^ Kuzgun'dan. ^
Dilan'ın odadan çıkması ile masada ne varsa yere atmıştım. Onun kalbini kırmaktan zevk alacakken şu an onu kalbini kırdığım için mahvoluyordum. Sanki kendi kalbim avuçlarım arasında ve ben sıkıp, sıkıp bırakıyordum.
Ellerimi gözlerime götürüp ovuşturduğum da Gökhan karşıma dikilmiş bana kızgınlıkla bakıyordu.
" lan ne yapıyorsun sen ne yapıyorsun. Hasta mısın ? sen manyak mısın?."
"manyağım amınakoyim manyağım."
"o belli oluyor. Ne yaptığını sanıyorsun sen, neden abi neden. İntikam mı ? hala mı?. Görmedin mi Dilan'ın halini kız mahvoldu, resmen orospu ayağı çektin, yetmemiş gibi neler söyledin kıza.?"
"bitti oyundu plandı bitti. Hepsi bitti ondan intikam almayacağım ama hayatımda da olmayacak. Onun abisi benim kardeşimi öldürdü, o adamın kardeşini ne kollarıma, nede koynuma alacağım. Dilan'ın kendisine en büyük iyiliği beni kendisine aşık etmek oldu, onun kalbini söküp paçavra gibi yere atmayacağım, ,intikam almayacağım ama benimle de mutlu olmasına izin veremem. "
"sen gerçekten hastasın. Serhat öldürmedi İrem'i kader böyleymiş, her şeyi unutup mutlu olmak varken kendine ve Dilan'a neden yapıyorsun bunu?."
"Gökhan ne zamandan beri beni sorgulamaya başladın sen? Ben ne dersem o olacak."
"olacak tabi sen ne dersen o olacak. Kuzgun Arslan hazretleri ne isterse o olur."
" sende Zeynep'ten ayrılacaksın, hande de bir daha ozanla görüşmeyecek."
"ortaklık ne olacak? Hadi bizim hayatımızı siktin attın."
"neyse gereği yaparız, fes eder tazminatı öderiz." Demem ile Gökhan sinirle çıkmış ve çıkarken de kapıyı çarpmıştı.
Anlamıyordu İrem'in mezarına intikam almadan gidemiyordum, kardeşimi orada yalnız bırakıyordum. Dilan'a kıyamamıştım ve intikam oyunuma son vermiştim ama onunla da bu yola devam edemezdim. İrem'e bunu yapamazdım onun öldüren adamın kardeşine soy adını verip kardeşimi üzemezdim.
^Dilan'dan.^
Gece nasıl uyuduğumu bilmiyorum en son hatırladığım ağlamaktan gözlerimi açamıyordum artık ve sanırım öyle uyuya kalmıştım.
Resmen beni sürtük yerine koyup, hiçe saymıştı ve ben salak gibi gene yanlış bir adama kalbimi açmıştım.
Ne olacaktı şimdi, nasıl kaldığım yerden hayatıma devam edecektim yeter artık ya neden ben mutlu olamıyorum, hayatımda her şey yolunda giderken neden bir adam gelip tüm hayatımı mahvediyordu.
Yanlış yoldaysam eğer ve yolun sonuna gelmişte olsam o kadar yürüdüm deyip yola devam etmem. Komple o yolu ateşe veririm.
Sabaha gözlerimi açtığım da tuvalet işimi halledip aynanın karşına geçtiğim de şişmiş gözlerime bakıyordum ve tekrar gözlerim dolmaya başladığın da gözlerimi sildim ve kendime söz verdim. Asla bir erkek uğruna üzülmeyecektim, başımı yere eğmeyecektim.
Şişliği kapatıcı ile kapatıp üzerimi değiştirip erkenden şirkete geçtim.
Odamdan içeri girdiğim de çağırdığım ezginin gelmesi ile Arslan teknoloji ile yaptığımız sözleşmeyi çekmecen çıkartıp yırtıp bir zarfa koyduğum ve çekmeceden senet defterini çıkartıp sözleşme feshinde yazan rakamı yazıp onu da zarfın içine koydum ve üzerine Dilan Erdem kaşesini vurup ezgiye uzattığım da ezgi anlamayan gözler ile bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
* Son Bakış * Düzenlemede
Fiction générale"Avcı olmak için girdiği yolda av olanın hikayesi." -- -Acının şiddetli oluşu değil, sürekli oluşu yoruyor bizi. " sanırım Oğuz Atay'ın bu sözü benim hayatımı anlatıyordu. Ve bende hayatıma acı katanlara Oğuzcum Atay'dan şunu demek isterdim." - Hiç...