>10<

7.5K 481 116
                                    

İki bölüm atayım ama haftaya bir tane atma durumu olabilir yetiştiremezsem. Üzgünüm şimdiden. Yorumlarınız için şimdiden teşekkürler.

Karan tuvaletten çıkıp duvara yaslandı. İçerden gelen iniltiyle tüm vücudu kasılırken kendini kontrol altında tutmaya çalıştı. Karışma, karışma,... İçerden gelen sesler arttıkça iradesi güçsüzleşiyordu. Nefesini tutup bir süre bekledikten sonra kapıya doğru uzandı. Neden ona yardım etmek istiyorsun? Soru kafasında bir çınlama bırakırken kaşları çatıldı. Çocuk onun hiçbir şeyi değildi. Çenesini sıkıp zorlukla elini geri çekti. Karışma.

Hızlı adımlarıyla sınıfa gidip düşünmesine zaman vermemek için seri bir şekilde toparlanıp okuldan çıktı.

Eliyle sol kolunun bileğini sıkıp daha da hızlandı. Düşünme, düşünme. Kendiyle o kadar büyük bir savaşa girmişti ki ne gittiği yönü ne de geçen vakti algılayabilmişti. Sokaktan sokağa yürürken en son dayanamayıp okula doğru koşmaya başladı. Artık çok geçti farkındaydı ama en azından diğer oğlanı görmek istiyordu. Tuvalette öylece kalmış olma ihtimali sürekli aklında belirip kafasına sızılar girmesine sebep oluyordu.

Okula ulaştığında hiç hızını kesmeden tuvalete doğru koşmaya devam etti. Kalbi öyle bir şiddetle atıyordu ki gözleri kararmaya başlamıştı. Kapıyı tüm gücüyle açıp gözleriyle açıkça boş olan tuvaleti defalarca turladı. Okul çoktan boşalmış etrafta az buz birileri kalmıştı. Ekin de okuldan çoktan gitmişti. Oğlanı görememek içine otururken kendine gelmeye çalıştı. En azından düşündüğü gibi yerde öylece kalmamıştı.

Emin olabilmek için bir kez de sınıfı kolaçan etti. Okul etrafında da dolandıktan sonra çocuğun okuldan çıktığı kesinleşmişti. Bahçedeki banka çöküp başını elleri arasına aldı. Kabul etmemek için direnmişti ama yenik düşmüştü. Oğlanı orada bırakarak çok büyük bir hata yapmıştı. Ellerini kısa saçları üstünde sertçe gezdirdi. En az Kaan ve grubun geri kalanı kadar suçluydu.

Gece boyu uyuyamamış gözü sürekli telefonuna gitmiş onlarca kez Ekin'e ne yazabileceğini düşünmüş ama yazabilecek bir şey bulamamıştı. Vicdanı içten içe onu yiyip bitirirken tek yapabildiği yatakta bir sağa bir sola dönüp durmak oldu.

...

Sabah alarm çalmadan telefonu eline alıp alarmı kapattı. Gözleri uykusuzluktan kızarmaya başlamıştı. Yerinden kalkıp bir süre öylece durdu. Ardından aklına gelen fikirle hızlıca giyindi ve mutfağa girdi.

Buzluk her zamanki gibi doluydu. Babası evde pek yemek yemese de buzluğu boş bırakmıyordu. Karan'ın elinde kredi kartı olduğundan kendisi de rahatlıkla yemek olayını halledebiliyordu ama genelde evde yemek yapmayı tercih ediyordu. Annesi sürekli yurt dışına gittiğinden onun da yemek konusunda Karan'a bir yardımı yoktu.

Buzluktan kullanacağı malzemeleri çıkarıp tezgaha koydu. Tezgahın diğer ucundan da sandviç ekmeğini alıp sandvicini hazırlamaya başladı. Ortalama bir sandviç yapmıştı ama içi rahat etmedi. Ekin gün geçtikçe daha da zayıflıyor gibiydi. Boğazına bir yumru oturdu. Kaldırmaya hazırlandığı malzemelere bir kez daha uzanıp sandviç ekmeğinin içini tıka basa doldurdu.

Şaheserine kısa bir bakış attıktan sonra memnunca malzemeleri geri yerleştirdi. Patlayacak gibi duran sandvici koruma altına almak için birkaç kat kağıt havluyla özenle sarıp alt dolaptan aldığı poşete koydu. Cebindeki telefonun titremesiyle bildirim geldiğini anlayıp telefonu eline aldı. Kaan mesaj atmıştı. Çenesi sinirle kasılırken o anlığına görmezden geldi. Okula gittiğinde zaten ona hoş şeyler yaşatmayacaktı. Şu anlık bekleyebilirdi.

Poşeti odasına götürüp masasına bıraktı  ve hala masada duran yapışkan notlara uzandı. Aklına diğer oğlanın ışıltılı gülümsemesi geldi. Dudakları tekrar ufakça kıvrıldı. Karnındaki sıcak hissi düşünmeye hâlâ hazır değildi ama en azından çocuğa uzaktan da olsa destek olmayı hedefliyordu. Bu davranışın arkasındaki motivasyonunu sorgulamanın zamanı değildi. Onun bir kere gözü önünde acı çekmesine göz yummuştu. Bir kez daha bencilce davranmak istemiyordu.

Yanda duran siyah mürekkep kalemi eline alıp elinden geldiği kadar düzgünce 'Ekin' yazdı. Bir kez daha gülümsedi. Poşete notu yapıştırıp poşeti dikkatlice çantasına yerleştirdi. Okulla çok arası olmadığından çantasında çok fazla kitap defter yoktu. Bu yüzden sandviçin ezilmeyeceğinden emindi. Hedefi aşçılık olduğundan istese de gördüğü derslere pek bir ilgi duyamıyordu.

Daha fazla oyalanmadan evden çıktı. Bir an önce okula gidip hatasını düzeltmesi gerekiyordu.

Sandvici girer girmez hep içecekleri koyduğu yere bıraktı. Yalnizca sınıfın en ön kısımlarında birkaç kişi vardı. Kaan henüz gelmemişti. Çantasını normalde yanı boş olan bir kızın yanına bırakıp telefonundan Kaan'ı aradı.

Evet. Şiddet çözüm değildir. Teşekkürler.

Sümsük /bxb/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin