Ekin daha fazla okulda vakit kaybetmeyip eve gitmeye karar verdi. Okulda kalmak istemiyordu. Kendini rahatlatacak gibi olurkenden gözleri tekrar yaşla doluyordu. Hızlı adımlarla ağlaya ağlaya eve doğru ilerledi.Kapının önünde duran ayakkabıları fark etmesiyle kapının deliğine soktuğu anahtarın üstünden elini çekti. Annesi evdeydi. Odasında olması büyük bir olasılık olsa da durumu riske atmak istemedi. Gözlerini hırkasının koluyla sildi. Derin derin nefes aldı. Gözlerinin kızardığını yanmalarından anlayabiliyordu. Annesinin odasında olacağını umarak anahtara geri uzanıyordu ki diğer taraftan bir ses geldi.
Ekin daha ne olduğunu anlayamadan annesi kapıyı aralayıp kafasını aralıktan uzattı. Kadının karşısındaki yüzü görmesiyle gözleri genişledi. Ekin yakalanmanın verdiği affallamayla olduğu yerde öylece durup karşısındaki kadına bakakaldı. Zorlukla yutkundu. Ne söyleyeceğini düşünürken annesi geri çekilip kapıyı tamamen açtı ve anahtarı yuvadan çıkardı.
"Geç bakalım kaçak."
Ekin tedirgin oldu. Okuldan kaçtığı için azar mı işitecekti? Annesi normalde böyle şeylere bir şey demezdi. Gergince ayakkabılarını çıkarıp içeriye geçti.
"Üstünü değişip gel."
Ekin kafasını sallayıp odasına girdi. Şu anki durumunda azar kaldırabileceğini sanmıyordu. Panikten giyeceği pijamayı seçmekte normalden daha uzun süre harcamış giyindikten sonra da bir süre odada turlamış ama en sonunda mecburiyetten odadan çıkmıştı. Giydiği bol pijama altının kenarlarını eliyle kavrayıp terlemiş avucunun içinde sıktı.
Cesaretini toplamaya çalıştı. Ellerini bıraktı ve adımlarını hızlandırıp salona geldi. Annesi orada değildi. Gözleri salona bağlı olan açık mutfağa gittiğinde annesini orada buldu. Elindeki tepsiye bir şeyler daha yerleştirip Ekin'e göz ucuyla baktı.
"Otur."
Ekin biraz rahatladığını hissetse de bu kez farklı bir sebeple vücudu katılaştı. Ya ne için ağladığı konusunda sorgulanırsa? Annesinin sözünü dinleyip televizyonun karşısındaki 3 kişilik koltuğun en köşesine oturdu. Gözlerini halı desenlerine dikti. Odağını dağıtmasının en iyi yolu buydu.
Gözünün ucuyla halıdan geçen ayakları izledi. Ayakların orta masanın arka tarafına gitmesiyle kaşları çatıldı. Kadının orta masayı itmeye başladığını fark edip bu kez ayaklandı. "Beline bir şey olacak."
Annesi yerine tek başına ağır orta masayı itmeye kalkıştığında annesi kızıp izin vermemiş ikisi birlikte zorlukla masayı koltuğun önüne itmişti. Utanç verici olsa da annesinin ondan çok daha güçlü olduğunu da bu şekilde öğrenmiş oldu.
"Otur geri."
Tekrar yerine oturup beklemeye başladı. Orta masaya tepsi bırakılmasıyla annesine baktı. Annesi ona bakmadan geri mutfağa gidip bir şeyler getirdi. Yardım etmek için ayaklansa da izin olmadığını annesinin ters bakışından anlayıp olduğu yerde kalmaya devam etti.
Kadın geniş bir kaseye Ekin giyinirken pişirdiği patlamış mısırı doldurmuş, iki bardağı ve bir kaç şişe içeceği getirdiği poşet dolusu abur cuburun yanına bırakmıştı.
Ekin şaşırsa da sorgulamayıp annesini izlemişti. Kadın artık istediklerini getirdiğine kanaat getirince son olarak getirdiği örtüleri koltuğun kenarına bırakıp oturmak için hamle yaptı. Ekin gibi köşeye oturacakken geri kalkıp ortaya doğru oturdu.
İkisi de sessizliğini korurken kadın kumandayı alıp televizyonu ayarlamaya başladı. Ekin annesinin Matilda açtığını fark edince karnında bir sıcaklık hissetti. Küçükken en sevdiği filmdi. Kadının eli başlatmaya basıp basmama arasında kaldı. Boğazını temizleyip gözlerini kumandaya dikti.
"Eğer... konuşmak istersen" Ekin'in hızlıca kafasını olumsuz anlamda salladığını görmesiyle konuşmayı bıraktı. Kumandayı tutan elini indirip bir süre bekledikten sonra en sonunda diğer eliyle yanını patpatladı. Ekin'e daha yakın oturmasını söylüyordu.
Ekin şaşırsa da ses çıkarmayıp annesine daha yakın oturdu. Kadın filmi başlatıp koltuğun kenarındaki ince örtüyü aldı ve ikisinin bacaklarının üstüne örttü. Eli Ekin'in eline yanaştı ama kararsız kaldı. Küçükken Ekin'le çok olmasa da yakındılar ama büyüdükçe uzaklaşmış fiziksel kontak aralarında garipleşmişti. Yutkunup elini elin üstüne koydu. Gerilmişti ama kendini geri çekilmemek için zorladı.
Gözlerini televizyona dikti. Altındaki el kasılsa da aldırmamaya çalıştı. Başarılıydı da ta ki burun çekme sesini duyana kadar.
Ekin geri ağlamaya başladı. Hedefi annesini germek değildi ama uzun zaman sonra annesinin elini tutması içinde bir yere dokunmuştu. Ortamı bozmamak için kendini sakinleştirmeye çalıştı.
Elinin üstündeki el çekildi. Boğazında bir yumru hissetti. Ulaşıp eli geri tutmak istese de kıpırdamadı. Kendine kızmaya başlayacaktı ki omzunda annesinin elini geri hissetti. Kafasını kaldırıp kadının yüzüne baktı. Gergindi ama elinden geldiğince kendini zorluyor Ekin'e sarılmaya çalışıyordu. Kadın hafifçe yakınlaştığında Ekin de onu kopyaladı.
Yüzü omzuna dayanana kadar bu süreç uzadı. Oğlanın ağlaması azalmıştı bile. Gözlerini kapadı. İkisi de birbirini çok yumuşak tutuyordu. Doğal bir sarılma değildi ama bunun önemi yoktu.
Garip ama sıcak bir his.
"...Buradayım"
Ekin gözyaşları arasından gülümsedi. Annesi bazen soğuk ve uzak olabilirdi ama onun için uğraşıyordu. Onun için buradaydı.
Küçük bir not. Kadın depresyondaydı uzun bir süre Ekin çocukkenden başlayarak. Yine de davranışları doğru değil ama her insanın birden fazla boyutu vardır. Yine de sevmezsiniz karakteri sorun değil. Hedefim bahane üretmek değil derin bir karakter yazmaktı.
Bunların arasını yapmak çok zevkli. Benzer bir durum yaşadım ve mesela şu an ebeveyinlerime sarılmak garip geliyor. Özellikle babama ama Ekin'in de dediği gibi (aka ben) garip ama sıcak bir his.
Okuduğunuz için teşekkürler inş sıkıcı gelmemiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
RomanceKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...