kırk iki

1.3K 142 72
                                    

"Ben seni seçtim
Ne yollardan geçtim
Sandım kendime eştim
Ondan içimi deştim
Döktüm avuçlarına
Al beni, alsana."

Evin kapısından uyuşuk adımlarla girdikten sonra doğrudan merdivenlere yöneldim. Sessizce, yok olurcasına odama sığınmak istiyordum. Olup biteni algılamak zordu. Nedendi bunca gürültü? Biliyordum bilmesine ama...Kabullenmek zor geliyordu.

Derin bir nefes aldım, bütün düşünceler birbirine karışmıştı. Zihnimin içerisinde bir karmaşa hakimdi ve ben oradan sağ çıkabilecek gibi değildim. Nereden tutsam, elimde ufalanıyordu. Nereye bassam, ayağımın altından kayıp gidiyordu. Boşlukta savrulmak üzereydim.

"Kadınlardan mı hoşlanıyorsun? İpar ile mi anladın bunu?" Toprak'ın konuşmasıyla birlikte adımlarım durdu. Ona dönmedim. Gözlerim merdivene kaydı. Çıkmak, odama gitmek ve yatağıma gömülmek istiyordum. Hayır...İpar'ın yanında olmak istiyordum. Neden yanında değildim? Neden orada kalmamıştım? Oysaki bu gece onunla kalmak isteğiyle gitmiştim oraya. Şimdi...Şimdi her şey felaketti.

"Soruyorum sadece, cevap ver." Toprak sert bir ses tonuyla konuştuğunda yavaşça ona döndüm. Çok güçsüz hissediyordum. Bazen insan...Elini kaldırmak isterdi de hiç güç bulamazdı ya...Öyleydim. Ruhsal bitikliğim fiziksel olarak da güçsüz düşürmüştü beni. Elimde değildi, güçlü kalamıyordum. Toprak benim kaldırabileceğimden daha büyük bir tepki vermişti. Ne anlayabiliyordum ne de ne tepki vereceğimi kestirebiliyordum.

"Evet." Dedim sessizce. Ben bile duyamayacaktım neredeyse. Duymuş muydu beni? Yoksa dudaklarımı kıpırdatışımdan mı anlamıştı? Bilmiyordum. Korkaksın sen diyordu içimden bir ses. Yere sağlam basamıyordum. İpar ile ne konuşmuşlardı? Kötü bir şey söylemiş miydi ona? Üzülmüş müydü? Yüzünden anlamıştım, öfke ve hüzün doluydu.

"Bunu bile yeni anlamışsın, belki yalnızca ilgi duyuyorsun ve sevgi sanıyorsun. Belki de kadınlardan hoşlanmıyorsun bile. İpar'a kimse karşı koyamaz." Dedi tereddütsüzce. Hayır, öyle değil demek istedim. Sesimi bulamadım. Yalnızca gözlerine bakabiliyordum, abime. Aileme. "Neden Nova? Sakin kalmaya çalışıyorum...Mantıklı düşünmeye çalışıyorum ama aklım almıyor."

"Nasıl oldu bu? Daha her şeyin başında, neden engel olmadın?" Sesi yavaş yavaş yükseliyordu.

Hissettiklerim yüzünden kızıyordu bana. Bir insana hissettikleri yüzünden kızılır mıydı? Bir insanı sevdiği için bir insana nasıl kızılırdı...Bu öfkeyi hak eden bir şey miydi? Hangi sevgi öfkenin odağında olmayı hak ederdi? Yanlış bir şey mi yapmıştım ben? Yanlış bir şey mi yapıyordum? İpar'ı sevmek nasıl yanlış olurdu? Hissettiğim en doğru şey ona olan duygularımdı. Sessizliğimi korumaya devam ettim.

"Biriniz kardeşim, diğeriniz en yakın arkadaşım. Bir düşün, gözünü seveyim düşün. Bir gün aranızdaki bu şey bitse, hissettikleriniz azalsa...Ne olacak? Nasıl yan yana geleceksiniz?"

Bunları benim düşünmediğimi mi zannediyordu? Düşünüyordum, bütün ihtimalleri biliyordum. Fakat insan...Huzurlu hissettiği hislerin içerisinde süzülürken kötü olan ihtimalleri düşünmek istemiyordu. Kendisini o durumun içerisinde bulacağına inanmıyordu çünkü. Biliyordum, İpar ile aramızdakiler bir gün bitebilirdi. Bu hayatın bir gerçeğiydi. Fakat bitebileceği gibi...Bizi aynı sıcaklığın içerisinde tutmaya devam edebilirdi de.

"İpar soğukkanlıdır, yapar. Sen nasıl yapacaksın? İpar'ı seviyorsun diyelim ki...Bir gün ayrıldığınızda ne olacak? Nasıl yan yana geleceksiniz? Kaçacak mısın hayatın boyunca? O bizim eve geldiğinde ne olacak? Sen mi çekip gideceksin yoksa?"

hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin