Merhaba böcekler💛
İşte yeni bir bölüm daha! Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen ihmal etmeyin☀️Vücudumun daha önce hiç bu kadar halsiz düştüğünü hatırlamıyordum. Çocukken bünyem hep hassastı ve hastalıkları kendime çekmekte ustaydım. Ama bu başka bir şeydi. Bu hastalık değildi.
Öğrendiğim ve yaşadığım şeyler bünyeme çok fazla gelmişti. Her şeyin bir kurmaca olmasını kaldıramıyordum. Tüm çocukluğum, arkadaşlığım bir iş anlaşmasına bağlıydı. İş anlaşması ortadan kalkınca arkadaşlarım da yok olmuştu.
Şimdi partide neden bana cephe aldıklarını anlıyordum. Babamı dolandırmışlardı ve acısını benden çıkartıyorlardı.Mükemmel bir baş ağrısıyla yatakta doğruldum. Odanın kalın perdeleri içeri ışığın girmesine engelliyordu. Zar zor yataktan kalkıp perdeyi açtım. Hava hala aydınlıktı. Odada kimse yoktu. Ayaklarımı yere süre süre yatağın ucuna oturdum. Üzerimde dün giydiğimden farklı bir gecelik vardı.
Gözlerimi ovuşturduğumda bazı görüntüler geldi gözümün önüne. Klozetin başında ağlaya ağlaya midemdekileri boşaltıyordum. Karam tam arkamda beni tutarken Zelmira'ya bazı şeyler söylüyordu.
Tam bir rezillikti.
Tam anlamıyla ikisine de rezil olmuştum.
Ellerimle yüzümü kapattım. Biraz toparlanmam gerekiyordu. Kendimi bırakmamam gerekiyordu. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Etrafta giyinecek bir şeyim yoktu. Muhtemelen elbisem batmıştı. Saçlarımı düzeltip aynadan yansımama baktım. Gözlerim fazla uyuduğum için biraz şişti, onun dışında yüzümde bir değişiklik yoktu. Kolumdaki ize bakmamak için olağanüstü bir çaba sarf ettim.
Kendimi hemen bırakamazdım, güçlü olmam gerekiyordu. Bu insanları başımdan atmam için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ama önce sanırım guruldayan karnımı doyurmam gerekiyordu.
Odanın kapısını açıp dışarı bir adım attığımda, Zelmira'nın sert bir ses tonuyla telefonda konuştuğunu duydum.
"Sana ne yapman gerektiğini daha kaç kez söylemem gerekiyor? Seni son kez uyarıyorum yine beceremezsen ne olacağını çok iyi biliyorsun."
Sesinin altındaki tehditkar ton beni bile korkutmuştu. Sesin geldiği odaya doğru ilerledim. Aralık kapıdan içeri doğru başımı uzattım. Üzerinde siyah geniş bir tişört ve siyah bir şort vardı.
"Bana sınırlar koymak senin gibi bir adamın yapacağı son iş. O yüzden sana emrettiğim işi yap ki hayatta kalabilesin."
Telefondaki adam ne haldeydi bilmiyordum ama benim tüylerim diken diken olmuştu. Telefonu kapattıktan sonra kapıya doğru döndü. Beni gördüğünde yüzündeki ciddi ifade hemen dağıldı.
"Ah Feris seni uyandırdım mı?"
"Hayır hayır, zaten uyanmıştım."
Hızlıca yanıma gelip kapıyı açtı.
"İçeri gel sana çalışma odamı gezdireyim."
Yavaşça içeri girdiğimde odanın kendine has kokusu burnuma doluştu. Yoğun ve kadınsı bir kokuydu bu. Sabah bana sarıldığında Zelmira'dan aldığım koku.
"İşte benim çalışma od-" derken çalan telefonu onu durdurdu. Telefonunu açıp odanın köşesine giderken odayı inceledim.
Oldukça genişti, odanın ortasında büyük camdan bir masa vardı. Odanın duvarlarında uçak çizimleri ve karalamalar asılıydı. Gün ışığını odaya sunan büyük bir pencere ve koyu yeşil güneşlikler bulunuyordu. Zelmira'yı bu gün ilk kez görmüştüm ama bu odanın ona ait olduğu apaçık ortadaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMLIK
Teen FictionBirisinin renkli ve ışıltılı bir hayatı vardı. Diğerinin karanlık ve gizlenmeyi tercih ettiği bir hayatı. Birisi aldığı yaraları sarmaya çalışıyordu. Diğeri yara almamayı öğrenmişti. Zıt görünüyorlardı ama birbirlerini içlerinde yaşatıyorlardı. Kara...