Vallahi az kaldı bu Kaan ve Cenk'i tam bir birleştireyim sonrasında Karan ve Ekin'e yönelik bölüm de gelecek. Zaten tüm çiftler birleştikten sonra özel bölüm tadında yazmayı düşünüyorum ama bakacağız.
Gece gece atıyorum ama umarım görürsünüz. Hatalar olabilir çok yorgunum sonra kontrol edeceğim.
İyi okumalar!
Kaan derin derin içini çekti. Kelle koltukta Cenk'in peşinde sürükleniyor ama kendini akıntıdan alıkoyamıyordu. Gözleri yine oğlana sabitlenmişti. "Niye olmadı?" Cengiz'den gelen soruyla Kaan kendini toparlayıp odağını arkadaş grubuna vermeye çalıştı.
"Ne olmamış?" Uzun zaman sonra muhabbete katılması oğlanları şaşırtsa da Emir memnuniyetle kumrala içini dökmeye başladı. "Bizim bir alt sınıftan Ela diye bir kız var, kızıl, onunla yürümedi." Kaan'ın anladığını belli etmesine karşın tekrar hiddetini kazanıp şikayetlerini sıralamaya başladı. "Kızla o kadar buluştuk, öpüştük, kaç defa kucağıma oturdu tamam mı? Sonra ben buna 'sevgilim' dedim arkadaşlarının yanında. Kız resmen üç yüz altmış derece döndü! Neymiş sadece takılmışız! Ben çok abartmışım! Lan niye sevgili gibi davrandın o zaman?!"
"Yüz seksen derecedir o." Atlas hedefine ulaşmış zaten sinirden kızarmış oğlanı daha da sinirlendirmişti. "Konu bu mu?!" Cengiz oğlanın omzunu yavaşça okşayarak sakinleştirmeye çalıştı. Sinirleri yatışır gibi olunca da kendi fikrini belirtti. "Yani bunları konuşmak lazım... Sadece yiyişmek isteyebilir sonuçta. Bir de niyetini çok belli etmediysen ya da o mevzulara çok girmediysen senin de onun gibi bir şey istediğini düşünebilir." Atlas yayıldığı yerden umursamazca fikrini belirtti. "Bu sektör bozdu. Yüzde yüz net olacaksın ki seninle oynamasınlar."
"Ya kişi güvenilirse?" Soru ağzından bilinçsizce çıkmıştı. Cengiz kaşlarını sorgular bir tavırla havalandırdı. "Kimseye güvenilmez. Bu kızla yiyişiyorlardı habire, bak kız ne yaptı?" Emir Atlas'ın lafı ile hayalkırıklığıyla yüzünü masaya gömdü. Kolları arasından boğuk sesiyle söylendi. "Çok umut vermişti... Sürekli elimi tutuyordu..." Kaan'ın içine bir kurt düştü. Karnının içini sanki bir şeyler kemiriyor, orada korkunç bir hissiyat yaratıyordu. Yutkunup kısaca Cenk'e bir bakış attı. Oğlan gülerek arkadaşlarıyla konuşuyordu.
Bir sonraki teneffüste okul binası ile duvar arasındaki tenha alanda buluşmayı hedefliyorlardı ama bir anlığına Kaan'ın içinden gitmek gelmedi. Böyle bir ilişki nereye kadar giderdi belli değildi ama Kaan'ın bunun basit bir 'takılma' olmasından fazlasını istediği kesindi. Kendini ilk defa bu kadar mutlu ve heyecanlı hissediyor, ilk defa kalbi böyle şiddetle atıp vücudu böyle karıncalanıyordu. İçindeki bu kıpır kıpır hisler onu yokuşa sürüklese de onların verdiği mutluluktan her şeyi göze alabilecek bir cesaret kazanıyordu. Ne yarını ne bugünü hesaplamak, yalnızca mutlu olmak istiyordu.
İçini bir korku kapladı. Gözleri istemsizce gülen Cenk'e takıldı. Bu gülüşü bir daha göremezse, o dudakları bir daha öpemez, tenini bir daha hissedemezse ne yapacaktı? Ona bilinçsizce bu kadar bağlanmışken Cenk onu yarı yolda bırakırsa ne yapacaktı? Dudaklarını dişledi. Cenk kendisine güven verse de rahat birine benziyordu. Bu 'takılma' sanatından hoşlanan kitleden olma ihtimali yüksek görünüyordu.
"İyi de nasıl sorulur ki?" Cengiz kısık gözlerle kumralı süzdü. "Dümdüz sormak gerek. Açıklık lazım ilişkide aksi takdirde ömrü kısa olur zaten." Atlas kafasıyla Cengiz'i onayladı. "Ciddi ilişki sinsilik kaldırmaz." Emir oflayıp pencereye yüzünü yasladı. "Bundan sonra takır takır soracağım vallahi..." Atlas gülüp omzunu sıktı destekleyici bir tavırla. "Önündeki maçlara bak."
Kaan ders boyu defterinin kenarlarına düşünceli düşünceli karalamalar yaptı. Aklı bu problemde takılı kalmış içi sıkılmıştı. 'Açıklık lazım...' İyi de ya cevap olumsuz olursa? Atlas'ın başına gelenin aynısı gelmez miydi başına.
...
Cenk buluşacakları noktada beklese de Kaan bir türlü gelmek bilmiyordu. Gözleriyle etrafı bir kez daha taradı. Oğlana mesaj atmak için elini cebine attığı sırada oğlan köşeden dönüp sürüye sürüye ilerleyen ayaklarıyla Cenk'in görüş açısına girdi. Cenk yaslandığı duvardan sırtını ayırıp diğer oğlanı süzdü. Bir gariplik olduğu belliydi. Kumral ayaklarını sürümekle kalmıyor aynı zamanda yüzünde soluk ve düşünceli bir ifadeyle yürüyordu.
