Terminalde beklediğim bir saat sonunda bitmişti. Otobüse binip yerime yerleştim. Ardından yanıma bir çocuk geldi ve başımda birkaç saniye dikilip bana dik dik baktı. "Pardon bir sorun mu var?" dedim sakince. Ukala ve alaycı bir tavırla "Evet hanımefendi koltuk numarasına göre benim cam kenarına geçmem lazım?" Garipseyerek baktım. "Bunun çokta önemli bir şey olmadığını düşünüyorum." dedikten sonra bana daha da sinirli bakmaya başladı. Bende aynı iticilikle ona bakmaya devam ettim. Bıkkın bir şekilde "Ay ne olur yani oraya geçsen, geç işte be " Garipçe baktım ve cevap verdim. "Beyefendi manyak mısınız?" Hakikaten garipti, muhabbet ne saçma sapan yere gidiyordu. Oflayıp puflayarak lafa girdi, "Manyaklıkla alakası yok ya, cam kenarına geçmek istiyorum sadece." Şuan ne yaşadığımı sorguladım kendi içimde. İlk başta uyuz oldum ama lafları birden içimi yumuşatmıştı. İçimi yumuşattı desem de hala sinir oluyordum. "Düzgünce izin alsaydınız bende yer değiştirseydim olmaz mıydı acaba?" Heyecanla yanıtladı, "Gerçekten izin verecek miydiniz yani?" İşler daha da garipleşti. Ne desem diye düşünüyordum. Bu an cidden yaşanıyor muydu? "Neden olmasın beyefendi, buyurun geçin." Hafifçe kıvrılan dudakları ve gözlerindeki parıltıyı görmüştüm. "Ay çok teşekkür ederim ya. Genelde insanlara kibar davranınca kusura bakmayın ama biraz götleri kalkıyor. Sizde hiç böyle bir durum olmadı şuan şaşkınım cidden. Bu arada ben Eymen." Elini sıkmam için uzattı. Eline birkaç saniye baktıktan sonra gülümseyerek elini sıktım. "Ada" dedim sakin bir gülümsememle birlikte. O an neden gülümsemiştim? Bu soruyu kendime sorarken aynı anda kıvrılan dudaklarım indi. "Ya çok tuhaf bir tanışma oldu ama kusura bakmayın böyle insanlarla karşılaşmak zor." dedi. Bir yandan haklıydı böyle insanlar bulmak zordu ve cidden tuhaf bir tanışma olmuştu.
O tuhaf tanışmanın ardından biraz zaman geçmişti. Eymen benimle muhabbet etmeye çalışıyordu. Ben pek konuşmasam da onu dinlemiştim. Onu neden dinlemiştim? Daha tanışalı daha doğrusu bu tuhaf tanışmanın üzerinden bir saat bile geçmemişti. Ama o benimle konuşmaya çalışıyordu. Bende hayatımda böyle biri ile tanışmamıştım. Yani Açelya dışında. Açelya istisnaydı o benim dört yıllık oda arkadaşım olacak kişiydi. Eymen benim neyimdi? "Bölüyorum ama kitap okuyabilir miyim?" dedim. O bana yine aynı ilgisiyle bakarak devam ettirdi. "Tabi tabi birazdan devam ederiz bende biraz uyuyacağım." Birazdan neden devam edecektik anlamıyorum. Ters bir şey de söyleyememiştim, enerjisi çok hoş gelmişti. Daha tanımadığı birine bile böyle davranıyorsa kim bilir çevresine, arkadaşlarına karşı nasıldır? diye düşündüm anlamsızca. Bunu düşünürken Eymen'in uyurken büründüğü şirin suratına bakmıştım. Tam gözlerini açarken göz göze gelmiştik ve utanmıştım. Eymen gülümsemişti. O gülümserken aynı anda yüzüne vurduğu akşam güneşi çikolatalı süt misali gözlerini ortaya çıkarmıştı. "Ne bakıyorsun kız?" diyerek oturuşunu düzeltti. "Neyse uykum kaçtı bende kitap okuyacağım." derken çantasındaki kitabı çıkarıyordu. O kitap çizgi romandı ve MARVEL serisinin bir çizgi romanıydı. Kahretsin ki MARVEL serisine bayıldığım için dilimi tutamayıp kitap hakkında soru sormuştum. "En sevdiğin karakter hangisi?" Şaşkınlıkla bana baktı. "Ada" "Efendim?" "Yoksa sende mi MARVEL serisini seviyorsun?" derken bir kez daha dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "Evet hem de bayılıyorum." "Harbi mi?" "Harbi de, hangi karakter?" Kitaba göz gezdirdi. "Hepsini seviyorum ama IRON MAN yani TONY STARK derim bu soruya. Senin?" "Benim? Benim hiç değişmez bu yaşıma kadar SPİDER-MAN hepsi iyi, ama TOM HOLLAND ayrı. " dedim heyecanlı olduğumu fark edilecek kadar heyecanla söylemiştim. Bunu bilsem bile kendimi tutamadım ve devam ettirdim. "Eymen" "Efendim?" "Harbiden kral adamsın lan" dedim. Geri dönüp onu söylememek istedim ama çok geçti. Tepkisi çok hoştu bence. Dudağını bastırıp kaşlarını kaldırmıştı ardından kafasını karşıya çevirerek elini ensesine doğru götürdü ve gülümsedi sonra başını koltuğa yasladı. Yaslayınca yine akşam güneşi yüzüne çarptı. Sonra bana bir kez daha bakıp kitabına döndü.
