25. Bölüm +18

20 2 0
                                    

Merhaba böcükler 🌼
Bir süredir buralarda değildim fakatttt döndüm!!!
Bölüm için yorum ve oylarınızı bekliyorum. Umarım Feris ve Karam’ı özlemişsindir. 💛



Her şey çok hızlı gelişmişti, ne olduğunu asla anlayamadım. Silahın sesi kulaklarımda yankılandı, Karam dönüp beni kollarının arasına aldı. Dur durak bilmeden akan göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırdı. Sokağa sessizlik çöktüğünde korkuyla yukarı kaldırdım başımı, Karam’ın keskin gözleri beni karşıladı. Ellerim vücudunda gezindi telaşla.

“İyiyim.” dedi yüzümü avuçlarının içine alıp.

 “Sen iyi misin güneşim?”

Sesi, gözleri ruhumun en narin kıvrımlarında gezindi. Gözleri öyle derin bakıyordu ki, gözlerinin karası beni sardı. Sesi eşsiz bir melodi gibi doldu kulaklarıma.

 İyiydi. Zarar görmemişti, derin bir nefes verip kollarımı sıkıca beline sardım. Kokusunu uzun uzun içime çektim. Ona zarar gelseydi hissedeceğim acı tüylerimi ürpertti.

“Bu herifin işini benim çözmem gerektiğini söylemiştim.”

Zelmira’nın sesiyle ayrıldım Karam’dan, Ozan yerde boylu boyunca yatıyordu. Zelmira başında elinde bir vazoyla duruyordu.

“Mira.”

Karam’ın uyarı dolu sesi Zelmira’yı etkilemedi omuz silkip bana çevirdi bakışlarını.

“Vazoları sağlam yapmışsın bir taş kafalıyı bayıltma konusunda testi geçti.”

Gözümü yerde yatan Ozan’dan alamıyordum nasıl böyle bir şeye cesaret ederdi? Beraber büyüdüğüm bir insanın bu hale dönüşmesi beni korkutuyordu. Karam’ın kolu belimi sarıp beni ana yola çıkarttı. Önümüzde siyah bir araba durdu, içinden Yakut ve iki adam daha çıktı. Zelmira ve Karam beni Zelmira’nın arabasına doğru götürürken Yakut iki adamla Ozan’ı geldikleri arabaya taşıdı.

Karam’a soru sorabilecek gibi hissetmiyorum kendimi. Gözlerimden hala yaşlar süzülüyordu. Bu günü böyle hayal etmemiştim. Yaşananlar hemen alışabileceğim türden değildi. Ozan’a ne olacağı ilk kez umurumda değildi. Kelimeleri hala kafamda çınlıyordu. Bana bakan iğrenç yüzü hala gözümün önündeydi.

Korkunçtu.

 Her şey çok korkunçtu.

Arka koltuğa oturduğumda Karam yanıma oturup beni kollarının arasına aldı. Zelmira şoför koltuğuna geçtiğinde bana kısa bir bakış atıp arabayı çalıştırdı.

Arabada sessizliğin içinde hıçkırıklarım bize eşlik ediyordu. Karam’ın kolları bedenimi sararken dudakları aralıklı olarak başıma dokunuyordu. Her bir öpücüğü içimdeki üzüntüyü minik minik alıyordu.

“Elini sen mi yaptın?”

Zelmira’nın  sorusu sessizliği böldü, aynadan abisine bakan gözleri kısılmıştı. Kimden bahsettiğini biliyordum, Karam’ın cevabını sessizce bekledim.

Güneşime zarar verdi.”

Sesi sert ve kesindi. Zelmira bu cevabın üzerine hiç bir şey söylemedi. Kollarının arasında olduğum adam birisi bana zarar verdi diye elini koparmıştı. Gözümün önüne o görüntü gelince tüylerim ürperdi.

Korkmam gerekirdi.

 Karam’ın yanından arkama bile bakmadan kaçmam gerekirdi.

Ama güneşin aydınlatması gereken bir karanlık vardı. Güneşin özgürce parladığı, sevildiği, korunduğu karanlığa ihtiyacı vardı. Güneşin karanlığa ihtiyacı vardı. Güneş karanlığı seviyordu. Herkesin korktuğu, çekindiği, sevmediği karanlık güneşin yuvasıydı. Güneşin parlaması için karamlığına ihtiyacı vardı.

KARAMLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin