>33<

2.3K 122 141
                                    

Hadi az bir yol kaldı. Benimle kalın 😭

Karan&Ekin

Kaos, vahşet ve seks... hepsi var bu bölümde. (Şaka ortadaki yok.)

Smut var!!! Son kısımlara doğrudur, atlayabilirsiniz! ♡

Utancımdan kontrol edemiyorum hatam varsa üzgünüm 😭 Yazıp uyarabilirsiniz!

Yorum atarsanız sevinirim hihihi.

Ekin çalan kapıyla şaşırıp oraya yöneldi. Annesi iş için evden ayrılalı pek vakit geçmemişti. "Bir şeyini mi unuttu acaba?"

Karşısında duran kişiyi hiç beklemiyordu. Koyu yeşil gözleri donuk ve ölü gibi bakan, yüzü hüzün dolu bir ifadesizlik kaplı, üstü başı hırpalanmış bir Karan duruyordu karşısında. Ekin'in yüzü endişeyle doldu. Oğlan karşısında ölü gibi dururken hislerini kontrol etmesi de pek mümkün değildi tabii.

Korkuyla elini ağzına kapattı önce. Ardından endişeyle titreyen ellerini korkuyla oğlana doğru uzattı. Nereye koyacağını bilemeden kolları ve yüzü etrafında gezdirdi bir süre. Bulutlanmış zihnini zorlukla durgunlaştırdı. Kendi sakin olmazsa Karan'a yardımcı olamazdı.

Oğlanı yumuşakça kollarından tutup içeriye yönlendirdi. Karan da sesini çıkarmadan, sanki zorlukla hareket ediyormuşçasına bir yavaşlıkla içeriye adımladı. Kolları yanlarında öylece sarkıyor, sanki ipleri bırakılmış bir kukla gibi öylece duruyordu.

Ekin kapıyı kapatıp oğlanın önüne geçti. Kollarını uzatıp oğlanın ifadesiz yüzünü elleri arasına aldı. Yüzü kendine doğru eğerken yeşil gözlü oğlan tepkisizce istediğini yapmasına izin verdi. Ekin'in içi gitgide daha da daralıyor, kalbi korkudan duracak gibi hissediyordu. Parmaklarıyla eli altındaki yanakları yumuşakça okşadı. O an sağ eli altındaki yanağın diğerine oranla daha kızarık olduğunu farketti. Korkuyla oradaki elini çekti. Oğlanın çenesini kavrayıp iyice görebilmek için yana çevirdi.

"Ne oldu Karan?" Burnunun direği sızlıyordu. Oğlan öyle bir boşlukla bakıyordu ki, sanki içinde bir şeyler ölmüştü. Üstündeki gömleği cansız kollarından sıyırıp oraları da incelemeye başladı. İncecik bir tişörtle gelmişti. İlkbahar olsa da henüz mevsimin başlarındaydılar ve haliyle havada hala bir soğukluk mevcuttu. Evden geliyordu, bu kesindi. Diğer kesinlik de tokat yediğiydi.

Ekin kızarmış yanağa özenle küçük bir öpücük bırakıp oğlanın kollarını bir kez daha titizlikle inceledi. Görünene göre başka bir hasar yoktu. Gömleği geri giydirip ellerini birbirine kenetledi ve arkasında ruhsuzca çekilen Karan'ı odasına soktu. Oğlanı yatağına oturtup klimayı açtı.

Önüne eğildi. Ellerini oğlanın dizlerine yerleştirip gözlerini Karan'ın gözlerine dikti. "Anlatmak ister misin?" Karan biraz kendine gelmeye başlamış olacak ki Ekin'in zar zor seçebildiği bir şekilde olumsuz anlamda kafasını salladı. Ekin oğlanın dizlerinde ufak daireler çizmeye başladı. Bir şekilde onu teselli etmek istiyordu.

"Tamam. O zaman ne yapalım? Sarılalım mı? Hm?" Cevap alamayınca oğlanın elini tuttu destek vermek isteyerek. Karan gözlerini kırpıştırıp dudadığını dişledi. Kendini sıktığı belli oluyordu. Ekin oğlanın sağ dizine ufak bir öpücük bırakıp oğlanın ayakkabılarını çözüp çıkardı. Tuttuğu el soğuktu. Kim bilir eve nasıl gelmiş, ne kadar zaman dışarıda bu kılıkla kalmıştı.

Karan'ı ellerinden tutarak ayaklandırdı. Nevresim aralamak için oğlandan ayrılacağında oğlan elini bırakmamış iyice sulanmaya başlayan gözleriyle Ekin'e bakmıştı. Ekin o an yere yığılacağını sandı. "Şşş..." Avuçladığı yüze öpücükler kondurdu. "Yatalım, tamam mı? Uyursun, sarılırız, sonra konuşmak istersen konuşuruz olur mu?" Karan yalnızca başını eğdi. Ekin bunu bir onay olarak algılayıp nevresimi araladı ve Karan'ı yatağa yerleştirdi. Kendi de içine girip oğlanla yüzyüze geldi.

Sümsük /bxb/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin