Yorumlarınızı dört gözle bekliyorum ★★★Ekin sıkıca Karan'ın elini tuttu. Oğlan belli etmemeye çalışsa da gerginliği her halinden belli oluyordu. Sıktığı elleri, kaçırdığı gözleri, gergin çenesi,... Ekin açık bir kitap gibi okuyabiliyordu hislerini. Kimse bir fark görmese de Ekin gözünden bile anlar hale gelmişti oğlanı.
Karan ellerini ayırıp parmaklarını birbirine geçirerek sıkıca kenetledi. Elindeki ele gülümseyerek baktı bir süre. Kalbinde en son ne zaman bu sıcaklığı hissettiğini sorguladı. Durdukları kapı önünde kenetledikleri ellerini kaldırıp sağlam bir öpücük bıraktı diğer elin üstüne.
"Hadi bakalım." Ekin ona genişçe gülümsedi. Kısılan gözleri Karan'ın dikkatini durumdan alıp sakinleşmesini sağlamıştı bir derece. Ekin tereddütsüzce kapıyı çaldı. Annesi bir saat sonra iş için evden çıkacaktı ama tanışmaları için yeterli vakit var gibi görünüyordu.
Kapı çalma sesi boş apartmanda yankılanırken bu kez panik sırası Ekin'e geçmişti. Annesi olumlu yaklaşmış görünüyordu ama gerçekten onu bir erkekle görünce fikri değişirse ne olacaktı. Kalbi göğsünde hızla çarpmaya başladı. Doğru bir karar mı vermişti? Bir süre daha suları test edip öyle kalkışsaydı daha mı iyi olurdu acaba? Karan laf arası annesini sorunca bir cesaret tanıştırmayı teklif etmişti. Geri dönmek için geç mi kalmıştı artık?
"Karan kapı açılmadan koşsak mı?" Karan anında cevaplamıştı onu. "Koşalım yavrum." Ekin duyduğu hitapla erimemek için kendini zor tuttu. Şu an daha önemli bir durum vardı. Kafasını hızlıca sallayıp merdivenlere doğru bir hamle yapmışken kapı saçı başı dağılmış annesi tarafından açıldı.
"Uyuyakalmışım..." Yarı açık gözleri karşısındaki manzarayla bu kez düzgünce açıldı. Yüzünde keyifli bir gülümseme peydah oldu. "Kaçıyor muydunuz siz?" Kendi kendine gülüp kapı önünden çekilip içeriye geçmeleri için alan açtı. "Geçin bakalım kaçaklar."
Ekin utançla başını eğip elindeki eli bırakmadan önden içeriye geçti. Annesi arkalarından gözleriyle etrafı kollayıp kapıyı geri kapattı. Elini dağılmış saçlarına atıp şişkinliklerini bir derece indirmeye çalışsa da pek işe yaradığı söylenemezdi.
"Sevgilin mi?" Gelen soruyla Ekin donakaldı. Kendi söylemek zorunda kalır diye düşünmüştü. El ele tutuştukları aklına gelince açıklamasına pek gerek kalmamasının sebebini anladı. Elini sıkılaştırıp kafasını utançla salladı. "Utanma. Yeni mi oldu yoksa benden sakladın mı?" "İki hafta." Kadın başını salladı. "İyi bari. Siz salona geçin ben geliyorum."
Karan ve Ekin sessizlik içinde salonda otururken kadın elinde soda ve atıştırmalıklar olan bir tepsiyle geri döndü. Yandaki tekli koltuğa oturup köpek yavrusu gibi birbirlerine sığınmış, dipdibe gergince oturan ikiliye baktı. Arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne attı. "Ee baban evli mi?" Gelen soruyla Ekin tükürdüğünde boğuldu. Karan oğlanın sırtını okşarken hala soruyu anlamaya çalışıyordu.
Ekin sakinleşince annesine utançla baktı. "Anne!" Annesi buna karşı gülmekle yetinmişti. "Babam annemle evli." diye cevapladı soruyu Karan. Sorunun mantığını anlamış gibi olsa da şaka olmasını umuyordu. "Bununla yetineceğiz artık..." deyip şakayı sonlandırdı kadın. Arkasından zevkle gülmeyi de ihmal etmemişti.
...
"Beş yıl sonra kendini nerede görüyorsun?" Annesi arka arkaya sorular sıralarken gelen soruyla Ekin güldü. Karan annesinin sorularına yetişmeye çalışıyor ve görünene göre de bunda başarılı oluyordu. "Bir restoranda işe girmişim, Ekin'le aynı evde yaşıyorum..." Yüzünde ister istemez bir gülümseme oluşmuştu. "Tabii izniniz olursa." diye ekledi. Ekin'in annesini hala çözememişti. Annesi gülümseyerek devam etmesini işaret etti. "Ona yemekler hazırlarım, belki bazen beraber yaparız. Film geceleri yaparız, film izlemeyi seviyor. Dönemi geldiğinde kuşları izlemeye gideriz. Güzel bir dürbün alırız Ekin'e, güzel de bir fotoğraf makinesi. Uzun yürüyüşlere çıkarız, yemek festivallerine gideriz-"
"Güzel. Daha fazla anlatırsan kıskanacağım." dedi gülerek kadın. Gözünden bir hüzün geçmişti. Oğlunun onun yaşadığı monoton hayatı yaşamayacağına sevinse de aklına zamanında kendi kurduğu hayaller gelmişti. Yalnızca kendinin kurduğu ve karşılık alamadığı hayaller. Bir kaç aya boşanacağı kocasıyla olan hayaller.
