Bol bol yorum istiyorum bu bölüm yoksa ağlarım. Çok ciddiyim.
"Ben senden istesem de uzaklaşamam."
Karan zorlukla yutkundu. Ekin gözleri büyümüş alık alık ona bakıyordu. Güzel koyu gözleri şaşkınlık taşıyor, ince pembemsi dudakları aynı hissiyatla hafifçe aralanmıştı.
Yüzlerinin yakınlığı, oğlanın yanağından eline yayılan sıcaklık, açık tenindeki koyu benleri yakından görebilmek,... Kalbinin yerinden çıkmadığına şükrediyordu Karan. Geri çekilmek aptallık olurdu ve o karşısında Ekin varken geri çekilemezdi.
Ekin'in gözleri yavaş yavaş şuurunu kazandığını belli etti. O da Karan gibi zorlukla yutkundu. Karan ona o kadar güzel bakıyordu ki eli ayağı boşalmıştı adeta.
"Ben de duramam..." Ağzından ne çıktığını bile bilmeden aralarındaki ufak mesafeye fısıldadı.
Karan'ın kaşları havalandı. Emin olamadan biraz daha yaklaştı oğlana. Aralarında anca bir karış kalmıştı. "Durma." Hızlı nefesleri birbirine karışıyordu. Ekin bu durumda normalde kaçıp saklanırdı ama karşısındaki oğlan ona o kadar güzel, o kadar içten bakıyordu ki... Sanki olduğu yere kilitlenmişti.
Boğazının kuruluğu onu dudaklarını ıslatmaya itti. Karan'ın bakışları anında oraya gitti. Gözlerini zorlukla kaldırmış ama dayanamayıp yine oraya odaklanmıştı. Ekin yeleğinin kollarını sıkı sıkı kavradı.
"Sen de durma."
Karan o an kontrolü kaybetti. Bundan çok pişman olabilirdi. Yanlış sinyal almış olabilirdi. Ama o an mantığı bir tarafa fırlatılmış iç güdüsü kontrolü eline almıştı.
Dudaklarını diğer oğlanınkine bastırdı. Ne çok sert ne de çok yumuşaktı bu baskı. Hareket etmeye cesaret edemedi. Yalnızca dudağındaki dudakların yumuşak ve sıcak hissine odaklandı.
Ekin sanki nefes bile almıyordu. Ne olduğunu idrak edemiyordu bile. Karşısında gözlerini sıkıca kapamış Karan ve dudaklarının üstündeki dudakları. Gözleri sonuna kadar açıldı. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki kulakları çınlıyordu.
Nefes almayı yalnızca dudaklar onunkilerden ayrılınca hatırlayabildi. Karan'ın yüzünü bir pişmanlık kapladı. Gerçekten de yanlış sinyaldi demek ki. Boğuk sesiyle gerginlikle konuştu. "Ben özür-"
Ekin kendine gelip yarını ya da geçmişi düşünmeden yapıştı karşısındaki dudaklara. Karan donduğunda içini bir endişe sardı. Daha önce öpüşmemişti ve ne yapması gerektiğini hiç bilmiyordu. Neyse ki onu çok bekletmeden Karan'ın elleri nazikçe beline yerleşti ve oğlanı kendine doğru çekti.
Yüzünü eğip yumuşakça işin içine dili katmadan içinde dolup taşan şefkatle öptü Ekin'i. Dudaklarını yumuşakca dudakları arasına alıp emiyordu. Oğlan ne yapacağını bilemeyip dudaklarını dışarıya doğru itmiş arada bir acemice hareket ediyordu. Karan dudakları üstünde gülümsedi. Oğlanın sıktığı sağ elini alıp göğsünün üstüne yerleştirdi dudaklarını ayırmadan. Kendisinin de heyecanlı olduğunu göstermek istemişti.
Elinin altında bangır bangır atan kalp Ekin'in içine su serpti. Bu Karan için de büyük bir şeydi. Karan gerçekten ondan etkileniyordu. Bu düşünce içini kıpır kıpır etti. Uzun oğlanın eğdiği boynuna sardı kollarını yapabildiği kadar. Dudaklarını daha da bastırdı. Karan buna karşı biraz daha sert öptü oğlanı. Yine de çok ileri gitmemek için kendini dizginliyordu.
İlk geriye çekilen Ekin oldu. Nefesi göğsünün hızla inip kalkmasına sebep oluyordu. Nefes almayı unutmuştu hisleri arasında. Kolları gevşese de hala Karan'ın boynuna sarılmıştı. Karan alınlarını birbirine yasladı. Mutluluktan ölecek gibi hissetti.
"Ekin, yine kaçma olur mu?" Oğlanın yine uzaklaşma ihtimali bir an içine korku salmıştı. Zorlukla gözlerini araladı. Gözleri baygınlaşmıştı. Ekin'in boynuna uzanan kırmızılığı izledi. Yüzü de boynundan pek farklı değildi ama Karan'ın gözü kırmızı boynundaki irice bir bene takıldı. Orayı öpmek istiyordu. Ancak buna daha zaman vardı. Ekin'i korkutmak istemiyordu.
Ekin sesini bulamayıp alınlarını ayırdı ve başını salladı utançla. Karan genişçe gülümsedi. Oğlanı sıkıca sardı kollarına. Dünya'nın en mutlu adamı olma vasfına sahipti şu an. Oğlanı incitmemeye özen göstererek iyice kendine yapıştırdı. Ağzını yüzünü ısırmamak için kendini zor tutuyordu.
Şimdi istediği kadar sarılabilecek miydi oğlana? Gülümsemesi mümkünmüş gibi daha da genişledi.
Nefes alması iyice zorlaşırken zorlukla sesini çıkardı Ekin. "Ben gideyim artık. Annem yemeğe gidelim dedi, beni bekliyordur." Karan göğsündeki çocuğun üstünden kollarını çekip ondan ayrılmasına izin verdi.
...
Ekin eve gelince hızlıca kendini odasına attı. Kapıyı kapattığı gibi yere çöküp eliyle yüzünü kapattı. Hızlı nefesleri odadaki tek sesti. Karan onu öpmüştü. Eli dudaklarına gitti. Kendisi de ona karşılık vermişti. Ne olacaktı şimdi?
Oğlan onu otobüs durağına bırakırken soramadığı için bir daha nasıl fırsat bulacağını düşünüyordu. "Bu bizi ne yapar?" Bu sevgili oldukları anlamına mı geliyordu? Yoksa yalnızca karşılıklı hisleri olduğunu mu itiraf etmiştiler? Yanaklarını gerginlikle şişirdi. Sevgili olsalar nasıl olurdu diye düşündü. Yüzünde oluşan gülümsemeyle utançla elleri arasına daha fazla saklandı.
"Ekin! Giyindin mi?" Salondan gelen sesle yerden kalkıp dolabına yöneldi. Annesini bekletmek istemiyordu.
Aynadaki gülümseyen yüzüne baktı. Her şey daha iyiye gidiyordu. Tekrar mutlu hissetmeyi ögreniyordu.
Bölümü erken attım. Gereksiz de çok uzatmak istemedim. Ondan bu defa biraz kısa oldu kabul. Ama olsun.
Teşekkürler okuduğunuz için.
Oldu mu? Dürüst olun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
RomanceKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...