Heyyyoooooooo. Yorum yaparsınız mı? Hehe. Tşk. Bb.
Hafiften zorba x zorbalanan gibi olacak ama tam olarak değil. Hafif angst başlayıp yavaş yavaş karakterin iyileşmesini izleyeceğiz ve mutlu son olacak.
Ben uyarımı yaptım. Lütfen hoşlanmadığınız bir türse devam etmeyin.
Karan: Şşt bi bak
Sümsük: Buyrun
Karan: Ha şöyle
Bana matematik ödevini atsanaSümsük: Tamam.
*3 fotoğraf gönderildi*Karan: Eyvallah
Sümsük yazıyor...
Sümsük çevrimiçiSümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var //
Sorun değil.Sıkıntıyla oflayıp bacaklarımı kendime çektim. Zaten bütün sınıfın sümsük diye lakap taktıkları biri olmanın üstüne sınıfın çoğu beni işleri için kullanıyordu. Yeni çocuğa da durumu söylemişlerdi belli ki. Gerçi artık alışmıştım. Bir kişinin daha eklenmesi pek bir şey değiştirmezdi sanırım.
Zaten eşcinsel olduğum öğrenildiğinden beri bu haldeydim. Tam bir yıldır. Halime de şükretmiyor değildim hani. Ben yakın arkadaşım sandığım kişinin sırrımı bütün okula yaymasından sonra çok daha beterini beklemiştim. Üstelik ona sonunda güvenip durumu itiraf etmiştim ve ondan destek beklemiştim. Hemen sonraki gün arkadaşlığımızı bitirip herkese durumu yaymıştı. Ona bu kadar güvenmem aptallıktı. Arada bana sataşsalar da genelde sadece böyle işler için beni kullanıp onun dışında muhattaba almıyorlardı.
Yerimden kalkıp mutfağa gittim. Rahatlamak için kendime bir uğraş aradığımda tatlı yapmak çok işime geliyordu. Annem evde yoktu. Babam zaten birkaç ay önce günlüğümü okuyup gey olduğumu anlayınca resti çekip evi terk etmişti. Annemle araları iyi değildi zaten. İkimizi de terk edip arkasına bakmadan gitmiş bir daha da dönmemişti.
Annem bir tepki vermemişti. Umrunda bile olmamış gibiydi. Genel tavrı buydu zaten ve bu da benim için daha avantajlıydı. Yani sanırım.
Elmalı tart yapmaya karar vermiştim. Belki biraz kendime gelir üstümden bir türlü inmeyen bu ağırlığı biraz da olsa atabilirdim. Annem yine tartı diğer tatlılarımı yemediği gibi yemeyecekti ama yine de ona da biraz ayırıp fırında bırakacaktım. Belki bir şeyler değişirdi.
Akşam odamdan çıkıp fırının kapağını açtığımda fark edecektim ki yine bir şey değişmemişti.
...
Sabah kısık sesli alarmı kapatıp gözlerimi ovuşturdum. Annem bugün izinliydi ve uyansın istemiyordum.
Üniformamı giydiğimde içinde küçük kaldığımı fark ettim. Zaten çok yapılı değildim babamın isteğinin aksine. Yerden bitme olsam da normalde balık etli olan vücudum bu son haftalarda daha da çökmüş zayıflamıştı. Aynadaki görüntü beni biraz endişelendirse de içimden hiçbir şey yapmak gelmediği gibi yemek yemek de gelmiyordu. Hayatımın ne amacı kalmıştı bir fikrim yoktu. Cidden ne amacım vardı ki?
Çok sorgularsam olay iyi yerlere gitmezdi bu yüzden kafamı sallayıp yerdeki çantamı aldım ve odamdan çıktım. Elime bir elma aldım ve yarım saat uzaklıktaki okula doğru yürümeye başladım. Bu daha erken kalkmamı gerektirse de bana yolda bol bol durup sokak kedilerini sevmem ve beslemem için vakit veriyordu. Bazen derse geç kalmama sebep olsa da kimsenin beni dört gözle beklediği yoktu zaten.
Sınıfa girdiğimde yeni gelen çocuğun arkada oturan Kaan'ın yanına oturduğunu fark ettim. Okulun ikinci haftasından Kaanların grubuna dahil olmuştu. Anlaşılan onlardan almıştı numaramı da. Kim bilir ona hakkımda neler neler söylemişlerdi. Kaan ve grubu sınıfta beni rahatsız eden neredeyse tek insanlardı. Eski yakın arkadaşım Emir de benim sırrımı yaydıktan sonra onlara katılmıştı. Beni kullanmak kendi özgüvensizliklerini yenmelerine yardım ediyordu herhalde.
