan geçmiş olsun Türkiye.

Medya: Giray

Keyifli okumalar dilerim...

|•|•|•|•|•|•|•|

Yüzüme çarpan sert hava saçlarımı uçururken aklıma bugün bu saçlar için ne kadar uğraştığım geldi. Onun başında kask yoktu ama benim vardı, bu yinede benim korkumu götürmüyordu. Ellerim sıkı sıkı deri çektine tutunmuştu. Çok hızlı sürüyordu daha yeni başlamamıza rağmen çoğu motosiklet geride kalmıştı.

Tanrım çok korkuyordum. Aşırı hız her zaman bende korku yaratıyordu. Tıpkı o hız treni gibiydi. Ağzımdan çığlıklar hiç susmuyordu. Yollar kavisli ve çukurlarla doluydu. Lider motoru adeta inletiyordu. Çok ustaca kullanıyordu ama ona asla güvenmiyordum. O yüzden deri ceketine asılmıştım.

"Ne olur yavaşla!" Beni duyması için ekstra bağırırken söylediğimin aksine önümüzdeki büyük çukurdan hızlı bir şekilde geçti. Sarsıntıyla motorla teması kısa bir süreliğine kestim. Ağzımdan tekrar bir çığlık çıktığında bu sefer ellerim onun ceketini değil sırtındaki etleri tutuyordu. "Yavaşla diyorum sana!" Bağrışıma aldırmayıp motoru sola yatırdığında ağlayacak gibi oldum. Motor yerle sürtünerek kıvılcımlar oluşturuyordu.

"Allah senin belanı versin! Başka kız mı yoktu beni seçtin? Allah'ım öleceğiz!" durmadan bağırıp konuşurken sert sesini duydum eğleniyor gibi duruyordu. Benim korkumla eğleniyordu tam bir sadist.

"Sus ve daha sıkı tutun" dediğinde motorun ön tarafını havaya kaldırdı. Korkuyla sırtındaki ellerimi beline sardığımda ağlayacak gibi bir çığlık çıktı ağzımdan. Gözlerimi kapatmış başımı sırtına yaslamıştım. Umarım bir an önce biterdi, hem bu yakınlık hem de bu saçma ölümcül yarış.

Ben bu aksiyonun bir an önce bitmesini beklerken gök yırtılacak gibi gürledi. Işıklar geceyi saniyelik de olsa aydınlattı. Rüzgar sert bir şekilde bedenime çarpıyordu.

Etrafımdaki her şey ışık hızındaymış gibi geçerken, yakınımızda bir motosiklet gördüm. Motoru süren adam bu soğuk havaya aldırış etmeden siyah bir atlet ve altına da siyah bir pantolon giymişti. Arkasındaki kız ise kask takmamış kollarını açıp sevinç çığlıkları atıyordu. İkisi de bana alayla bakıp biraz önümüze geçince Lider'in sinirle mırıldandığını duydum.

"Bu kadar yavaşlık yeter, sende bağırma kulağımın dibinde" dediğinde gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Buna yavaşlık diyorsa hızını düşünemiyordum. Bir koala gibi Lider'e yapışırken onun bizi nerdeyse uçurduğunu düşündüm. Gök tekrar gürlediğinde bu sefer yağmurda başlamıştı. İşte şimdi tam anlamıyla donacaktım.

"Lider lütfen yavaşla!"Ani manevralar yapıp bizi öne getirdiğinde arkamdaki kişilere alayla baktı. Onların bana baktığı gibi.

Artık susmuş dudaklarımı ısırıyordum. Çünkü her an kalp krizi geçirebilirdim. Kapalı gözlerimi araladığımda ağzımdan hiç atmadığım kadar büyük bir çığlık çıktı. Sağa sola kırmalarını, makas atması ve aniden motorun ön tarafını kaldırması hepsine susmuştum ama bu karşımdaki şeye asla sakin kalamayacaktım. Önümüzde kocaman ateşli bir çember vardı ve uzaktan gördüğüm kadarıyla herkes oraya toplanmış bağrıyorlardı.

"Yapmayacaksın değil mi? Ordan atlatmayacaksın değil mi? Lider konuşsana!" Sonda bağırdığımda başını hafifçe bana döndürdü. Ardından önüne dönüp "Yekta" dediğinde ne demeye çalıştığını anlamadım.

"Ne?"

"Adım Yekta" şuan bu durumda ismini söylemesine şaşırmıştım. Adını neden şimdi söylemişti ki? Evet kesinlikle onun adını merak ediyordum ama Yekta ismi aklıma hiç gelmemişti. Ben İsmini yeni öğrendiğim Lider'e sıkı sıkı tutunurken önümüzdeki ateş çemberine daha çok yaklaştığımızı gördüm.

YAŞ 19 (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin