Ben işsiz kalacağım sanırım...Amaan hallederiz.
İyi okumalar.
Bugün iyi olacaktı hissediyordum. Annemle aramızda geçenlerden sonra uzun zaman sonra ilk defa umutlu bir şekilde uyanabilmiştim. Komodinimde duran kitabıma kısa bir süre bakıp sonunda onu da almaya karar verdim. Gizli gizli okulun arkasında okuyabilirdim belki. Böylece birilerinin bana bulaşmasına sebep olmazdım. Sınıfta sessizce oturmak çok sıkıcı oluyordu.
Mutfağa gidip elmamı aldım ve fırının kapağını açıp bir umut anneme ayırdığım tarta baktım. Yine yenmemişti. Belki rehber hocasına götürebilirdim. Geçen ay kolumda morluk olduğunu görünce bana yardımcı olmaya çalışmış beni odasına alıp konuşmuştu. Tabii yaşadığım şeyleri anlatamamıştım çünkü kimsenin lehime bir şey söyleyip şahitlik yapmayacağı açıktı. Belki de yaptığım korkaklık ve aptallıktı ama cesaret edememiştim.
Yine de bana gösterdiği tatlı yaklaşım bana iyi hissettirmişti ve kendimi borçlu hissetmiştim. Plastik tek kullanımlık kaplardan çıkarıp tartı içine koydum. Kalın beyaz bir poşet alıp kabı içine yerleştirdim ve ağzını bağlayıp çantama zar zor sığdırdım. Bu şekilde içinde ne olduğu görünmeyecekti. Elimde tartı görürlerse alay konusu olurdum çünkü.
İçimde korkudan dolayı bir kıpırdama vardı. Başıma bir iş açmadığımı umarak tedirgince evden çıktım.
...
İlk teneffüs geçmiş ikinci teneffüs başlamıştı ve ben hala sandalyemden kalkamamıştım. İlk teneffüsten beri Kaanlar sınıfta kalmış ne kitabımı ne de tartı çıkaracak cesareti kendimde bulabilmiştim. Neden kala kala bugün sınıfta kalmışlardı ki. Tedirgince onların olduğu tarafa kısa bir bakış atıp gitmeye niyetleri var mı diye baktım. Yerlerinden kıpırdayacak gibi durmuyorlardı. Aralarından biri hararetle bir şeyler anlatıyor hepsi ona odaklanmış laf arasında şakalar yapıyordu.
Herkesin arkası bana dönüktü ve beni fark etmemeleri olasılığı yüksek gibiydi. Üstelik bir kaç kişi daha sınıftaydı ve sınıf sessiz değildi. Belki de aradan sıvışabilirdim. Derin bir nefes alıp yavaşça çantama eğildim. Sessizce. Hadi, hadi. Yapabilirsin Ekin. Poşetten hışırtı çıkmasıyla gerilsem de duymadıklarını umarak yavaşça çantamdan çıkarıp ayağa kalktım. Ama anlaşılan yanılmıştım ve Kaanlar duymuştu.
Bana baktıklarını görmemle yüreğim ağzıma gelse de belli etmemeye çalışarak sıradan sakince çıkıp kapıya yönelmek için adımladım. "Hop!" Kaan Yerinden kalkıp önümde durdu. Eliyle poşeti gösterip konuşmaya başladı. "Ne var onun içinde? Uyuşturucu satıyormuş gibi gizli gizli çıkarıyorsun." Bunun üstüne arkadaşları gülerken nefesimi düzenlemeye çalıştım. Ne dersem beni rahat bırakırdı?
"Yemek." Sonuçta bunda bir şey yoktu. Sakinim, sorun yok, sorun yok. "Neymiş bakalım." Elimde poşeti kapmasıyla refleks olarak elinden almaya çalışmıştım ve arkadaşlarından biri anında beni itmişti. Yere düşmemle canım acısa da sesimi çıkarmayıp kafamı eğik tuttum.
"Bu ne?" "Iy bunu kime yapmış? Düşünsene Kaan sana bununla ilanı aşk yapıyormuş." Adının Cengiz olduğunu düşündüğüm çocuğun yaptığı şakayla yüzümü buruşturdum. Düşüncesi bile korkunçtu. Anlaşılan bu Kaan'ın da pek hoşuna gitmemişti. Gülen arkadaşlarının aksine sesi sert çıkıyordu. "Ağzına sıçarım öyle bir şey yaparsa." Gülüşmeler devam ederken Kaan gazını alamamış olacak ki tartı yere attı.
Üzgünce tarta baktım. Biraz parçalanmış gibiydi ama hala yeterince iyi duruyordu. İçim rahatlarken Kaan'ın ayağını kaldırdığını fark ettim. Bu kadarını yapmazdı değil mi? Yapıyordu. Kendime engel olamayıp elimi tartın üstüne koydum basmasına engel olmak için.
Acıyla gözlerimi sıkıca yumdum. Kaan'ın umrunda bile olmamış yine de elime ve tarta basmıştı. İnce plastik kap da tart da neredeyse dümdüz olmuştu ama ağlamayacaktım çünkü ağlarsam daha kötü olacaktı. Titrek nefesimi verip elimi geri çektim. Bir şey yok, bir şey yok. Sakin ol.
Kaanlar tatmin olmuş olacaklar ki sınıftan çıktılar. Yerimden kalkacağım sırada biri önümde diz çöktü. Biri geride mı kalmıştı yetmezmiş gibi. Sessizce ne yapacağını bekledim. Elinin elime uzanmasıyla irkildim ama olduğum yerde durmaya devam ettim. Nazikçe elimi aldı. "Kafanı kaldır." Eli nazik davransa da sesi sert ve hissiz duyuluyordu. Korkuyla yüzümü kaldırıp karşımdakine baktım. Karan.
"Parmaklarını kapatıp aç." İyi olduğumdan emin olmaya mı çalışıyordu? Zor tuttuğum gözyaşları fırsat bulmuş gibi gözüme doğru yükselirken zor da olsa onları bastırıp söylediğini yaptım. Eklemlerim çok ağrıyordu ve elim sanki cayır cayır yanıyormuş gibi hissediyordum. Zaten tenim tahriş olmuş ve kızarmıştı. Bileğimi tutup bir süre öylece durunca elimi oynatmamı istiyor diye düşünüp elimi yukarı aşağı oynattım ve yüzüne baktım. Silkinip bileğimi bıraktı ve doğruldu.
"Yanlış anlama. Seni önemsediğimden yapmadım." Karnımda bir sızı hissetsem de önemsemedim. Sadece bir anlığına birinin benim için endişelendiğini zannetmiştim. "Anladım." Bir süre bana bakmış sonra gitmişti. O gittikten sonra ben de yerden kalkıp tartı aldım ve yavaş adımlarla çöp kutusunun önüne gittim. Özür dilerim. Çöpe atmak korkunç hissettirse de bende yemek yiyecek hal ve bu durumdaki tartı verebileceğim biri yoktu. Gözümden bir yaşın düştüğünü hissetmemle elimdekini hızlıca çöpe atıp yaşı sildim ve yerime oturdum. Fazla umut bana iyi değildi.
Çok karamsar sanırım ama benim böyle karamsardan iyiye giden şeyler çok hoşuma gidiyor umarım beğenirsiniz.
Haftada 1-2 bölüm atacağım bu arada büyük ihtimal bunlar öncedendi diye hızlı atıyorum. Haberiniz olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
RomanceKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...