Nereye gideceğimizi daha kararlaştırmamıştık. Kek falan muhabbeti dönmüştü ama tabii ki kek yemeden gitmediğimizi kullandık. Kerem sonunda lafa girdi. "Ne yapıyoruz şimdi?" Herkes tek bir ağızdan konuşuyordu ama iki kişi hariç Eymen ve ben. Böyle de çok komik düşünüyorum. Sanki kaderlerine razı iki mahkum gibi. Dışardan göstermesem de içimden bu olaya güldüm. Kerem Herkese selam verdikten sonra sıra bize geldi. Bizde o kadar sakindik ki mahkumiyet iki mahkumdur. İkimizde "Fark etmez." dedik. Kerem de tamam o kaçak halde konsere giriyoruz dedi. Kimse tepki göstermez. Çünkü hepimizi bir kere yaptığımızı biliyorduk. Eymen tepki verir diye düşündüm ama almadım. O da hazır durumda.
Eymen'le birlikte kimse markete gitmedi. Ama birimiz illa gidecektik. En son kimse cevap vermedi diye "Ben gelirim." dedim. Peri'nin aynı bakış açısını attığını ama göze gelmemek için yönlendirmeyi başardı. Kerem "Ada bana ne alacağını ağa." Umursamazca. "Ey biliyordur." O koca markete girdik. Eymen gereksiz bir şey dedi. "İstediğini alabilirsin nasıl olsa ben ödeyeceğim." Dik dik bakar. "Ne önemi var buraya beraber girdik demi?" Boyu benden en az bir yirmi beş otuz cm filan uzundu ve bunu kullanarak yüzüme doğru eğildi. "İnceleme Çok sen. Şu gözlere bir bakayım sana hesabı ödetecek göz var mı?" Hesabını ödeyeceği göz var mı bilmem ama çok güzel görüntüsü vardı. Yakından daha da hoşlardı. Of ne diyorum ben. Hemen kafamı geri doğru çektim ve yürümeye devam ettim. Kerem' in isteği üzerine biralarını aldım. Eymen'e sormayı düşündüm. "Sende ister misin?" Eymen yüzünü ekşiterek bana baktı. "Onun tadı çok kötü bu arada. Onu nasıl içiyorsun?" Güldüm. "Sana tabii ki gelir. Zaten kendime değil. Kerem'e. Gündüz midesiz. Her şeyin içtiği için aynısından alınan ona da." Sorar gözlerle "Sen?" "Ben içmiyorum. Yani yalan yok denemek için içmiştim. Şarap ve bira şarap kalpleri ama bira çok kötüydü kusacaktım. Aleyna ile zaten bizim planımız var ilk içeceğimizi içtiğimiz içeceğiz. Daha yaşanmadı ama belki bugün yaşanır bu arada." Eymen ufak bir sırıttı. "Ne oldu neden güldün?" "Aleyna tabakaları gibi de seni görüşmeleri ilk bardaktan elenirsin sen." Suretim asıldı. "Neden öyle dedin?" Gülümsedi. " Kızım minnacıksın zaten en fazla bu gövde ne kadar kaldırabilir?" Aç bakayım elini." Eli gerçekten elendi iki değil beş katı oldu. Tamam abarttım ama iki kattan büyük olduğu kesindi.
Konser alanına gittik ve geçişimiz çok kolay olmuştu. Ortaların biraz önündeydik. Ama aralarında en kısa bendim. Peri de kısaydı ama o devasa topuğuyla beni geçmeyi başardı. Evet çok güzel ben hiç bir şey göremiyordum. En önlerinde ben vardım evet ama yetmemişti işte. Eymen tam arkamdaydı. Kulağıma eğildi, gülerek "Orası sence de biraz alçak değil mi?" Bende kulağına "Çok komik dimi. Tabi beyefendi 1.70 olunca." "1.81" İlk başta anlamadım. Ama sonra gözleri kıstım ve yine bir bakış atıldı. Öndeki çocuk benim malum durumu fark edince onun önüne geçmeyi teklif etti. Bende geldiğimin bir anlamı olsun diye kabul ettim. Bir kılavuzdan sonra çocukla muhbabbet yapmaya başladı. Durduğum yerden hala Eymen kullanmak. Arada bize baktığını fark ettim ama aldırış etmedim. İçkiler anında Aleyna' yı yanıma çağırdım ve Eymen'e hiç uğramadan ilk atış deneyimimi yapmış bulundum. Aleyna'ya bir şey olmadı. Ama bana çarpmıştı sanki. Ama inat değil mi devam ettim. Bir, iki, üç, dört. Kimse de bana dur da demedi. Sonra çocuk muhabbeti daha da devam ettirdi. Aleyna yineledikçe geçti. Çocuğunun ismi Mert'ti. Mert benle biraz muhabbeti flune çekiyordu