Merhaba ponçikler 🌞
Bölümü okuyup yorum yapmayı, oy vermeyi unutmayın öpüldünüz.Öğlen güneşi tenimi yakmaya başlamadan Sis'e girdim. Soğuk hava beni kendime getirmişti. Güneş gözlüğümü çıkarıp etrafa göz gezdirdim. İçeride hafif hafif çalan bir şarkı masalarda oturan bir kaç topluluğa eşik ediyordu.
Her zaman oturduğum bar taburesine gidip oturdum. Sırtı bana dönük barmen geldiğimi hissetmiş olacak ki arkasını dönmeden "Ne istersiniz?" diye sordu.
Gözlüğümü çantama koyarken barmen bana döndü. Sorusuna cevap vermeme fırsat vermeden lafa girdi.
"Adınız nedir hanımefendi?"Burada çalışanların isimlerle bir derdi vardı sanırım.
"Feris." dedim çekinerek.
Barmen bir adım gerilerken yüzünde ani bir değişim oldu.
"Müsaadenizle hanımefendi." diyip arkadaki kapıdan kayboldu. Sis'i çok seviyordum ama bu tuhaf yanlarına yeni şahit oluyordum. Bir kaç dakika kimse gelmeyince etrafta görevli birilerini aradı gözlerim. Sanki herkes aniden kaybolmuş gibiydi.
Ben etrafa bakarken önüme bir kadeh konulunca yerimde sıçradım. Sırtımda hissettiğim sıcaklıkla omzuma bir el dokundu.
"Sizi burada görmek ne hoş hanımefendi."
Dudaklarımdan minik bir mırıltı çıktı.
"Buraya geldiğimden beri bu üçüncü hanımefendi oluşum.""Memnun değil misin hanımefendi olmaktan?"
Karam karşımdaki tabureye otururken parmakları kolumda gezindi. Dokunduğu yerler karıncalanıp içimi bir sıcaklık kapladı.
"Bazen hanımefendilik çizgimi aşmam gerekebilir.""O çizgiyi aştığında yanında olmak isterim."
Dudağım yana doğru kıvrılırken önüme koyduğu kadehi elime aldım.
"Beyaz şarabın yerini elma suyu aldığına göre,kırmızı şarabın yerine de vişne suyu mu alıyor yoksa?"Omuz silkti. "Önemli olan içtiğin değil verdiğin değer. Elma suyunu iç ama şarap gibi hissettir."
Göz kırpıp kadehi gösterdi,kadehimdeki vişne suyundan minik bir yudum alıp gülümsedim.
"Tam kıvamında.""Değil mi?" dedi gözleri yüzümde gezinirken.
"Bu gün seni yemeğe götürebilir miyim?""Randevu gibi mi?" dedim kadehi bırakırken.
"Kesinlikle bir randevu gibi." Gözleri vereceğim cevabı beklerken kısıldı.
"Aklıma evetten başka cevap gelmiyor." diye mırıldandım.
Cevabımdan memnun olmuş yüz ifadesiyle bir süre beni izledi. Hala bana neden böyle baktığını çözememiştim. Yüzümün her ayrıntısını ezberlemek ister gibiydi. Kısılmış gözleri, gözlerimde durdu. Elimi avucunun içine alıp bileğimin içine bir öpücük kondurdu."Seni tanıyarak geçirdiğim her gün için kendimi şanslı hissediyorum."
Sözleri karnımda ani bir sıkışmaya sebep oldu. Sevildiğini hissetmek böyle bir şey miydi? Vücudumun çeşit çeşit yeni tepkiler vermesi normalidir umarım. Çünkü bu adam bana hiç bilmediğim şeyler hissettiriyordu. Yeni maceralara sürükleyip, yeni duygular yeşertiyordu.
Bu adam beni her anlamda iyileştiriyordu.☀️☀️☀️
Sis'ten çıktıktan sonra eve nasıl geldiğimi bilmiyordum. Uçmuş bile olabilirdim. Sırtımdan her an kanatlarım çıkabilirdi. Aklımı, fikrimi her şeyimi Karam'ın yanında bırakmıştım. O kadar dalmıştım ki Karam'a telefon numaramı bile vermeyi unutmuştum.
Evde bir o tarafa bir bu tarafa yürürken telefonum çalmaya başladı. Ekranda numara görünce acaba mı diye geçirdim içimden. O kadar da yapamazdı herhalde! Telefon ısrarla çalmaya devam edince telefonu açtım.
"Bir an açmayacaksın sandım." dedi karşı taraf.
"Karam?"
Bu sesi nerde duysam tanırdım."Efendim güzelim?" Ah şu güzelim kelimesi yok mu!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMLIK
Teen FictionBirisinin renkli ve ışıltılı bir hayatı vardı. Diğerinin karanlık ve gizlenmeyi tercih ettiği bir hayatı. Birisi aldığı yaraları sarmaya çalışıyordu. Diğeri yara almamayı öğrenmişti. Zıt görünüyorlardı ama birbirlerini içlerinde yaşatıyorlardı. Kara...