>28<

2.9K 193 150
                                    


Kitaptan sıkıldınız gibi hissediyorum ama olsun. Ben yazıp bitireyim içimde kalmasın.

Cenk&Kaan

"Evet, evet" "Cenk! Bu beşinci 'evet evet'in! Dinlemiyor musun sen beni?" Cenk gözlerini Kaan'ın olduğu taraftan çekip kırpıştırdı. Bir süre tereddüt etse de sonunda günlerdir sormak istediği soruyu sordu. "Karan bu Kaan'la sen arkadaş mıydın?"

Karan'ın yüzü katılaşsa da monoton bir sesle cevapladı. "Ailelerimiz arkadaş." Cenk bir süre düşündü. "Ailesi nasıl?" Karan anlamayarak tek kaşını kaldırdı. Ekin ise onun hislerini dile getirmişti. "Niye soruyorsun?" Aklına o günkü titreyişi geldikçe bir ürperti hissediyordu. Böyle bir tepki normal sayılmazdı sonuçta. En azından Cenk'e göre.

Karan'a usulca yanaştı. "Sen bir şey biliyor musun? Araları iyi mi?" Karan ilk kestirip atacak gibi olsa da bir süre durup düşündü. "Aslında..." Cenk devam etmesi için işaret etti. "Bilmiyorum. Garip gibi." Kaşları çatıldı. "Burada ortalığı dağıtırken evde süt dökmüş kediye dönüyor." Sinirle güldü. "Neyse. Anlat bakalım ne oldu sonra?" Karan konuyu kapatıp geri Ekin'e dönerken Cenk garip bir hisse kapılmıştı yine.

'Süt dökmüş kedi ha...' diye geçirdi içinden. Aynı o gün kafasını vurduğunda olduğu gibi... Dudaklarını dişledi. Düşündüğü gibi bir şey olmamasını umuyordu. Sesini yükselttiğinde titremesi... Gözleri istemsizce oğlanı buldu yine. Cenk'in ona baktığını görüp triple yüzünü diğer tarafa dönmüştü. Kaşları çatılmış, gözleri kısılmıştı. "Ne gülüyor bu yine?" Karan'ın sesiyle kendine gelip gülümsemeyi yüzünden sildi. "Yok bir şey." diye mırıldandı. Niye gülümsediğini o da anlayamıyordu neticesinde.

"Nasıl gidiyor bu çocuk eve?" Aklına gelen parlak fikirle atıldı. "Hangi çocuk?" Ekin'e ters ters baktı. "Aşk size iyi gelmedi. Kaan işte." Karan kollarını bağdaştırdı. "Babası alıyor da, hayırdır?" Cenk boğazını temizledi. "Bir an otobüste düşünemedim de beyefendiyi merak ettim." Ekin buna güldü. "Ben de hayal edemiyorum." Ekin'in gülmesiyle Cenk Karan'ın dikkatini üstünden atmayı başarmıştı. Rahatça nefesini verdi.

Bir tarafı ona yaptığının manasız ve saçma olduğunu söylese de öğrenmeden rahat etmeyeceğini biliyordu. Gerçi düşündüğü gibi bir şey olup olmadığını öğrense ne yapacağı, ne yapabileceği meçhuldu.

...

"Aldım artık, bok yeyin!" Atlas'ın sinir dolu sesine dolu dolu güldü Cengiz. "İyi, giy de güleyim." "Çok kötüsünüz!" Atlas sinirle önden ilerlerken Cengiz peşinden yetişmek için atıldı. Emir çoktan sınıfı terk etmişti. Cenk sınıfın dışında tuvaletlere doğru duruyor, şahin gibi sınıfın kapısını izliyordu. Hedefinin çıkmasına az kalmıştı, biliyordu.

Durduğu yerde yorulmaya başlarken Kaan neyse ki sınıftan çıktı. Etrafa bakmadan tek omzuna attığı çantasıyla hızlı hızlı çıkışa ilerliyordu. Cenk çaktırmamaya ve çok yakınlaşmamaya özen göstererek peşine takılmıştı bile. Oğlan bir an duraksayıp arkasına bakınca kendini ilk bulduğu sınıfa atmış güvenli olduğuna inanana kadar da oradan çıkmamıştı, ki bu sayede de gözünün önündeki oğlanı kaybetmişti. Oflayıp  etrafa göz gezdirdi. Park alanına doğru ilerledi. Babası alacaksa buraya park etme olasılığı yüksekti.

Gözleri arabalarda turlarken omzunda hissettiği elle içine öyle bir güçle nefes çekti ki boğulmasına adeta ramak kalmıştı. Vücudunu dikleştirip boğazını temizledi ve soluna dönerek elin sahibine baktı. Kaan tek kaşını kaldırmış ona bakıyordu. Bu kadar hızlı yakalanmayı asla beklemiyordu. Ağzı balık gibi açılıp kapandı ama bir ses çıkmadı. Kaan bu haline istemsizce güldü. Bu Cenk'i daha da dilsiz hale düşürmüştü.

Sümsük /bxb/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin