Çantasının kollarını elleri arasında sıktı. Telefonunu çıkarıp bir kez daha saati kontrol etti. Karan bugün okul kapısında onu karşılamamıştı. Telefonun ana sayfasını sağa sola kaydırıp beklemeye devam etti. Kendi kendine kafası içinde konuşuyor okul kapısında nöbet tutmanın utanç verici olup olmadığını tartışıyordu.
Bir şey beklemeyeceğim dedikten sonra bu yaptığın tutarsız değil mi Ekin?
İyi de ya geç kaldıysa? Sonra beni bulamamış olur.
Başını elleri arasına alıp bankta bir süre öyle durduktan sonra kafasındaki kargaşaya daha fazla devam etmek istemeyip yerinden kalktı. Karan bütün yıl boyunca ona sandviç yapacak değildi. Belki de bugün son vermeye karar vermişti.
İçinde yükselen bunaltıcı hissi bastırıp ayağının altında sıkıştırdığı çakıl taşını rahat bıraktı. Sıkkınlıkla nefesini verdi ve sınıfa doğru adımladı.
Merdivenlere yaklaşınca bir kez daha kapıyı kontrol etti. Birini görmeyince başını sallayıp yürümesini hızlandırdı.
...
"Çıkabilirsiniz." Kadın elindeki kalemi tahtadan ayırıp ağzını kapattı. Teneffüsün neredeyse üçte birini almıştı. Ekin işlemin son aşamasını da defterine geçirip kalemi masaya bıraktı. Arkasına yaslanıp hırkasını düzeltti ve söylenerek sınıftan çıkan sınıf arkadaşlarını izledi.
"Bir defa zamanında bıraksa ölür." Yüksek sesin sahibini tanımak zor değildi. O anlık gelen boşlukla yanından geçen Kaan'a bakıp onunla gözgöze gelmişti. Bir an durakladı. Kaan çatılı kaşlarla ona bakıp sinirle sırıttı. Ekin gergince bakışlarını çekti. Kaan bir şey yapmayıp yanından geçince rahatça nefesini verdi.
Durum garipti. Karan onu koruyordu. Ya da ikisi arasında bir sıkıntı olmuş Ekin sadece aralarındaki kavgaya malzeme olmuştu. İkinci seçenek daha olanaklı görünüyordu. Parmaklarını defter sayfasının pürüzlü yüzeyinde gezdirdi. Ortada kalmak hoş değildi ve barışmaları durumunda olan kendisine olabilirdi. "Son bir yıl" diye geçirdi içinden. "Bir yıl küs kalsalar bana yeter."
Düşündüğü şeye gülüp kafasını onaylamaz şekilde salladı. "Kimsenin iyiliğini bekleme." Omuzlarını geriye çekip düz bir şekilde oturdu. Gözü istemsizce sıralarda gezindi. Karan'ın yeni yeri boştu. Bugün belli ki okula gelmemişti. Kapıda alık alık beklediği için kendine kızıp başını masaya bıraktı.
Sol kolunu altına destek olarak yerleştirdi. Diğer kolunu da masaya bırakıp elini saçları arasına daldırdı. Koyu kahve tutamları parmakları arasında okşadı. Saçı uzamıştı. Hala uzun oldukları söylenemezdi ama bir süredir kesmediğinden normalden daha uzun kalmışlardı.
"Öhm!" Gelen boğaz temizleme sesiyle saçındaki ellerini durdurup geri çekti. Sınıfa biri girmişti ama kim olduğu onu ilgilendirmiyordu. Rahatsız edilmediği sürece sorun yoktu. Gözlerini sınıfın geniş penceresinde sabit tuttu.
Boğaz temizleme sesi yinelenmiş ve bu kez daha yakından duyulmuştu. Yutkunup duruşunu bozmadan oturmaya devam etti. Adımlar yaklaştıkça nefesini tuttu. Masanın titremesiyle ve çıkan tok sesle korkuyla dikleşip oturduğu yerde geriledi. Yüzünden korktuğu okunabiliyordu.
"O kadar sert yapmak istem..." Karşısında duran Karan gözlerini kaçırıp mırıldanmasını yarıda kesti. Elini masaya bıraktığı sert kapaklı kitabın üstüne yerleştirip masanın üstünde Ekin'e doğru itti.
"Senin."
"Kitap...?" Karşısındaki kitabı inceledikçe gözleri açıldı. Yırtılmış kitabının aynısıydı. Gözleriyle kitabı iyice taradı. Rüyadaymış gibi hissediyordu. Kendini tutamayıp genişce gülümsedi. Karan elini kitabın üstünden çekip duruşunu düzeltti. Bakmamaya çalışsa da gözleri Ekin'in gülümsemesinde takılı kaldı.
Ekin heyecanını dindirmeye çalışmış ama sesine yansıtmamayı başaramamıştı. "Ben geri ödeyeceğim sana ama biraz-" "Yok öyle bir şey." Ekin'in kaşları şaşkınlıkla çatıldı.
"Kaan yırttı kitabı." Biraz duraksayıp devam etti. "... parasını ondan aldım zaten." Ekin gülümseyip başını salladı. "Teşekkür ederim." İçi kıpır kıpır olmuştu. Başını kaldırıp Karan'ın gözlerine baktı ve gülümsemesini genişletti. "Gerçekten."
Karan tekleyen kalbini görmezden gelmeye çalışıp gülümsedi. Ufak bir gülümsemeydi ama Ekin'i şaşırtmıştı. Kalbi hala heyecandan hızlı hızlı atıyordu.
Karan sahte bir şekilde öksürük gözlerini kaçırdı. Diğer elinde tuttuğu sandvici de kitabın üstüne bıraktı. "Bu da senin." Ekin'in gülümsemekten yanakları ağrıyordu. "Teşekkürler."
Karan daha fazla karnı ve kalbindeki hisse dayanamayıp kısaca onu başıyla onayladı ve hızla sınıftan çıktı. Biraz uzaklaştıktan sonra duvara yaslandı. Elini kalbinin üstüne bastırdı. "Sorgulama."
Lütfen fikir belirtin 😫😭
Umarım sevmişsinizdir sonraki bölümde görüşürüz. <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
RomanceKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...