>12<

7.5K 508 180
                                    

Bana fikir verin lütfen :'<

Bu ses tanıdıktı. 'Ekin!'

Tüyleri diken diken olmuş tüm vücudu gerilmişti. Düşünmeye zaman vermeden sese doğru koştu.

"Yapma lütfen! Lütfen, yalvarırım!"

Sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Gelen yalvarış sesleri aklını kaybetmesine sebep oluyordu sanki. Paniklemeye başlamıştı.

"Kaan lütfen dur!" Yalvarmanın arkasından bir hıçkırık duyuldu. Okulun arka tarafında duvarla deponun arasında sıkıştırmışlardı oğlanı. Kaan yemek üzere kaldığı dayağın hıncını Karan görmeden çıkarmak istemiş okula girerken Ekin'i yakalayıp grup sayesinde köşeye sıkıştırmıştı. Dışarıdan belli olacak bir şey yapamayacağından daha önce çocuğun çantasında gördüğü kuş kitabından hıncını çıkarmıştı.

Son gelen sesle Karan yeri bulup Kaan'ı ensesinden yakalamıştı bile. Kaan'ın gözleri korkuyla genişledi.

Bir oğlanın elindeki yaprak yaprak yırtılmış ve kapağı parçalanmış kitaba bir de korku dolu yüzüne baktı. Sinirle nefesini verip kontrolünü kaybetmemeye çalıştı. İstemsizce Ekin'e döndürdü bakışlarını iyi olduğundan emin olmak için. Gördüğü görüntüyle nefesi boğazında kaldı. Ona bakması hataydı çünkü siniri artık gözünü karartmıştı bile.

Ekin normalde kendini ağlama konusunda kontrol etmeyi öğrenmiş durumdaydı. Ağlasa bile bunu sessizce yapardı. Farkındaydı ki ağlaması durumları onun için daha da zorlaştırıyordu. Ama belki daha dövülmesinin üstünden üç gün geçtikten sonra bunu yaşadığından belki de o kitabı çok sevdiğinden dolayı olacaktı ki bu kez kendini bırakmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kendini bir süre tutmaya çalışmış ama en sonunda vazgeçmişti. Artık kaldıramıyordu.

Kaan'ı yere sertçe fırlattı. Düşüşün  sertliğiyle oğlanın ağzından inilti bile çıkamamış nefesi kesilmişti. Üstüne doğru eğilip yüzüne vuracakken kendini son gücüyle kontrol edip karnına tekme attı. Grubun geri kalanı gerilemeye başladı.  Normalde Kaan'ı korurlardı ama bu kez karışmaya korkmuşlardı.

Emir Karan bir tekme daha atarken zorlukla yutkunup yaklaştı. "Karan bak şimdi bırak şikayet etmeyelim." Duyduğu sözle kendini zorlukla durdurdu. Kaan'ın babasını biliyordu. Nasıl gücünü yanlış şekilde kullanabileceğinin de farkındaydı. Çenesini sıkıp eğildi ve Kaan'ı yakasından tutup yüzüne yaklaştırdı. "Bu son uyarı. Hem senin için..." Emir'e ve onun arkasında duran Cengiz ve Atlas'a doğru baktı. "Hem de sizin. Köpeğinizi düzgün kontrol edin."

Tuttuğu yakayı bırakıp doğruldu. Kaan yerde karnına doğru kıvrılmış yatıyordu. Grup çekinerek yaklaşıp Kaan'ı zar zor yerinden kaldırdı. Ekin'in hıçkırıkları geçmiş ama sessizce ağlamaya devam ediyordu. Kaan Cengiz ve Atlas'ın omzuna yaslana yaslana ortamdan uzaklaştı. Gittiklerinden emin olduktan sonra Karan gözlerini ona bakan boş bakışlara çevirdi.

Ne beklediğini bilmiyordu ama onun bu ifade olmadığı kesindi. Ağzını açıp geri kapadı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Karşısındaki oğlan gözlerini üstünden çekip Kaan'ın altında iyice ezilmiş kitaba baktı. Gözleri tekrar ifade kazandı. İstemsizce ağzı içinde mırıldandı. "Ben haftalarca bekledim." Boğazındaki hıçkırık geri yükselirken kendini rahat bıraktı. Karan zaten tekrar gidecekti.

Emekleyerek ilerleyip kitabı nazikçe yerden aldı. Artık dış kapaklar birbirine bağlı bile değildi. Kitabı okula getirmemeliydi. Şimdi tekrar parasını biriktirip bir de üstüne haftalarca bekleyecekti. Artık hiçbir anlamı olmasa da titreyen elleriyle hafifçe kartonun üstündeki tozu sildi. Göz yaşları görüşünü bulanıklaştırıyor, işini zorlaştırıyordu. Öylece oturup tozu silmeye devam etti. Bir an önce ayakta onu izleyen oğlanın gitmesini istiyordu. Daha fazla utanç verici bir durumda görülmeyi hedeflemiyordu çünkü.

Karan'ın içindeki bir kısım ortamdan kaçması için bağırıyordu ama bu kez aynı hatayı tekrarlamak istemiyordu. Gergince bir dizi üstüne çöküp Ekin'in parmaklarını izledi. Diğer oğlan ne bir şey diyor ne de ona bakıyordu.

Sakinliğini korumaya çalışıp kitaba doğru uzandı. Bu bir hataydı. Ekin gerileyip kitabı sıkıca kavradı. "Yeter." Sesi pürüzlü ama kesin çıkmıştı.

Karan elini hemen geri çekti. Hedefi durumu zorlaştırmak değildi. Kafasında ne söyleyeceğini tarttı.

Boğazını temizleyip gözlerini kitaba dikerek konuştu. Yüzüne bakabilecek gibi hissetmiyordu. "Yaralandın mı?" Ekin ses tonuyla irkildi. Hedefi öyle olmasa da sesi sert çıkmıştı. Çenesi gerildi. Böyle şeylerde iyi olan biri değildi.

"Hiçbirinizi şikayet etmeyeceğim. Lütfen..." derin bir nefes alıp daha kısık bir sesle devam etti. "git artık."

"Ben..."

Ekin yerinden zorlukla kalkmaya çalıştı. "Sorun değil, ben giderim." Ağzından bir inilti çıktı ve geri yere düştü. Karan'ın endişeyle gözleri açılmış elleri Ekin'in etrafında duruyor ama ona dokunmaya cesaret edemiyordu.

"Vurdular mı?" Sesi yine isteğinden daha sert çıkmış ama Ekin bu kez umursamamıştı. Başını olumsuz anlamda sallamakla yetindi.

"Gidebilirsin sorun yok." Karan sinirlerini kontrol etmeye çalıştı. "Şunu söyleme artık. Neyin var?" "Bir şey yok." Karan sonunda elleriyle Ekin'in kollarını nazikçe tuttu ve oğlanı düz bir şekilde oturttu. Gözlerini gözlerine dikti. Başka türlü nasıl güven verebileceğini bilmiyordu. "Hedefim sana yardım etmek. Söyle sorun ne." Karşısındaki yumuşayan bakışlar hareketin işe yaradığını gösteriyordu. "...lütfen."

Ekin'in gözleri yine dolarken Karan'ın içinde bir endişe peydahlandı. Yine yanlış bir şey mi yaptım? "Önemli değil. Sadece... açlıktan sanırım." Gözlerini kaçırdı. Yüzü utançla allaşmıştı.

Karan'ın gözleri bir süre allaşmış yanaklarda gezindi. Yanağındaki benler bu şekilde daha belirgin olmuştu. Zorlukla yutkunup gözlerini çekti. Bir şey demeden çantasından kantinden aldığı sandvici çıkarıp diğer oğlana uzattı. "Ben-" "Ye." Hedefi sert bir muamele göstermek değildi ama diğer türlüsünü daha önce ne kendi görmüş ne de başkasına göstermişti. Haliyle elinden bu kadarı geliyordu.

Ekin uzanıp elindeki sandvici aldı. Başında hala bir zonklama vardı ve sera poşetine sarılı sandvici açmakta zorlanıyordu. Karan istemsizce gülümseyip sandvici elinden nazikçe aldı ve açtıktan sonra geri uzattı. Şimdi ne yapması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu.

Yorum istiyorum hiç karışmam.

Şaka bir yana her türlü desteğiniz için hepinize teşekkür ederim.

Sümsük /bxb/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin