👆
Keyifli okumalar dilerim...
|•|•|•|•|•|•|•|•|•|
"Kalk!"
Kulağıma ilişen yüksek sesle gözlerimi aralamaya çalıştım. Yüzümde nefes almamı zorlayacak bir şey vardı. Maske. Etrafımdakileri algılamazken hala kapalı duran gözlerime ışık huzmeleri vuruyordu. Ellerimi kullanmak için oynattığımda bağlı olduğu ip sürtünerek bileklerimi acıtmıştı. Kurumuş dudaklarımın arasından küçük bir inleme çıktığında üzerinde ne kadar oturduğumu bilmediğim rahatsız sandalyede hareket etmek istedim. Olayları yeni kavramamla gözlerim hızla açıldı.
Korkuyla nerde olduğuma baktığımda boğazımdan keskin bir yutkunma geçti. Boğazım ağrıyordu, titriyordum. Ama en çok da korkuyordum. Olduğum yer bir kaç penceresi olan boş büyük bir odaydı. Tavanı oldukça yüksekti. Duvarlarında dökülmüş boyaları vardı. Rutubetliydi ki kokusu burnumun direğini sızlatmıştı. Duvar kenarlarında bir kaç tahta ve demir parçaları vardı. Buranın sıradan bir oda olamadığını anlamıştım.
Duvarların yukarısında olan pencereden güneşin çoktan doğdunu anlamıştım. Ailemin, özellikle annemin, nasıl bir kargaşa çıkaracaklarını şimdiden tahmin edebiliyordum.
Üstelik milyonluk elbise hala üzerimdeydi. Yanarım, yanarım en çok da buna yanarım. Gitti güzelim elbise. Beyaz olduğu için ayrı bir kirli duruyordu ve üstündeki elmas parçaların tam olduğunu düşünmüyordum. Üzüntüyle dudaklarımı büktüm."Demek uyandın!"
Kalbim ağzımda atarken kimin konuştuğuna bakmak için başımı döndürmeye çalıştım. Ama tutulmuştu ki dönemiyordum. Lanet olsun bedenimi de hareket ettiremiyordum. Başımı hareket etmediğimi görünce kendisi yavaş adımlarla önümde durdu.
Orta boylu, kahverengi saçlı ve kirli sakallı bir adamdı. Üzerinde siyah beyaz takım elbise vardı. Birilerin adamı olduğu belliydi.
"Siz kimsiniz? Neden beni kaçırdınız? Ne istiyorsunuz? Kimin-" Sorularımı sıralarken hemen sağ tarafımdan tanıdık bir ses geldi.
"Bir nefes al, Ayla" başımı çeviremesemde kimin olduğunu anlamıştım. Kamil'di. Önümde duran adam bana alayla bakıp sandalyemi hafif Kamil'i görecek bir şekilde döndürdü.
Adama gözlerimi devirsemde karşımdaki Kamil'i gördüğümde ağzım kocaman açıldı ve gözlerim doldu. İstemsiz bir çığlık attığımda Kamil'in yüzünde yamuk bir gülüş oluştu. Bu halde bile gülebiliyordu.
Dudağı ve kaşı patlamıştı. Gözlerinin altı mordu, dudaklarında ise uslanmaz bir tebessüm vardı. "Bu halin ne?" Ağzım açık ona bakarken birazdan bana da bunlardan yapacaklar diye ödüm kopuyordu. Allah'ım daha gencim, güzelim, ne olur bana bir şey yapmasınlar. Bu güzel yüze nasıl vurulur!
"Arkadaşlarla biraz eğlendik" Yüzü alaylı bir şekilde önümdeki adama bakıyordu. "İkinizde ayık olduğunuza göre işimize geçelim" diyen adam telefonunu alıp bir kaç şeye bastıktan sonra kulağına götürdü. Bize arkasını dönüp bir kaç adım atıp konuştu.
"Uyandılar efendim"
Dedikten sonra bir şey söylemeyip telefonu kulağından çekmişti. Şuan burda bu insanlarla ne yapacağımı düşünüyordum. Neden burdayım? Yine ne olmuştu? Gerçekten bir gün ölümüm bu adamların elinden olacaktı ya da annemin çünkü baya bir geç kalmıştım. Ben güneş doğmadan eve ulaşırım sanarken belkide şuan güneş battı batacaktı. Evet en büyük derdim annemdi.
"Korkma, çıkacağız burdan" ona gözlerimi devirip sessizce konuştum.
"Kime güveniyorsun? Kendini bile koruyamayan kendine mi yoksa bizi siklemeyen SX'e mi?" dediğimde bakışları değişti. Buz gibi mavi gözleri öfkeyle kavruldu. "Onlar şuan bizi arıyorlardır" burnumdan hafif sesli bir şekilde güldüm. "Aynen öyle" sıkıntıyla oflayıp dirket karşıma bakarken tutulmuş boynuma içimden küfürler ettim. Şuan hiç bir yere bakamıyordum. Önümde sadece büyük, rutubetli, bir kaç yeri parçalanmış bir duvar vardı. Manzara ne kadar da güzeldi (!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞ 19 (Ara Verildi)
Fiksi Remaja*** On dokuzuncu yaş gününde telefonu, bilgisayarı genç kızın kullandığı bütün cihazlarına bir hacker grup tarafından virüs sızdırılır.SX gurubu, genç kıza mesajlar göndererek bir kaç görev yapması için tehdit ederler. Normal ve sıradan bir hayatı o...