Esmer oğlan hızlı hızlı yürüyerek aralarındaki mesafeyi kapattı. "Ne oldu?" Kaan aklında söyleyeceklerini tartıp düzenlerken Cenk iyice endişeleniyordu. "Civcivim?" Kaan yutkundu. Kabul etmek istemese de bu hitap şekli içini hoş ediyor, gıdıklıyordu. Başını yavaşça doğrultup gözlerini endişeli gözlerle buluşturdu.
"Cenk...?" Esmer susup sabırla kumralın konuşmasını bekledi. Gözleri üzerinde dolanıp duruyor, hasar kontrolü yapıyordu. "Biz neyiz?" Soruyu sormasıyla aralarında bir sessizlik oldu. Uzaktan alt sınıfların bağırışları duyuluyordu yalnızca. Ardından Cenk sessizliği bozdu ancak bu Kaan'ın beklediği gibi bir reddediş veya olumlu bir cevap olmak yerine içten gelen bir kahkahayla olmuştu.
Kaan'ın kaşları her geçen saniye daha da çatıldı. Oğlan aralıksız gülerken sinirleri zıplıyor, yankılanan gülme sesi ve içindeki öfkeyle kulakları çınlıyordu. "Ay! Ben de bir şey sandım!" Gülüşleri arasından zar zor söylediği sözlerle Kaan iyice sinirlerine yenildi. Öfkeyle nefesini verip arkasını döndü ve sert ve uzun adımlarla oğlanın yanından uzaklaşmaya başladı. Gözleri dolmamak için bir savaş veriyordu. Dudağı dişleri tarafından eziliyor, yüzü öfkeyle kızarıyordu.
"Dur! Civciv dur!" Kaan ortamı terkedemeden esmer oğlan tarafından yakalanıp geri çekilmişti. "Ya öyle bir sordun ki... 'Aşkım biz şimdi neyiz?'" Kaan buna karşı daha da öfkelenip Cenk'in omzuna sertçe vurdu. "Sormadım. Vazgeçtim. İstemiyorum bir şey senden. Cevap da verme, bırak." Kolunu tutan ele vurup çekmesi için meydan okur bir tavırla Cenk'e baktı.
Duyduğu sert, kızgın ve... kırgın sesle Cenk afalladı. Oğlanı bırakmak yerine diğer elini de oğlanın sol koluna yerleştirdi. "Civcivim... Kızma tamam özür dilerim." Kaan inatla yüzünü sağ tarafına çevirip oğlanın yüzüne bakmaktan kaçındı. "Sinirli bücür seni." Cenk'in yumuşak ses tonuna karşı Kaan sakinleşmiyor aksine sinirleri daha da geriliyordu.
"Ben anladım seni. Bırak yoksa ağzımdan bir şey kaçacak." Oğlandan bir cevap alamaması canını oldukça sıkmıştı. "Ha o konuda..." Cenk biraz durup devam etti. "Sen ne istersen oyuz." Kaan huysuzlukla cevapladı esmeri. "Sen ne istiyorsun?" "Seni böyle alıp içime sokmak istiyorum, şu yanakları ısıra ısıra koparmak istiyorum, şu saçları-" Kaan utançla oğlanın omzuna vurdu bir kez daha. "O anlamda sormuyorum..."
Cenk boğazını temizledi. "Yarın bana uyar." Kaan anlamayarak Cenk'in yüzüne baktı. "Ne için uyar?" "Nikah işlemleri." Kaan gülümsemesini bastırmaya çalışarak oğlanın kolunu sıktı. "Alay etme!" Cenk hafifçe eğilip yüzlerini yakınlaştırdı. Eli kumralın belini dolayıp kendine çekti. Gözlerinde sevgi dolu bir ifade vardı. Kaan bir an bayılacağını zannetti bu ifade karşısında. "İnan gram alay etmiyorum."
Kaan'ın karşısındaki heyecanı, gün gibi belli olan mutluluğu ve parlayan gözleri öpülmemek için fazla güzeldi. Haliyle ikisi de nefessiz kalana kadar dudakları birbirinden ayrılmadı. "Sen iyice kırolaştın ha. Yakında 'helalim' falan da dersin..." Kaan'ın sivri diline karşı vücudu ve ses tonu durumdan ne kadar memnun olduğunu belli ediyordu.
"Al hançeri vur sineme, al kanlara boyansın ama fazla derine vurma, çünkü orada sen varsın." Kaan yüzünü ekşitip oğlandan uzaklaştı. "Ben vazgeçtim." Arkasını dönüp sessizce gülerek giderken beklediği gibi Cenk arkadan sarılarak onu durdurmuştu. "Yok, öyle kolay kolay kurtulamazsın artık benden." "Kene misin be?!" Sahte bir sinirle sorduğu soruya karşı Cenk zevkle cevap verdi. "Kene demek? Bak bakalım nasıl emip kurutuyorum seni şimdi."
Kumral dudaklarına uzanan dudaklardan uzaklaştı. "Dudaktan emen Kene mi olurmuş?" "Benim özel taktiklerim var. Bak bakalım oluyor muymuş?" Kaan kıkırdarken Cenk önce gülümseyerek oğlanı izledi. Ardından da gülümseyen dudaklarını birleştirdi.
Oh oh oh! Artık bundan sonrasını daha sonraki dönemleri gibi yazmayı düşünüyorum. Zaman geçimi falan. Final vakti geldi bence artık!
Okuduğunuz ve destekleriniz için sonsuz teşekkürler!!!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
RomanceKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...