Kendini toparlayıp şefkatle gülümsedi. "Sözünde dur. Ekin'i üzme sakın ve hep mutlu olun tamam mı?" Ekin bu kez dolu gözlerle annesine sarıldı. Kadın sıkıca sardı kollarını karşılık olarak. "Sulu gözüm benim... Bu küçükken de böyleydi." Ekin boğukça güldü bu söylediğine. "Sen de hep mutlu ol anne." Kadın yumuşakça oğlanın saçına bir öpücük kondurdu. "Senin mutlu olman bana yeter. Benim mutluluğum sensin."
Kadın oğluna sulu göz dese de kendini de ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Kadının telefonundan yayılan alarm sesiyle ikili birbirinden ayrıldı. "Ben hazırlanayım artık. Geç kalacağım yoksa." Ekin kafasını sallayıp kadına geçmesi için yer açtı koltuğun yanına geçerek. Yanından geçmeden oğlunun yanağına sıkı bir öpücük bıraktı. "Çok kudurmayın." diye de fısıldamayı ihmal etmedi. Ekin utançla kızarmıştı yine.
...
"Annen ilginç bir kadın." Ekin buna gülümsedi. Geniş koltukta uzanmış sarılarak televizyondaki filmi izliyorlardı. "Seninkiler nasıl? Anne ve baban yani. Hiç bahsetmedin." Karşılaştığı sessizlikle devam etti. "Anlatmak istemezsen sorun değil."
Karan bu kez sıkıntılı bir nefes verdi. Ekin'in etrafındaki ellerini sıkılaştırdı. İkisi de televizyona dönmüş, Ekin önde Karan arkada yatıyorlardı. Karan ellerini oğlana arkadan dolamış, Ekin ise üstündeki kolun üstüne kolunu yerleştirmiş, elinin altındaki teni yavaş yavaş okşuyordu. "Pek söyleyecek bir şey yok. Beni pek sevdiklerini sanmıyorum. Böyle beni kabul etmeyeceklerine de eminim. Ama bunun bir önemi yok." Kolundaki elin duraksamasından ve oğlanın bedeninin katılaşmasından gerildigini anlamıştı. "Önemi yok çünkü onları çok görmüyorum zaten. Asıl beklentilerinin de benden değil abimden olduğunu biliyorum. Beni rahat bıraksalar bana yeter."
"Abin mi var?" Gelen soruyla hafifçe güldü Karan. Ancak mutluluktan uzak bir gülüştü bu. "Evet. Yurtdışında işletme okuyor. Anlayacağın bana pek gerek kalmıyor bu durumda. Ama iyi bir şey bu. En azından rahatça hayatımı yaşayabilirim... seninle." Ekin burukça gülümsedi. Zar zor olduğu yerde Karan'a doğru dönüp sıkıca sarıldı ona. "Özür dilerim." Karan yüzünü Ekin'in boynuna sokup sıcak tene iyice sokuldu. Boynundaki hep öpmek istediği beni yumuşak yumuşak öptü. Kokusunu içine derin derin çekti. Dudakları altında hızla atan atar damarını hissetti. Orada gülümsedi. "Özür dileme. Sen başıma gelen en güzel şeysin."
Dudağı altındaki damar daha hızlı hareket ederken kendi nefesi de hızlandı. Orayı sertçe öptü. Ekin'in kulakları sanki tıkanmış, filmin sesi boğuk geliyordu. Sıcak tenine temas eden son sulu öpücükle ağzından küçük bir mırıltı çıktı. Buna karşı ikisi de duraksamıştı. Ekin utançla dudağını dişlerken Karan onu koltukta altına almıştı bile. Bacakları Ekin'inkilerin iki tarafında, elleri Ekin'in omuzlarını tutuyordu. Ekin'in ısırdığı ince dudaklarına koyu koyu bakıyordu.
"Öpebilir miyim?" Ekin hızlıca başını olumlu anlamda salladı. Dünyadaki tek ihtiyacı oymuş gibi öpüyordu dudaklarını. Göğüsleri birbirine dayalı inip kalktıkça birbirini itiyordu. Ekin kollarını Karan'ın ensesine sarıp bir elini kısa saçları üstünde gezdirdi. Buna karşı Karan alt dudağını biraz daha uzun emdi. Ekin nefessiz hissedince ağzını açtı ama ağzına giren nefes değil Karan'ın sıcak dili olmuştu. Ağzındaki gıdıklayıcı hisle nefes nefese zorlukla sesini çıkardı. "Ihm!" Karan'ın daha da hiddetlenmesine izin vermeyerek onu omzundan yumuşakça itmeye çalıştı. Karan nefessiz kaldığını anlayarak geri çekildi.
İkisinin de gözleri buğulu bakıyor, nefesleri birbirinin yüzüne çarpıyordu. Ekin son raddeye kadar hem nefessizlikten hem de zevkten kızarmıştı ama tek kızaran o değildi. Yüzündeki kızarıklık çok belli olmasa da Karan'ın boynundan aşağıya ilerleyen kızarma kendini oldukça belli ediyordu. Gözleriyle birbirlerini talan ederken Karan zorlukla kalktı yerinden. "Ben tuvalete gidip geliyorum." dedi gözlerini kaçırarak. Ekin yutkunup sesini bulamayarak başını salladı. Karan hızla uzaklaştı.
Ellerini yüzüne sertçe bastırdı. Karan iyi ki kendine hakim olabilmişti çünkü Ekin'in kendini kaybedip annesinin sözünün dışına çıkmasına bir öpücük kalmıştı.
Bakın smut yazacağım ha! İstediniz bir kere. Ama şimdi değil bence daha çok erken. Ama gelecek. Bu bir ön hazırlık olsun tak diye girişmesinler dedim.
Umarım beğenmişsinizdir. Öptüm!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
RomanceKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...