Biraz önce bana dik dik bakan çocuk bu çocuk muydu? Biraz önce ukala ve alaycı tavırla konuşan, manyak dediğim o çocuk bu çocuk muydu? İşler cidden tuhaflaşıyordu. Az önce zorla ama nazikçe beni oturduğum koltuktan kaldırıp kaydırmayı başaran çocuk Eymen miydi cidden?
Otobüs yolculuğu bitmişti. Eymen'in muhabbeti bitmişti. O kısacık otobüs yolculuğundan bir anı olarak kalmıştı. Gözleri çikolatalı süte benzeyen çocuk artık yoktu.
Birazcık bakıştıktan sonra Eymen lafa girdi. " Bir hikayenin daha sonuna geldik ha Ada." Nedense o an içim bir garip olmuştu. "Bazı hikayelerin sonuna çabuk geliriz Eymen." diye yanıtladım. "Kısa ama güzeldi be Ada" demişti gülümseyerek. Onun için güzel geçmesine sevinmiştim. Benim içinde güzel geçmişti çünkü. El sıkışıp terminalde ayrıldık.
Daha sonrasında ben minibüsle Kerem'in evine gittim. Herkes ordaydı. Öz abimden farksız olan Gündüz, Kerem, Aleyna, Gizem. Ama bir isim sürpriz olmuştu. Mutfaktan çıkan Peri'ye bakarken buldum kendimi o an ikimizin de gözleri parladı. Koşarak birbirimize sarıldık. "Peri'm" dedim gözlerim dolarken. "Ada'm" dedi kollarını boynuma dolarken. En az 5 dakika o şekilde kalmıştık. Lise yıllarındaki gibi... Görüşmeyeli yıllar geçmişti. Yıllar geçse bile ikimizin de enerjisi hala içimizdeydi. Kerem utanmaz sırıtışıyla "Kızlar benden yemek filan yapmamı beklemiyordunuz herhalde?" Gündüz de aynı sırıtışıyla devam ettirdi "Agamın sizi evine alması bile mucize. Başka bir şey beklemeyin." Aleyna Gizem'e bakarak "Gel kanka bunlardan misafirperverlik beklenmez. malum Ada ve Peri de daha ayrılamadığı için ihale bize kaldı." "Zaten grubun hamaratı da sadece ikimiz olduğuna göre hadi Aleyna." dedi bizi alaycı bakışlarıyla süzen Gizem. Onlara aldırış etmeden Peri ile film izlemeye devam ederken kapı çalmıştı. Kerem ve Gündüz yukarıdaki odada oyun oynamaya gittiği için duymamış olmalıydı. Ardından mutfaktan bir ses yükseldi. "Kapı açmakta da zorlanmayın artık." bu Gizem'in sesiydi sinirli gibiydi.
Kapıyı açmaya kalktım üşenen ayaklarım beni geri çevirmeye çalışsa da sonunda o kapıya varmıştım. Kapıyı açtığımda tanıdık ama beklenmedik bir yüz ile karşılaşmıştım. İkimizde önce şaşırmıştık sonrasında ise ikimizde kendimizi gülümsemekten alıkoyamamıştık. Harbiden ikimizde birbirimizin yüzüyle karşılaşmayı beklemiyorduk. Peri salondan bağırıyordu "Adacım kimmiş?" O anın şokuyla duymamış gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK HİSSİ
Teen FictionÜniversiteye yeni geçen bir genç kız, lisedeki arkadaşlarıyla buluşacağı gün onu buluyor. Ama o sadece bir arkadaş değil. Hayatının aşkı. Birbirlerine kelebek hissi yaşatan iki aşık. Onlar bir olmayı seçti. Onlar sadık olmayı seçti. Onlar birbirini...