ama ben o bir gariban sarhoş oluyor gibi görünüyor. Bu yüzden durumu pek anlamadım. Anlasaydım arkadaştan bir gıdım ilerlediği an yanından uzaklaşırdım zaten. Mert saçımla birlikte yaşama bana yaklaşıyordu. Sürekli boş boş gülümsüyordu. Eymen o sırada bize dik dik bakıyordu. En son yumruğunu sıkmaya başladı. Gündüzleri sarhoş olmuş. Kerem biraz biraz olmaya başlamıştı. Yani kısaca. Aleyna hala dimdik bak. Peri ve Gizem zaten çok içmemişti. Eymen ise bize dikerken dikerken kaçıncı olduğunu bilmenin sonunu yüzüne dikti ve büro sertçe vurdu. Şarkı o anda eğlence yerine geldi. Ben o an kafamla delicesine eğlenmeye kilitlendim ve zıplamaya başladım. Mert ben durunca arkamdan kollarını belime doladı ve birlikte çalmaya başladı. Eymen buraya geldi çok sinirli olabilir. Ama bir dakika arkasından Gündüz ve Kerem de geldi. Üçü de sarhoştu. Yani ben öyle zannediyordum galiba. Eymen pek öyle durmasa da onunda bedenlerinin pek yerinde olmadığından emindim. Önden Kerem geldi. Mert'in omzuna dokunarak dürttü ve giderken yumruk attı. Arkasından Gündüz geldi ve evet oraya diziyle vurdu. En son ise Eymen'in geldiği Mert'e kafa attığı ki o hepsinden daha çok acıttığına yemin edebilir ama kanıtlayamam. Kafatası parçalanmış bile olabilirdi. Kızlar şaşkınca yerde yatan Mert'e bakıyor.
Sarhoş olmaya yakındım ama ona rağmen o anki gürültüyle ayıldım sayılırdı. Aşırı panik ve korkuyla "Kanıyor. Eymen insanlara gitmemiz hemen lazım." Eymen hala gergindi. "Gerek yok." İyice panikledim. "Saçmalama canın çok yanıyordu." "Hayır Ada o kadar acıdı ki bu acıyı endişelerim bile." dedi ve yürümeye başladı. Peşinden gittim. "Eymen! Beklesene. Eymen! Hastaneye gitmemiz lazım." Eymen biraz ses tonunu yükseltti. "Ada gerek yok dedim gider misin?" Bende bağırıyorum. "Nereye gideyim ya. Seni böyle bırakamam. Eymen! Ya Eymen! Bana bak! Eymen!" Konser alanından uzaklaştık. Muhtemelen gördükten sonra gelecekti. Eymen beni dinlemiyordu. İlk gelen taksiye bindi. Yetişemedim. Arkasından dinliyorum ama tabii ki dinlemedi. Eymen gitti. Evet o kimse olmayan ıssız yerde tek düğüm kaldı. O kadar Eymen'e takılmıştım ki soğuk ve ıssız olduğunu yeni fark ettim. Korkmaya başladım. Ama buradan geri dönemezdim. Burası karanlık ve ıssızdı. Tek bakımın yeni bir taksinin getirilmesini beklemekti. Çok fazla korkmaya başladım. Buranın küçükken kaybolduğumda tek bir ormanda kaldığım geceye hayatta. Soğuk ve korkunç. Bunu dinlemelerimi urpertti. O gün tek tek kalmamıştı. İki tane adamın gelmesi bana... Bunu düşünmek istemiyorum. Peri'yi ayırma ama muhtemelen telefon çekmiyordu. Heh çok güzel bir bu eksikti. İlerde bir ışık gördüm. Bir dakika bu taksi, bu taksi aynı taksiydi. Ev bu kadar yakın olacak. Taksinin içinde Eymen de vardı. Bana kapıyı açtı. "Gel." Manasızca baktım. Ne yani onca yolu benim için geri mi döndü? Ben öylece etrafını seyrederek arabadan indi ve yanıma geldi. "Ada binsen seni bırakamam. Az önce evet gerçekleşmesi ama çok özür dilerim. Çok aptalım. Çok özür dilerim. Hadi kanatlarını burada yap. Ada lütfen! Hadi bin üşüteceksin." Dedikten sonra elleriyle güçlerini yakmaya çalıştı ve beni arabaya bindirmeyi başardı. Eve gidene kadar ağzımı açmadım. Eymen benim omzuma uzandı. O şekilde uyuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK HİSSİ
Teen FictionÜniversiteye yeni geçen bir genç kız, lisedeki arkadaşlarıyla buluşacağı gün onu buluyor. Ama o sadece bir arkadaş değil. Hayatının aşkı. Birbirlerine kelebek hissi yaşatan iki aşık. Onlar bir olmayı seçti. Onlar sadık olmayı seçti. Onlar birbirini...