Sınıf sessizdi. Karan ve Kaan sınıfa geç gelmişti. Karan normal yerinden kalkmış Kaan'dan uzakta oturuyordu. Cengiz Atlas'a dirseğiyle ilişip fısıldadı. "N'oldu bunlara?" Atlas drama bulmanın zevkiyle gülümseyip sessizce cevap verdi. "Sümsüğü dövdük ya dün, buna ne olduysa Kaan'ı kenarda sıkıştırdı. Dokunmamasını söyledi. Az kalsın elinde kalıyordu da ben ayırdım." Kaan kendine çok güvense de vücudu ne güçlü ne de genişti. Acı toleransı da epey düşük olduğundan Karan'a karşı hiçbir şansı kalmıyordu. Cesareti grubun kalanından geliyordu.
Cengiz'in kaşları çatıldı. "O da mı...?" Atlas omzunu silkerek karşılık verdi. Emir arkadan kafasını ikilinin arasına sokup araya girdi. "Vurdu mu?" "Vursa şu an hayatta olur muydu?" Cengiz kendini tutamayıp Atlas'la gülerken Emir olumsuz anlamda başını salladı ikisine. Karan zamanında yakın dövüş sanatlarına ilgi duyduğundan vücudu yapılıydı. Kaan ise desteksiz bir agresifliğe sahipti yalnızca.
Emir hâlâ gülen ikilinin omuzlarına vurup geri çekildi. "Duyacak şimdi."
Önlerinde oturan Kaan sinirle morarmaya yüz tutmuş bileğini ovuyordu. Karan'ın ona saldırmasını beklemiyordu. Can havliyle durumu yatıştırmasa bundan daha fazlası olacağının farkındaydı. Sinirli gözleri Ekin'in boş sırasını buldu. Sümsüğün teki yüzünden az kalsın dayak yiyecekti. Bakışlarını farkeden Karan gözlerini Kaan'a dikti. Bu bir uyarıydı. Siniri daha da katlandı ama kendini kontrol edip gözlerini oradan çekti.
...
Karan olduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Beklediği oğlan gelmemiş gözleriyle sürekli kolaçan ettiği masa inatla boş kalmıştı. Nefesini sıkıntıyla verip elindeki kalemi bir kez daha çevirdi. Aklına onlarca olanak gelirken durumu çok düşünmemeye çalıştı.
Ya çok ciddi yaralandıysa? Çenesi kasıldı. Kendine engel olmaya çalışsa da düşünceler kafasının içinde hızla ve kontrolsüzce dolaşıyordu. Gelen endişeyle çevirmeyi fark etmeden bıraktığı kalemi geri döndürmeye başladı.
İçinden Kaan'ı sağlam dövmek gelse de yapmamıştı. Grubun kalanı araya girse bile az çok onları halledebileceğine inanıyordu. Tabii kendisi de zarar görürdü ama hepsiyle baş edebilirdi. Onu durduran Kaan'ın korkaklığı olmuştu. Normalde ona acımazdı ama korkak bakan gözleri Ekin'inkileri çağrıştırmıştı bir anlığına. Ağır abi gibi tavırları olsa da korkan birine vurmak onu zorluyordu. Ayrıca Kaan'ı tanıyordu ve hareketlerinin değişken olduğunu ve intikam niyetiyle Ekin'e daha kötüsünü yapmaya çalışabileceğinin de biliyordu.
Okul çıkışında her zamanki gibi ifadesiz bakan suratıyla Ekin'in masasının önünde durdu. Yüzü belli etmese de içinde bir endişe fokurduyordu. Hissi geri itip sandalyede dokunulmadan kalmış poşeti aldı. Gözü bir süre daha orada gezdi. Kafasını sallayıp kendini toparladı ve sınıftan çıktı.
Sorun yok. Yarın gelecek.
...
Sonraki gün yine boş sandalyede duran sandvice baktı. Bugün de Ekin'e sandviç hazırlamış ama diğer oğlan okula gelmemişti. Fazla düşünmemeye çalışıp poşeti aldı.
Yarın gelecek.
...
Gelmedi...
Boğazına oturan yumruyu zorla yuttu. Ya hastanelik olduysa? Bu ihtimal vücudunun kasılmasına sebep oldu. Elinde duran poşeti fark etmeden sıkmaya başlamış zaten patlamaya yüz tutmuş sandviçi avuçları içinde dağıtmıştı. Durumu fark edince nefesini düzene sokup elini gevşetti. Bugün öğlen yemeğinde ezilmiş sandviç vardı.
Yarın, yarın kesin.
...
Gözleri yavaşça açıldı. Kaç gündür yeterli uyumamıştı ama bugün dinlenmiş hissediyordu. Saat en son 5 olduğundan bu durum garipti. Kaşları çatıldı. Komodinde duran telefonunu alıp saate baktı.
Yerinden fırlayıp rekor bir hızla giyindi. Koşarak mutfağa ulaşıp bir süre önünde durdu. Okula şimdi çıktığında anca yetişebilirdi. Bir küfür mırıldanıp kapıdan çıktı. Kantinden alacaktı artık. Kantincinin elinin pek cömert olduğu söylenemezdi ama çocuk yemek yediği sürece sıkıntı yoktu.
Hızını geri kazanıp Okula doğru ilerledi.
Kantinden çıktığında ders başlamak üzereydi. Sandvici nasıl bırakacağını düşünerek sınıfa girdi. Kendisinin verilirken görülmesinden çok Ekin'in sandvici kabul etmesi sorun olabilirdi. Karan'ın gözlerinin içine bakmıştı kapıdan çıkmadan önce. Yutkundu. İçeriye girer girmez gözleri sıraya gitti. Boştu. Kalbi hızlandı.
Nereye gideceğini düşünmeden sınıftan çıkıp okulun çıkışına doğru koşar adım yürüdü. Ne yapacağını bilmiyordu. Mesaj mı atmalıydı? Onu merak etmeye hakkı yoktu bile. Kapıya ulaşmadan birkaç adım ötede durdu. Sakin düşünmesi gerekiyordu. Ne yapabilirim?
"HAYIR!"
Duyduğu sesle bütün tüyleri diken diken oldu. Bu ses tanıdıktı. Bu ses acı verici şekilde tanıdıktı.
Ekin!
Vohooo! Korkmayın başka şiddet yok... Ekin adına yani. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Teşekkürleer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
RomanceKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...