Gözlerimi bana sataşmalarına sebep vermemek adına hızlıca onlardan çekip en arkadaki yalnız oturduğum sırama geçtim. Yalnızlık sıkıntı değildi. Çantamı yanıma koyup rahat oturabiliyordum. Kim isterdi ki arada konuşup gülebileceğin, yardımlaşabileceğin,... neyse işte. Gerek yoktu.
Ders başlamak üzereydi ve ben buna şükrederken çaprazımdaki Kaan'ın Karan'a gülerek bir şey söylediğini gördüm. Burnuma iyi kokular gelmiyordu. Korktuğum da oldu. Önce Kaan kalktı ve Karan'ı da dürtüp kalkmasını sağladı. Ben ister istemez sandalyenin içinde büzülmeye başladığımı hissedebiliyordum. Bana gelmeyin,bana gelmeyin-
Kafamı kaldırıp sıraya elini koyup oraya yaslanmış Kaan'a ifadesizce baktım. Onunla uğraşmak istemesem de artık o kadar alışmıştım ki doğal geliyordu. İçimden tepki vermek bile gelmiyordu. Tepki verince her şeyin daha kötüye gittiğini yaşaya yaşaya öğrenmiştim.
Ne istediğini söylemesi için bir şey demeden ona bakmaya devam ettim. "Sen bizi mi kesiyorsun lan?" "Ne?" Tepkisizliğim onu sinirlendirmiş gibiydi. "Gözünün kenarından bize baktığını gördüm it! Bana bilmez ayağı yapma." "Özür dilerim. " kuru bir şekilde özür dileyip gitmesini beklerken anlaşılan ters bir gününe denk gelmiştim ki yakamı tutup kendine çekti ve diğer elini yüzüm hizasında tehditkarca tuttu. Gerçekten halim yoktu. Vurmak isterse vurabilirdi. Gözlerimi kapatıp darbeyi bekledim sessizce ama bir şey gelmeyince gözlerimi açıp karşımdaki Kaan'a baktım.
Karan şok olmuş görünüyordu. Kolunu tutmuş bana vurmasını engellemişti. "Öğretmen gelir şimdi başını belaya sokma." Kaan buna karşılık sırıtıp geri çekilmişti. "Buna değmez zaten." Onlar sıralarına giderken yakamı düzeltip kollarımı masaya koydum. Kaan'ın olduğu taraflara bakmamak en iyisiydi. Belli ki bana bulaşmak için yer arıyordu.
Teneffüste artık boğazım kuruluktan ağrımaya başladığı için kantine gitmeye karar verdim. Kaan ve grubu orada yayvan yayvan oturup önüne gelene laf atardı. Tam da bu yüzden oraya gitmekten hoşlanmazdım.
Onların tarafına bakmamalıyım. Kendi kendime durumu hatırlatıp kafam eğik şekilde kantine girdim. Artık davranışları beni çok etkilemiyor olabilirdi ama durduğum yerde de başıma iş açmayı planlamıyordum. Mermerlerdeki kırıklara baka baka sıraya geçtim. Neyse ki sıra azdı. Şansım ilk defa kendini göstermişti.
E tabii fazla erken sevinmiştim belli ki. Bir elin omzumu sıkıca kavramasıyla arkama dönme ihtiyacı duymadan elin kime ait olduğunu tahmin edebilmiştim. Kaan. "Bana bir tostla ayran al sümsük." Bu Karan'dı. Şaşırmıştım ama yüzüm hala ifadesizdi. Yeni çocuğu da hemen kendileri gibi yapmışlardı anlaşılan. "Peki." Artık umursayacak enerjim yoktu. O geri masasına giderken ben de onun istediklerini aldım. Suya param yetişmemişti.
Bir an önce buradan çıkmak istediğimden hızlıca masalarına gidip en kenarda oturan Karan'ın önüne elimdekileri bıraktım. Diğerleri aralarında gülerken Karan ellerime baktı ve yüzünü geri yüzüme çevirdi. Diğerleri sanırım duruma gülüyordu. Arkadan Karan'ı dürtüklediklerini yeni fark etmiştim. Onlar yaptırmıştı herhalde. Başka bir isteği yok gibi göründüğü için hala bana dalgın dalgın bakan Karan'a arkamı dönüp sınıfa gittim.
Telefonumun titremesiyle telefon faturam hakkında bir mesaj geldiğini düşünerek telefonumu açtım. Düşündüğüm gibi olmamıştı.
Karan: Kendine bir şey almadın mı amk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sümsük /bxb/
RomanceKaran: Şşt bi bak Sümsük: Buyrun Karan: Ha şöyle Bana matematik ödevini atsana Sümsük: Tamam *3 fotoğraf gönderildi* Karan: Eyvallah Sümsük yazıyor... Sümsük çevrimiçi Sümsük: Artık başıma bela olacak bir kişi daha mı var // Sorun değil. Biraz zorba...