Keyifli okumalar dilerim...|•|•|•|•|•|•|•|•|•|•|
Sözcükler, cümleler beynimin içinde yankı yapıyordu. Dediklerini bir tanesini bile anlamıyordum. Başıma gelen bu bela fena halde ciddiydi. Hayatım boyunca asla hayatımı etkileyecek derece bir karar vermemiştim. Ama şimdi onlar yüzünden bir ilk olucaktı.
Parmaklarımı önüme düşen sarı saçlarıma geçirip yüzümden çektim. Dişlerim alt dudağıma eziyet ederken dilime değen demir tadıyla kanadığını anladım. Dudaklarımı serbest bırakıp bu sefer kırmızı ojeli tırnaklarımı dişlerime götürdüm. Gerginlikten, endişeden ne yaptığımı sorgulamıyordum. Arka cebimdeki telefon titrerken yerimden irkilidim ve kim olduğuna bakmak için cebimden çıkardım.
Özel numara
Derince yutkunup gözlerimi salonda gezdirdim. Şuan benimle ilgilnen yoktu. Annem babamla konuşurken dedem kafasını geriye atmış horlayarak uyukluyordu. Kardeşlerim ise ortalıkta yoktu. Lila rengindeki koltuktan kalkıp sakin bir şekilde salondan ayrıldım ve banyoya doğru gittim. Beyaz fayanslı banyoya kendimi attığımda kapıyı kitledim ve hala aramakta olan telefonun yeşil rengindeki baloncuğa tıkladım.
Karşıdan gelen robotik ses bütün tüylerimi diken ederken tek bir söz bile söylemeden dediklerini dinledim.
"Sana küçük bir uyarıda bulunduk Ayla Kaya. Bugün ki görevini yerine getirirsen babanın hesapları ve borçlarının hepsi silinicek. Ama eğer yapmazsan daha beteri olur." Tehdidini de yaptıktan sonra cevabımı bekledi. Ses tonundaki sertlik beni daha çok germişti. Derin bir nefes alıp sesimin titremesine mani olarak konuştum.
"Kabul ediyorum, ama ilk önce babamı soktuğunuz durumdan çıkarın" karşıdan gelen buz gibi soğuk kahkaha bütün iliklerimi titretmişti. Bir insan gülerken bu kadar mı korkutucu olur.
"Şuan şart koşucak durumda değilsin Ayla Kaya. İlk önce görev sonra baban" kabul etmekten başka çarem yoktu.
"Tamam, görevim nedir?"
"Bugün 20 saatlerinde Medya Cafe' ye gidiceksin. Orda tek başına oturan mavi saçlı bir adam olucak. Çok şişman da değil zayıfta, sağ kolunda büyük kartal dövmesi var. Büyük ihtimalle bileğinde ise Beşiktaş bilekliği olucak. Elinde bir çanta olucak onun içinde kırmızı bir flash bellek var onu istiyorum, onu al ve aldığına dair birazdan sana göndereceğim numaraya aldım diye mesaj at" dediklerini uzun süre bir sindirdikten sonra anlamaya çalıştım. Benden hırsızlık yap demişti. Benden bana ait olmayan bir şeyi almamı istiyordu.
"Çok kolay öyle değil mi? Bende öyle düşünmüştüm. Sen zeki bir kızsın Ayla bunu kolaylıkla yapacaksın" sondaki cümlesi egomu yükseltirken asıl amacının bunu kolaylıkla yapmamı istemesi olduğunu anladım ve hemen sesimi kısarak sinirli bir şekilde konuştum.
"Bana hırsızlık mı yap diyorsunuz? Ya yakalanırsam, adam kim, ne bilmiyorum? Beni yakaladığı an öldürebilir ya da polise verebilir. Hayatımın sonuna kadar hapiste geçiricem-" sözlerimi sert bir şekilde böldü.
"Kes saçmalamayı yakalanmak gibi bir şey olmayacak yapmak zorundasın. Bizi de tanımıyorsun bu görevi bir yapma o zaman görürsün" telefondan gelen dıt dıt sesiyle kapattığını anlamıştım. Ben sanırım kesinlikle bitmiştim.
|°|°|°|°|°|°|
Çatalımı tekrar önümdeki et parçasına batırıp çıkardım. Bunu nerdeyse yemeğe başladığımızdan beri yapıyordum. İştahım yoktu ama anneme beni yinede zorla bu masaya oturmuştu. Dirseğimi masanın üstüne koyup elimi çenemin altına koydum. Masadaki fazla gülürtü ağrıyan başımı daha fazla ağrıtıyordu. Dedem çorbasını höpürleterek içerken babam dinmeyen siniriyle hala kendi kendine söyleniyordu. Annem ise Emir ve Demir'e yemek yedirmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞ 19 (Ara Verildi)
Teen Fiction*** On dokuzuncu yaş gününde telefonu, bilgisayarı genç kızın kullandığı bütün cihazlarına bir hacker grup tarafından virüs sızdırılır.SX gurubu, genç kıza mesajlar göndererek bir kaç görev yapması için tehdit ederler. Normal ve sıradan bir hayatı o...