Bölüm yazasım çok gelmedi geçen bölüm beklediğim tepkiyi pek almayınca ama yazayım yine de ayıp olmasın disbeknsİyi okumalar
Karan çatılı kaşlarıyla masaya ilerledi. Cenk teneffüslerde Ekin'le kalıp yanında oturuyordu. Karan da mecburen başka bir sandalyeye oturmak zorunda kalıyordu. Sesini çıkarmadan Ekin'in ön masasına ait sadalyelerden birini onlara doğru çevirip oturdu.
"Günaydın!" Ekin de Cenk'in sabah saatleri için fazla neşeli sesinden daha sessiz bir tonda Karan'a selam verdi. "Günaydın." Karan Cenk'e bakmadan Ekin'e hafifçe gülümsedi ve sandvici önüne koydu. "Hindi füme var. Sever misin?" Ekin yutkunup başını salladı. Karan ne zaman yanında bu kadar gülümsemeye başlamıştı bilmiyordu ama şu an bu durumun fazlasıyla farkında hissediyordu. Ayrıca hayatında daha hindi füme yememişti.
Sarılı sandvici eline alıp Karan'a çekingence teşekkür etti. Ne olduysa sandvici Karan varken açıp yemek şimdi utanç verici gelmişti. Karan ise ısrarla gözünü onda tutmuş yemesini bekliyordu. "Yoksa sevmiyor musun?" Oğlanın yüzü düz dursa da durum hoşuna gitmemişti. 'Daha önceden sorsaydım şimdi bu durum olmazdı. Kantincinin içi boş sandviçlerine kaldık şimdi...' Karan kendi kendine sinirlenirken Ekin başını olumsuz anlamda salladı.
"Yok bir an daldım." Karan emin olmasa da bir şey demedi. Oğlanın yerkenki yüz ifadesinden zaten sevip sevmediğini anlayabilirdi. Ekin yutkunup sera poşetini açtı ve ufak bir ısırık aldı. Karan'ın gözlerinin üstünde olduğunu ve ifadesini izlediğini çok net hissedebilmesi utangaçlığını daha da alevlendirdi.
Cenk anlamasa da gözleri bir Karan bir Ekin'e gidiyor sesini çıkarmadan onları izliyordu. Ekin'in gerildiği çok belli olduğundan onun da bunu anlaması çok zor olmadı. Boğazını temizleyip masanın altından hafifçe Karan'ın ayağına vurdu. Kızgın boğayı sinirlendirmek istemiyordu ama tek başına Ekin'in gerildiğini fark edecek gibi durmuyordu. Oğlan çatılı kaşlarla ona döndüğünde göz kaş hareketleriyle derdini anlatmaya çalıştı. Karan pek anlamış gibi görünmese de dikkatini Ekin'den çekmiş böylece diğer oğlan biraz rahatlayabilmişti.
Cenk durumu böyle tutmak için konuşma başlatmaya karar verdi. "Her gün Ekin'e sandviç mi getiriyorsun?" Karan her zamanki soğukluğuyla kısaca cevap verdi. "Evet." "Neden ki?" Ekin'in de gözleri Karan'ı buldu. Gerçekten durum düşündüğünden uzun sürmüştü. "Yemek yeme-" duraksayıp cümleye baştan başladı. "Yemek yedirmeyi seviyorum."
Cenk heyecanla gülümsedi. "Ben de yemeyi çok sever-" Karan hızlıca sözünü kesti. "Ama sadece Ekin'e." Ekin'in ağzındaki lokma boğazına kaçtı. Yüzü kıpkırmızı oldu. Zorlukla nefes alırken gözleri acıyla sulanmıştı. Karan'ın böyle bir şey söylemesini beklemiyordu. Tabii kalbinin bu kadar hızlanmasını da. Karan panikle yerinden kalkıp etrafa bakındı. "Su!" Cenk kendi çantasına bakarken Karan çoktan elinde suyla gelmişti bile. Neyse ki sabah kantinden su almıştı. Suyu açıp Ekin'e uzattı ve uzanabildiği kadarıyla oğlanın sırtını sıvazladı. Ekin'in öksürüğü dinse de kalp atışları dinmemişti. Günün kalanında gözlerini Karan'dan kaçırıp durdu.
...
Karan sabırsızca kapıda bekliyordu. Ekin'in hislerine karşılık vermesini beklemese de kendi içinde yaşadığı farkındalık onu oğlanla vakit geçirmesi için itiyordu. Flörtleşmek gibi bir hedefi olmadığına inansa da içindeki isteği ne kadar dizginleyebildiği tartışılırdı.
Cenk'le konuşurken yeni gelen filmlerden bahsettiklerini duymuş ve birinin özellikle Ekin'in ilgisini çektiğini fark etmişti. Gözü ve kulağı sürekli oğlanda olduğundan kaçırması zaten olanaksızdı. Şimdiki hedefi ise Cenk gittikten sonra Ekin'e beraber gitmeleri için teklifte bulunmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
Lãng mạnKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...